Under the circumstances traducir turco
1,528 traducción paralela
Fine, under the circumstances.
Teşekkürler ya sen? Koşulları düşünürsek iyiyiz.
- But under the circumstances- -
- Fakat bu koşullar altında..
He did as well as anyone could have done under the circumstances.
O şartlar altında herkesin yapabileceğinden iyisini yaptı.
"Under the circumstances." We do the best we can with what we are given.
"O şartlar altında elimizdekilerle yapabileceğimizin en iyisini yaptık."
We were the best fathers we could be under the circumstances.
O şartlarda olabilecek en iyi babalardık.
It's nice to seeyou, too. Under the circumstances, I think it would be best ifwe kept things on a purely professional level.
Bu koşullarda, profesyonelce davranmamız en iyisi.
Under the circumstances, the records of the hearing - have not been signed by him, despite repeated requests.
Bu şartlar altında, ısrarlara rağmen... duruşma kayıtları kişi tarafından imzalanmamıştır.
But, under the circumstances, pride had to be set aside.
Ancak, içinde bulunduğum koşullar altında gururumu düşünecek halim yoktu.
Oh... under the circumstances, my wife chose not to associate with them.
Yani hiçbir şeyi. Onun tek yorumu... Öğle yemeği yemedin mi?
Mrs. Bauer, you can do what you want but under the circumstances It's Important for you to take a few minutes and speak to someone.
Bayan Bauer, tabii ki istediginizi yapabilirsiniz, ama bu sartlarda birkac dakikanizi ayirip birinizle konusmaniz iyi olur.
For God's sakes, yes, under the circumstances I had to break the rules of procedure with CTU to protect my family!
Tanri askina! Evet! Ailemi kurtarmak icin CTU'nun kurallarini cignemem gerekti!
Sir, I think, under the circumstances, it would be best if I tendered my resignation.
Efendim, sanırım bu şartlarda en iyisi istifamı arz etmem olacak.
I'm not supposed to talkto anybody about this, but under the circumstances...
Kimseye bahsetmemem gerekiyordu, ama bu şartlar altında...
Under the circumstances, I think I should come to Los Angeles.
Bu şartlar altında Los Angeles'a gelsem daha iyi olacak.
Yes, well, perhaps it would be wise, under the circumstances, to off-load the refugees.
Bu koşullar altında mültecilerden kurtulmak akıllıca olabilir.
Under the circumstances, I think that's just as well.
Bu şartlar altında bu kadar oluyordu.
The only thing he could do under the circumstances.
Bu şartlar altında yapabileceği tek şey buydu.
Under the circumstances...
Bu şartlar altında...
- Under the circumstances I don't think you're in any position to complain about your schedule.
Bu şartlar altında bence programın hakkında yakınacak durumda değilsin.
Under the circumstances, you may be on your own.
Ama bu şartlar altında, tek başına kalabilirsin.
Under the circumstances, I'll allow myself a small indulgence.
Yaşananlardan sonra, kendimi biraz şımartabilirim.
Under the circumstances... it would be best to do what he says, Commander.
Bu şartlar altında ne söylerse yapmak, en doğrusu olacaktır, Komutan.
Under the circumstances, I suppose it wouldn't hurt.
Bu şartlar altında, sanırım bir zararı yoktur.
Well, I can't believe I'm agreeing with Rygel, but under the circumstances... with Moya injured.
Şey, Rygel ile aynı fikirde olduğuma inanamıyorum, ama bu şartlar altında... Moya da yaralıyken.
All right, Pilot, I think that under the circumstances that yes, I agree, we should...
Pekala, Pilot, sanırım bu şartlar altında bu evet, katılıyorum, yapmalıyız...
Under the circumstances... a hull breach will go undetected.
Bu şartlarda... omurgadan içeri doğru bir sızma asla belirlenemeyecek.
I didn't think it would be appropriate under the circumstances.
- Bunun bu şartlar altında doğru olacağını düşünmedim? - Hangi şartlarmış onlar?
Completely justified under the circumstances.
- Bu şartlar altında hakkın vardı.
Under the circumstances, and given who the defendant is,
Bu şartlarda ve sanığın kim olduğu ışığında,..
That must have been awkward for you to see each other again under the circumstances.
O şartlar altında görüşmek biraz tuhaf olmuştur.
Ma'am, under the circumstances, wouldn't you?
Bu şartlarda, siz olsanız atmaz mıydınız?
eventually, I suppose I'II have to, under the circumstances.
Sanırım bu koşullarda bulmak zorunda kalacağım.
Affection wasn't possible under the circumstances... but I am due some respect after all this time.
Olaylar karşısında şefkat mümkün değildi... fakat tüm bunlardan sonra ona bir saygı borcum var.
Not making it out of this thing alive... that would really suck. Under the circumstances.
Bu işten sağ kurtulamazsak, bu koşullar altında gerçekten kötü olur.
Katie, you fell asleep in an old library which is terrifying under the best of circumstances.
Katie, eski bir kütüphanede uyuya kaldın en iyi şartlar altında bile bu insanın ödünü patlatır.
Under no circumstances... will I abandon my boat or my crew to the enemy.
Hiçbir koşul altında gemimi veya adamlarımı düşmana teslim etmeyeceğim.
Well, under normal circumstances, I'd be able to drop you at the nearest port in England, but, uh, it's a 300-mile detour for us.
Normal şartlar altında, sizi İngiltere'deki en yakın limana bırakabilirdim, ama, bu rotamızdan 300 mil şaşmamıza neden oluyor.
- What's that for? - Under the present circumstances... I don't feel it's proper to have this sitting in my bedroom any longer.
- Bu koşullar altında bunu yatak odamda görmek istemiyorum.
I believe under the right circumstances, a man can change.
Bence doğru koşullar altında bir adam değişebilir.
Other news organizations would've jumped on this trip... under the same circumstances... but in the future, if we see it, we report it.
Diğer haber kurumları aynı koşullarda... bu yolculuğun üstüne atlardı. Ama gelecekte, ne görürsek haber yaparız.
Acting fairly... and impartially, this panel finds the defendant... guilty of first degree murder... under aggravated circumstances.
Bu jüri heyeti adaletli ve tarafsızsa davalıyı ağırlaştırılmış koşullar altında birinci derece cinayetten suçlu bulmuştur.
Look, under normal circumstances, I would never ask this, but your mother is the only person who can translate those names for us by the time you leave.
Normal şartlar altında bunu asla istemezdim ama sen gidince bu isimleri çevirebilecek tek kişi annen.
Unfortunately under the current circumstances finding the correct machine shop and I uh I uh took the liberty of uh assembling several miniature robots to begin the assembly process is going to be rather difficult... and I uh I uh took the liberty of uh assembling several miniature robots
Ne yazık ki bu şartlar altında doğru makine atölyesini bulmak oldukça zor olacaktır. Üstelik minyatür robotları montaj işlemine başlamaları için görevlendirdim.
I understand how uncomfortable... his behaviour must be for you, but trust me, it would be unnatural for the captain not to be affected by grief... under these circumstances. It's human nature. He'll be fine.
Nasıl anlatayım, umm, onun davranışları size göre rahatsız edici, ancak güvenin bana bu koşullar altında etkilenmesi kaptan için normal bu, uh... insanın tabiatı o iyi olacak.
Because this is an important night for Mom... and if you go, you should go under the right circumstances.
Gidecekseniz doğru şartlar altında gitmelisiniz.
She was having trouble with lee at the time and it wasn't like a... under different circumstances, something might have happened.
O an Lee ile bir sorun yaşıyorlardı ama bu o tarz bir şey değildi. Farklı şartlar altında, bir şeyler olabilirdi.
What cataclysmic event occurred which caused the city fathers to decree that in our town no one, under any circumstances, can wear suspenders?
Acaba neler oldu da şehrin önde gelenleri, şehirdeki hiç kimsenin hiç bir koşulda pantolon askısı takmasını istemediler?
But, sir, no matter what happens in the next 20 minutes... under no circumstances am I to buy these.
Ama 20 dakika içinde ne olursa olsun, kesinlikle bunları almayacağım.
Under no circumstances is it accurate to suggest... that this particular homicide was the result of the victim... having been a witness in an earlier case.
Hiçbir şekilde, yapılmış olan muayyen bir cinayetin kurbanın daha önceden yapmış olduğu şahitlikle alakası yoktur.
I'll assume the other ships were lost under equally pointless circumstances.
Sanırım diğer gemiler de benzer anlamsız durumlarda kaybedilmiştir.
The people who live here are doing their best under very hard circumstances.
Burada yaşayan insanlar çok zor koşullar altında ellerinden geleni yapıyorlar.
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
under the table 51
under the law 32
under the sink 31
under the 16
under these circumstances 26
under the right circumstances 16
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
under the table 51
under the law 32
under the sink 31
under the 16
under these circumstances 26
under the right circumstances 16
circumstances 31
circumstances have changed 22
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75
circumstances have changed 22
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75