Try them on traducir turco
406 traducción paralela
Let me try them on you. The last people who tried drowning Danites ended up beneath the red sea.
Danlıları en son boğmaya çalışanlar kendilerini Kızıl Deniz'in dibinde buldular.
You can try them on number two.
Onları iki numarada deneyebilirsin.
Here, try them on.
Al, dene.
All I said was, try them on.
Sadece dene dedim.
Now, my little kittens, let's try them on
Şimdi, benim fingirdeklerim, onları bir deneyelim.
Have a seat and try them on.
- Oturacağınız yeri göstereyim. - Teşekkür ederim.
- The trousers. Try them on.
Pantolon, artık deneyebilirsiniz.
Better try them on first.
İstersen önce dene.
Come on, try them on.
Şimdi dene. Evet.
- Try them on.
- Üzerinde dene.
Try them on.
Dene bakalım.
Can I try them on?
Deneyebilir miyim?
I told you that he could try them on.
Gitmeden denemesini söylemiştim.
You'd best try them on.
- Bundan sonra senin olsunlar.
If I even see slippers, I'll shoot first and try them on after.
Yerde terlik bile görsem, önce ateş edip, sonra ayağıma giyeceğim.
I'll try them on.
Onları deneyeceğim.
Try them on.
Bir denesene.
Try them on.
Üstünde dene.
Father, try them on.
Baba, şunları giyip dene.
Why don't you try them on.
Onları denesene?
Good, try them on.
İyi, hadi bir dene!
You're just going to have to try them on.
Sadece bir dene ve gör.
Try them on and you'll see.
Dene, kendin gör.
I'll tell you what, why don't I go and try them on for you?
Bak ne diyeceğim, neden gidip sizin için prova etmiyorum?
I want to try them on.
- Denemek istiyorum onları.
Well, don't make up your mind before you even try them on.
- Denemeden karar verme. - Evet.
Try them on.
Deneyin.
or they find me on the streets. I try my best to ignore them... but they keep...
Görmezden gelmeye çalışıyorum ama beni takip ediyorlar.
So you keep them flying, try to coax them back on their feet.
Uçmalarïna izin verirsin, ayaklarï üzerinde durmalarï icin kandïrïrsïn.
The rest of you guys, keep your eye on them Heinies so they don't try any rough stuff.
Diğerleriniz! Almanlardan gözünüzü ayırmayın.
If you want better results than I got try sitting on them.
Benden daha iyi olmak istiyorsan, üzerlerine otur.
Tell them about the someone who went to her apartment... to try to keep her quiet and couldn't... and how he turned on her phonograph, loud... so that her screams couldn't be heard as he plunged his knife into her.
Onu susturmak için dairesine giren... ama yapamayan... bıçağını ona saplarken çığlıkları duyulmasın diye... gramofonun sesini sonuna kadar açan kişiden bahset.
The Nips probably stuck them on the reverse slope, so try it in there, huh?
Japon'lar muhtemelen ters bayıra yerleştirdiler. Ters bayır.
The big chemical companies send samples of toxic products to the camps, or they buy a batch of inmates to try them out on.
Büyük kimya sanayi fabrikaları ellerindeki toksik atıkları kampa gönderiyorlar, ve gruplar halinde mahkum satın alıp onları deneylerinde kullanıyorlar.
- Try it on, sister. Everyone's wearing them this season.
Bu sezon herkes onlardan giyiyor.
Try putting an electrode soaked in saline solution on your head... another strapped to your leg, then slamming 2,000 volts between them.
Kafana, tuz solusyonunda ıslanmış elektrot koymayı dene diğer kayışı bacaklarına tuttur, sonra bu ikisinin arasına aniden 2000 volt ver.
Let them try their tricks on others.
Bırakalım da numaralarını başkaları üstünde denesinler.
My dear Barbara, you must try and remember, the short time we've been on this planet we've met people, spoken to them and who knows, we might have even influenced them.
Sevgili Barbara'm, deneyip hatırlamalısın, bu gezegende bulunduğumuz kısa süre içerisinde insanlarla tanıştık, onlarla konuştuk ve kim bilir, onları etkilemiş bile olabiliriz.
Try to contact them on command frequency 2.
Komuta frekansı 2'den onlarla bağlantı kurmaya çalış.
Kid, maybe I can con the rest of them, but I wouldn't try it on you.
Kid, belki gerisini kandırabilirim, ama senin üzerinde denemem.
You got any idea how many guys will get killed on those ships... if we haven't got the guts to try and stop them?
Eğer deneyip de onları durduramazsak... o gemilerde kaç gencin öleceğine dair bir fikrin var mı?
So his buddy tells him that he'll try to bring them up on his line.
Arkadaşı oltayla dişi almaya çalışacağını söylemiş.
Now, unless any of you have a better idea... the only course open to us is to go down there... meet them face to face on their own turf... and try to persuade them to talk.
Şimdi, eğer daha iyi bir fikriniz yoksa... yapabileceğimiz tek şey oraya inip... onlarla kendi sahalarında yüzyüze karşılaşıp... onları görüşmeye ikna etmeye çalışmak.
Ricky, try something useful to do Keep an eye on them and the rich assholes!
Ricky, bir şey yapmak istiyorsan zengin pisliklere sahip ol yeter.
I don't know if they fit you, but you can try them on.
Size uygun olup olmadığını bilmiyorum ama onları deneyebilirsiniz.
Try to think of them as fleas on a dog that gets hit by a stolen car driven by a drunk teenager whose girlfriend had just given him the clap.
Onları şöyle düşünün ; kız arkadaşından yeni hastalık kapmış sarhoş bir gencin kullandığı çalıntı arabayla çarptığı köpeğin üstündeki pireler gibi.
[Sighs] All I can do is try to put on a smile, offer them hope?
Tek yapabileceğim gülümsemek ve onlara umut vermek.
We'll try to lose them on the docks.
- Limandan çıkmaya çalışacağız.
I think our employees have got a new emphasis on job security... and we want to try and help them with that.
Galiba çalışanlarımız iş güvenliği konusunda çok önem veriyorlar ve bu konuda onlara yardımcı olmak istiyoruz.
Want to try them on?
- Taksana.
Bad enough that it drove her to consciously try to find people's weaknesses and prey on them, tempt them, break them down, make them do terrible, degrading things?
İnsanların zaaflarını kullanıp onları yoldan saptıracak ve bozacak kadar kötü? - Onlara onur kırıcı şeyler yaptırtacak?
try them 22
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57