Walk with me traducir turco
1,427 traducción paralela
Hey, you wanna walk with me?
Benimle yürümek ister misin?
I walk, you walk with me.
Ben yürürsem, sen de benle yürürsün.
- Walk with me.
- Benimle yürü.
Alan, walk with me.
- Alan, gelsene benimle.
Walk with me.
Benimle yürü.
Come on, Theo. Walk with me.
Hadi Theo, biraz yürüyelim.
Walk with me, Ted.
Gel benimle Ted.
Want to take a walk with me?
Benimle yürümek ister misin?
Come on, take a walk with me this Saturday.
Bu cumartesi benimle yürüyüşe gel.
- Take a walk with me.
- Yürüyüşe çıkalım.
Walk with me, Ricky Bobby.
Birlikte yürüyelim Ricky Bobby.
Please, walk with me.
Yürüyelim lütfen.
" and raises all the dead to walk with me this day.
" bana eşlik etsinler diye ölüleri yattıkları yerden kaldırdı.
"Why did you stop midway after starting to walk with me?"
Neden yanımda yürürken beni yarı yolda bırakıyorsun?
Walk with me.
Yürüyelim.
- Walk with me.
- Benimle gel.
Walk with me.
Benimle gel.
Oh, well, take a walk with me and I'll show you, Mr. "What's up?"
Benimle gel de göstereyim sana, Bay "Ne oldu?".
Walk with me.
Gel benimle.
Walk with me.
Benimle gelsene.
Come on, walk with me.
Haydi, birlikte yürüyelim.
Oh, Keith, mind taking a walk with me?
Keith, benimle yürür müsün?
So thanks for going on this walk with me, Pete.
Bu yürüyüşe benimle birlikte çıktığın için teşekkürler, Pete.
Though I walk through the valley of the shadow of death, I will fear no evil, for thou art with me.
Ölüm vadisinin gölgesinde yürüyor olsam da, şeytandan korkmuyorum, çünkü sen benimlesin.
If I don't deliver the person who put Tim in the hospital by 5 p. m. Today... I promise to walk, with a little something extra... into the courthouse on Tuesday... and plead guilty to anything you wanna throw at me.
Sana akşamın 5'inde Tim'i hastaneye göndereni getirmezsem, buradan farklı bir şekilde yürüyerek çıkacağıma söz veriyorum....... salı günü adliye sarayında...
Come walk with me.
Gel birlikte yürüyelim.
walk away from me, or walk out of here with me and split the cash.
Ya bensiz gidersin veya benimle gidersin ve parayı kırışırız.
Yea, though I walk through the valley of the shadow of death I will fear no evil, for Thou art with me. "
Evet, ölüm vadisinin gölgesinde yürüsem de şeytandan korkmuyorum, çünkü Tanrı benimle. "
How can it not be about me if you can sleep with me one minute, and then walk out on me the next?
Benimle yatarken ilgisi oluyor da hemen sonrasında nasıl benim yanımdan çekip gidebiliyorsun?
Would you walk with me?
Benimle yürür müsün?
When I was little, my uncle used to walk me over there and we'd play with all the little puppies.
Hatırlıyorum da, amcam beni oraya götürürdü. Bir sürü yavru köpekle oynardık.
Yea, though I walk through the valley of the shadow of death I shall fear no evil, for thou art with me.
Ölüm gölgesi vadisinden geçsem de kötülükten korkum yok, çünkü sen yanımdasın.
You want me to walk to Belgrade with him? !
Onunla Belgrad'a yürümemi mi istiyorsunuz?
I walk into their bars in my $ 2,000 suit with a picture of my boss'yacht in my pocket, and I... I promise to sail them around the world, and they always believe me.
2.000 dolarlık elbisemi giyip cebimde patronumun yatının fotoğraflarıyla birlikte takıldıkları barlara gidip onları teknemle dünyayı gezdireceğime söz verirdim.
I swear I will walk towards them with bombs tied around me to blast those murderers.
Vallahi, öldürenleri öldürmek için üstüme bombaları bağlayıp üstlerine yürüyeceğim.
You walk there by my side you walk the path with me.
Orada benim yanımda yürüyorsun o yolda benimle yürüyorsun
Yea, though I walk through the shadow of the valley of death, I fear no evil, for thou art with me.
Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile, şerden korkmam çünkü sen benimle berabersin.
I figured if she'd sit down with Philo and tell him that sould date him if she weren't already married, it might genough hope in the future to stop trying to kill himself at least long enough for me to walk away.
Eğer Philo ile oturup ona zaten bir ilişkisinin olduğunu hatta evli olduğunu söylerse, bu belki gelcekte Philo'nun kendisini öldürmesini engeller. ... sonunda yeterince iyi anlatabilmiştim.
My only hope is that you would walk it with me.
Tek umudum, benimle birlikte yürümendi.
So, if someone were to have sex with me, they'd walk away with 210 points?
Yani biri benimle seks yaparsa, 210 puan mı toplamış olur?
It'll be a walk in the park... a very scary park... filled with monsters who are trying to kill me. Thanks!
Sağ ol!
Chloe, walk with me.
Chloe, benimle gel.
I come in to calibrate the synthesizer for the morning tests... I walk in, I see two guys pushing it down the hall, and I turn around and there's another guy there with a gun, and he cold-cocks me.
Sabah testleri için, Birleştiriciyi ayarlamaya gelmiştim içeri girdim, onu salonun aşağısına götüren iki adam gördüm, geriye döndüm eli silahlı başka bir adam vardı, ve soğuk-horoz...
Rafe told me Barry Turk wants to walk out of here with some new clients. / Cool.
Rafe bana Barry Turk'un buradan bir kaç yen, yetenekle dönmek istediğinden bahsetti. - Harika.
Oh, wait! Why don't you let me walk with you?
Neden seninle yürümeme izin vermiyorsun?
You just let me walk into a room full of girls you'd had sex with.
Beni yattığın kızlarla dolu bir salona soktun. Hayır, dur.
Walk in with me, now.
Beni takip edin.
I've been lying in wait to try to walk out with Gia to warn her about her dad, but either she's writing the greatest story about lunch-lady body building ever or she's determined to avoid me.
Babasıyla ilgili uyarmak için Gia'yı bekleyip okuldan onunla çıkmayı deneyeceğim. Ama ya yemekhanede çalışıp vücut geliştiren kadınla ilgili hayatının hikayesini yazıyor ya da beni görmezden geliyor.
I'm up to speed with the matrix, but since the buck stops with me on this one, walk me through my options.
Sistemin nasıl çalıştığını biliyorum ama burda olay bende bittiğinden, seçeneklerimi beraber gözden geçirelim.
We have an actual human patient with a bullet lodged in his tibia who might walk with a limp for the rest of his life, or even lose his leg, and you're asking me about your precious dog that you share with your precious McDreamy?
Bir insanın, kaval kemiğine saplanmış bir kurşun var, hayatının sonuna kadar topallamak zorunda kalabilir, ya da bacağını bile kaybedebilir, ve sen bana McDreamy ile paylaştığın kıymetli köpeğini soruyorsun mı?
I tried using a loop-erased random walk, tinkered with a Langevin Equation, and still, there's a disparity there, telling me something that maybe this isn't Brownian motion, that maybe there's a corruption in the data ;
Kavisli bir yürüme şekli kullanmayı denedim, Langevin Denklemiyle düzeltmeye çalıştım, ama hâlâ, bir uyumsuzluk var, sanki Brown hareketi değil gibi, belki veride bir bozulma vardır ;