Wash me traducir turco
680 traducción paralela
Wash me, don't evade me.
Yıka beni, benden kaçma.
You can't wash me out of the game.
Beni oyundan atamazsınız.
Wash me and I shall remain whiter than snow.
Yıka beni, bir kar tanesinden daha beyaz kalayım.
Wash me thoroughly from my iniquity and cleanse me from my sins, for I acknowledge my transgressions.
Günahlarımızı sil ve bizi bağışla.
Then you can wash your hands of me.
Buraya gelecek ve hepinizin ciğerini sökecekler.
Would you wash a pair of socks for me?
Benim çoraplarımı yıkar mısınız?
But one day there'll be a shout at the dock And they'll ask "What was that shout?" And they'll see me smiling as I wash my glasses
Ama bir gün bir çığlık yankılanacak rıhtımda ve soracaklar, bu çığlık da ne ve görecekler bardakları yıkarken gülümsediğimi de ve soracaklar yüzündeki gülümseme niye.
Père Jules won't give me his wash.
Père Jules çamaşırlarını vermiyor.
Let me wash your things.
Yıkayayım, hemen kurur.
I'd like to see anybody make me wash if I didn't wanna.
Ben istemedikçe kimse beni yıkayamaz!
My ma always makes me wash my feet with soap.
Benim annem her zaman ayaklarımı sabunla yıkattırır. Evet.
- But first, you got to give me a chance, Wash.
- Ama bana da bir şans vermelisin. - Yapma!
No, I, uh... I don't think it's Wash and me. -'Course it might be.
Sorunun benle Wash arasında olduğunu düşünmüyorum ki olabilirdi de.
Excuse me for asking, Mrs. Nolan, but it won't really make a very handy wash basket.
Sorduğum için bağışlayın Bayan Nolan ama bundan, pek kullanışlı bir çamaşır sepeti olmaz.
Lucia, bring me some water to wash up. I say it can't go on!
Lucia, bana biraz su ver!
And my old man yelling'at me to "Wash your hands before supper, Luke, doggone it."
Ve benim ihtiyar, akşam yemeğinden önce ellerini yıka, Luke, kahrolası diye bağırırdı.
Better let me wash it off first.
Önce yıkasam iyi olur.
Bring me some water, I want to wash up!
Bana su getir, yıkanmak istiyorum!
Why should you get all the gravy and leave me to wash up the plates behind you?
Arkandan pisliklerini ben temizleyeyim sen de ganimeti al. Oh ne ala!
And tell me, while I wash this blood away, how many you played with?
Elinizdeki kanı yıkarken söyleyin bakalım, kaç kişiyle oynadınız böyle?
Go wash up and then help me clear the table.
Git elini yüzünü yıka, sonra gel masayı temizleyelim.
You want me to wash it for you too?
- Pekala, bayım.Arabanı da yıkama mı istermisin?
Every time I wash my face I think of you and that night at Seddon's, when you whacked me.
Her zaman yüzümü yıkarım... sanırım senin ve Seddon'daki şu gece, Çok yorgun olduğum zaman.
- Give me water to wash my hands.
- Elimi yıkamak için su ver.
Who's gonna wash these things for me?
Bunları kim yıkayacak?
Wouldn't trust nobody to wash them, except me.
Bunları yıkatmak için kimseye güvenmezdi. Benden başka.
Want me to take'em up and wash'em good?
Onları götürüp bir güzel yıkamamı ister misiniz?
- Helps me wash down the pills.
- Hapları yutmamda yardımı dokunuyor.
Then he told me to wash the cuffs.
Bana bileklerini yıkamamı söyledi.
Just give me a second to wash my face and I'll come along with you.
Bana yüzümü yıkamak için zaman verin, sizinle geleyim.
Me, wash? I'd catch pneumonia, like as not.
Yıkanmak mı, zatürre kapmak istemiyorum.
Give me something to wash this tablet down with.
Şu hapı yutmam için içecek bir şey ver bana.
When they wash the roads, that noise, wakes me up.
Yolları yıkadıkları zaman, o ses beni uyandırıyor.
All right, but give me two minutes to wash the train off.
Tamam.
Why don't you let me wash your back for you?
- Neden sırtını yıkamama izin vermiyorsun?
Well, she just refused to let me wash her hair.
Saçını yıkamama izin vermedi işte.
Oh, well, she, uh, uh, finally agreed to let me wash her hair.
Şey, sonunda saçını yıkamama izin verdi.
'Uh, um, she wouldn't let me wash her hair with our regular shampoo.'
Her zamanki şampuanla saçını yıkamama izin vermedi.
The kimono brought for me to wash was hers too.
Yıkamam için getirilen kimono da ona aitti.
Bring me some water, Ana, will you? I'd like to wash up.
Bana biraz su getirirmisin, Ana, Şöyle bir temizleneyim.
Nobody could wash it clean enough for me to wear.
Kimse onu giyebileceğim kadar temiz yıkayamaz.
Would you like me to wash and you can wipe for a while?
İstersen ben yıkayayım, sen de kurularsın.
Wash him out of your mouth before you get superior with me, you...
Bana üstünlük taslamadan önce... ağzını çalkalasan iyi olur. Seni...
Wash the sleep off me.
Yüzümü yıkamaya.
- Oh no. Let me wash the car.
- Arabayı yıkamama izin ver.
Enough now, you're leaving me nothing to wash.
Yeter artık, bana yıkayacak bir şey bırakmadın.
Would you shake hands with me, you must first wash.
Yani elimi sıkmaya can atıyorsan, önce banyoya gir.
Go ask Gan Wen Bin if he'd want me to wash him too?
Gisip Gan Wen Bin'e sorun bakalım... onuda yıkamam gerekir mi?
Now don't watch too much television, and wash that cup up for me sweetie, will you?
Fazla televizyon izleme ve şu fincanı yıka tatlım tamam mı?
Let me just wash my face, huh?
Yüzümü bir yıkayayım da.
Just let me wash my hands. Aah.
Ellerimi yıkayıp geliyorum.