English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Two daughters

Two daughters traducir turco

448 traducción paralela
On the first floor of the same house, Councillor Rumfort lives with his two daughters, Grete and Mariandl.
Aynı evin birinci katında, Avukat Rumfort iki kızı Grete ve Mariandl ile yaşamakta.
Here, in seclusion, with only his two daughters and a few servants for company, lived the man who had appeared to Allan Gray earlier at the inn.
Burada, gözlerden uzakta iki kızı ve birkaç hizmetçisi ile yaşayan adam Allan Gray'in otelde gördüğü adamdı.
Belknap-Jackson and my two daughters put their house-building ideas together and this is what happened.
Belknap-Jackson ile iki kızım ev yapma fikirlerini birleştirince... ortaya bu çıktı.
Your two daughters are beautiful
# İki kızın çok güzelmiş
Two daughters out of five, that represents - forty percent of the noise.
Beş kızdan iki kız çıkarsa... gürültü yüzde kırk azalır.
- But, Papa, you only have two daughters.
- Ama baba, sadece iki kızın var.
You have two daughters.
İki kızınız var.
A nice old guy has two daughters.
İyi kalpli bir ihtiyarın iki kızı var.
Wife, two daughters, brother-in-law.
Karısını, iki kızını, kayınbiraderini.
And so, he married again, choosing for his second wife a woman of good family, with two daughters just Cinderella's age, by name, Anastasia and Drizella.
Ve bu yüzden, yeniden evlenmiş. İkinci eşini Külkedisi'nin yaşlarında iki kızı olan iyi bir aileden seçmiş : Kızların isimleri, Anastasia ve Drizella'ymış.
So I took my two daughters and left this big, beautiful mausoleum.
Ben de kızlarımı alıp bu güzel anıtkabirden ayrıldım.
Also his two daughters.
İlaveten iki kızı da.
God help the king who has two daughters and no sons.
Tanrı, oğul yerine iki kızı olan krallara yardım etsin.
My brother is dead but his widow, powtee, and his two daughters have arrived.
Kardeşim öldü ama dul karısı Powtee ile iki kızı geldiler.
These two daughters of Venus had to taunt the gladiators... force them to flight to the death, and before I knew what had happened... revolution on my hands!
Venüs'ün bu iki kızı gladyatörleri kışkırttılar... onları ölümüne dövüşmeye zorladılar, ve ne oluyor demeye kalmadan... kendimi bir devrimin ortasında buldum.
I have a wife and two daughters, so you have no business demanding this.
Bir karım ve iki kızım var, benden bunu isteyemezsin.
I lost my wife and two daughters in an Osage war party.
Ben karımı ve iki kızımı Osega Savaşında kaybettim.
I've got two daughters, Cinzia and Caterina.
İki kızım var, Cinzia ve Caterina.
Two daughters, Philomela and Briseis and a son, Jason.
İki kız, Philomela ve Briseis, ve bir erkek, Jason.
Then two daughters and a son will die with their father tonight.
Bu gece onlar da babalarıyla birlikte ölecekler.
Mme de Berny has two daughters to marry of.
Madam de Berny'nin evlenme çağında iki kızı vardı.
Raised three sons and two daughters under her flag.
O bayrağın altında üç oğul ve iki kız büyüttüm.
Behold, I have two daughters which have not known man.
Erkek tanımamış iki kızım var.
Take thy wife and thy two daughters which are here... lest thou be consumed in the iniquity of the city.
Karını ve buradaki iki kızını al yoksa şehrin fesadı içinde yok olursun.
Then there's us, Raoul, her two daughters, their husbands.
Öyleyse biz, Raoul, iki kızı ve kocaları varız.
It includes your two daughters, Thomas.
İki kızını da ekle, Thomas.
My wife... my two daughters... dead.
Karım... kızlarım... öldü.
.. of his two daughters.
Ee... Bertha ve Marlene.
But we might be able to get at him through his wife and two daughters.
Fakat eşi ve iki kızı vasıtasıyla üzerine gitmeyi başarabiliriz.
My wife, two daughters.
Karım ve iki kızım vardı.
I'm married to Johan and I have two daughters...
Johan'la evliyim. İki kızım var...
Yes, sir. I have a wife and two daughters.
Evet, efendim. Bir karım ve iki kızım var.
I have two daughters.
İki kızım var.
And I have two daughters!
2 kızımda birbirinden tutkulu!
He leaves a wife, Michele, two daughters and five grandchildren.
Ardında, bir eş, iki kız ve beş torun bıraktı.
Uncle, it's about the marriage of your two daughters
Amca, bu iki kızının evliliğiyle ilgili.
Well! Four skinny cows for my two daughters The deal is not fair at all!
kızlarım için dört zayıf inek anlaşma adil değil
In one month you got married you had two daughters and you can't ride a horse to save your life.
Bir ay içerisinde evlendin iki kızın oldu ve hayatını kurtarmak için bile olsa ata binemez oldun.
Two daughters... for one son.
Bir oğula, iki gelin adayı!
In this calling of mine... my two daughters are my right hand and my left.
Benim için... iki kızım sağ ve sol elimdir.
And I love our two daughters.
Kızlarımızı da seviyorum.
With two daughters it's not a piece of cake. It's 30 millions.
İki kızım varken tereyağından kıl çekmeye benzemez o parayı bulmak. 30 milyon.
I had two daughters.
İki kızım var.
Cold, cruel, and bitterly jealous of Cinderella's charm and beauty, she was grimly determined to forward the interests of her own two awkward daughters.
Kadın soğuk, acımasızmış ve Külkedisi'nin çekiciliğini ve güzelliğini kıskandığından kendi garip kızlarına ilgi göstermeye kararlıymış.
" He was expecting his two young daughters to return from school...
" İki genç kızının Avrupa'daki okullarından...
Four English, two French, one Australian, all of them daughters of diplomatic personnel.
Dört İngiliz, iki Fransız, bir Avustralyalı hepsi diplomatların kızları.
Wilcox had two married daughters.
- Wilcox'un iki evli kızı var.
Two daughters, in fact.
Aslında, iki kız.
And when the bald-headed guy comes back, they all stand around him crying their heads off, his wife and his two grown-up daughters.
Kel adam eve döndüğünde çevresine üşüşüp başının etini yerler. Karısı, iki yetişkin kızı.
Divorced, got along well with his two grown-up daughters.
Ayrılmışlar, yetişkin kızları ile de arası iyiymiş.
Happiness is two daughters tending to your every whim! But...
Yakaladım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]