English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We could go out

We could go out traducir turco

465 traducción paralela
We could go out on Sunday.
Pazar günü dışarı çıkabiliriz.
I was just thinking... tomorrow, maybe we could go out together.
Düşünüyordum da... yarın, belki birlikte dışarı çıkabiliriz.
WE COULD GO OUT IF YOU'D RATHER. NO, NO.
- Eğer istiyorsan dışarı da çıkabiliriz.
We could go out on Sundays and take vacations in the country.
Pazarları dışarı çıkabilir, köye tatile gidebiliriz.
It ain't like the old days when we could go out prospecting for gold with a sluice box and water.
Elek kutumuz ve suyumuzla birlikte altın aramaya gittiğimiz eski günler gibi değil hiçbir şey.
After the show we could go out on the town.
Gösteriden sonra bir yerlere gideriz.
You said we could go out on the 23rd.
Ayın 23'ünde, "Seninle çıkarım" demiştin.
We could go out tonight... or do something. I'd like to
Bu gece dışarı çıkabiliriz ya da bir şeyler yaparız. Ben yapmak isterim.
Look, we could go out and have some dinner at our funny little Italian place.
Bizim küçük tuhaf İtalyan lokantamız yok. Öyle mi? O zaman bir tane buluruz.
We could go out west if you like.
İstersen batı yakasına gidebiliriz.
We could go out together.
Birlikte dışarı çıkardık.
We could go out and eat some real Spanish food.
Dışarı çıkmalıyız ve gerçek İspanyol yemeği yemeliyiz.
If you're not doing anything, maybe we could go out if you want.
Eğer istersen, zamanın varsa ve işin yoksa birlikte yerlere gidebiliriz.
You know, we could go out and do something, sometime.
Birlikte çıkıp bir şeyler yapabilirdik, bir ara.
I thought maybe we could go out.
Ben de biraz dışarı çıkarız diyordum.
We could go out.
Çıkabiliriz.
We could go out to Route 7 to the Shiloh church then down the Back Harlow Road.
Yedinci Anayola çıkıp Shiloh Kilisesine gideriz... oradan da Back Harlow Yoluna ineriz.
I was thinking, we could go out this afternoon.
Akşam dışarı çıkalım mı?
Well, I just thought maybe we could go out some time.
Şey, düşündüm de belki biraz yürüyebiliriz.
We could go out there.
Oraya gidebiliriz.
We could go out to the hills.
Tepelere gidebiliriz.
You said that we would get married. I would rather go on the streets As long as I could get out of this hell.
Bu cehennemden kurtulmak pahasına senin için sokaklarda sürtmeye razıyım.
Oh, sir, could we go out?
Efendim dışarı çıkabilir miyiz?
Even if I did go to New York we could still work something out somehow.
New York'a gidiyor olsaydım yine de bir yolunu bulurduk.
Could we go out for a little while tonight?
Bu gece dışarı çıkabilir miyiz?
As long as were going to go out, could we go someplace like the El Morocco?
Dışarı çıktığımıza göre, El Morocco gibi bir yere mi gitsek?
Could - Could we go out together one last time?
Son... son bir kez birlikte dışarı çıkabilir miyiz?
If you could get out of here... we could go to some faraway place and start over.
Burdan çıkabilseydin... uzaklara gider orada hayata yeniden başlardık.
I'll tell you what, we could start out on Lex, and then go uptown... and then downtown, and then end up at a little bar I know on 3rd.
İlk önce Lex'e gidelim, sonra şehrin yukarısına sonra aşağısına sonra da 3. Cadde'de bildiğim küçük bir bara gidelim.
We could get a television and you won't have to go out so much.
Bir televizyon alabiliriz, sen de bu kadar dışarı çıkmazsın.
You think we could go away for a while, take Nancy out of school?
Sence Nancy'yi de okula göndermeyip bir süre bir yere gidebilir miyiz?
I'm not asking you to go out... : or even see me : ... but if we could have just one talk.
Senden dışarı çıkmanı ya da beni görmeni istemiyorum ama bir kez olsun konuşabiliriz.
If only we could go back far enough to find out.
Bunu bulabilecek kadar geriye gidebilirsek.
So we laid a mine field there... and it worked a treat for a while because it kept them out... and our patrols could come and go as they pleased.
O nedenle orada bir mayın tarlası oluşturduk... ve bu, bir süreliğine de olsa onlar için tehdit oluşturdu, çünkü bize yaklaşamadılar... bizim devriyelerimiz de istedikleri gibi gidip gelebiliyordu.
Listen, I was thinking maybe, uh... when you get out, we could go to the country and live.
Dinle. Düşünüyordum da belki sen çıkınca gidip taşrada yaşayabiliriz.
I can--I'll help you clean... and we can go out together... and maybe you could buy me some regular clothes.
Yardım--Temizlikte yardım ederim... birlikte dışarı çıkabiliriz... ve belki de bana normal kıyafetler alırsın.
And when we could still go out I went to see This Happy Breed with Celia Johnson in it.
Çarşıya hala çıkabiliyorken, Celia Johnson'ın oynadığı "This Happy Breed" filmini izledim.
Look, we could both use some air, so why don't you get into some clothes and we'll go out and hunt up the kids?
Bak, biraz temiz hava alalım. Neden üzerimize bir şeyler giyip dışarıda çocukları bulmuyoruz?
Why don't we get Sherry and we could all go out dancing later?
Neden sonra Sherry'i de alıp hep beraber dansa gitmiyoruz?
Do you think maybe we could just sort of, you know, go out a bit?
Şöyle biraz havalansak olmaz mı? Buralarda bir tur atsak...
Well, I just thought that it's Sunday out and maybe if you could get away, we could go for a walk or...
Düşünmüştüm ki..... bugün Pazar günü. Dışarı çıkıp biraz dolaşabiliriz.
We could have a drink and figure out how to go about it.
Bir içki alalım ve bu işten nasıl çıkacağımızı düşünelim.
I'll go with He San to look for him maybe we could find out something from him
He San ile gidip onu arayacağız Belki ondan bişeyler öğrenebiliriz
If you could find time in your busy social schedule to put on some fancy duds, we'll go out on the town and celebrate, just the two of us.
Eğer yoğun sosyal yaşamında fırsat bulur da işe yaramaz biriyle vakit geçirmek istersen, şehire gider bunu kutlarız, olur mu? Sadece ikimiz.
Could we just go out here a second?
Louise, bir saniye gelsene.
You know, if you could mix up a shrinking potion, Witch Fossey we could sit on this twig, float down this stream into the Nile go through the Sudan, past Cairo pop out into the Mediterranean near Alexandria where I'd buy a bottle of retsina and I would toast your beauty.
Bir küçültme iksiri hazırlayabilseydin eğer, Cadı Fossey bu çubuğun üzerine otururduk, bu akıntıdan aşağı doğru Nil Nehrine Sudan'ı geçip, Kahire'den sonra İskenderiye yakınlarında Akdeniz'e çıkardık bir şişe retsina şarabı satın alır, güzelliğine kadeh kaldırırdım.
Maybe we could all go out sometime. Dinner in the city.
Belki bir ara hep birlikte yemeğe çıkabiliriz.
Oh, um, Dad, could we have some money to go out to dinner?
Bu Kelly, Al. Evet, bu o.
We could hang out in the bars where the businessmen go and wear sexy outfits.
İşadamlarının gittiği barlarda takılıp seksi şeyle giyebilirdik.
So unless we wanna go stone criminal... that means doing bank jobs or blackmail... or fencing stolen Oriental treasure... the best thing we could do is go back to see the D.A. in Sacramento... run this by him, see if we can work it out together.
Azılı suçlular olmak istemiyorsak... yani banka soygunculuğu, şantaj... ya da çalıntı mal satışı gibi işlere bulaşmayacaksak... yapabileceğimiz en iyi şey, Sacramento'daki bölge savcısına gidip... onunla konuşup bu işi halletmeye çalışmak.
It's been a long drive, Raph... and before we go out advertising to The Foot that we're back... we could all use a few hours'sleep.
Uzun bir yolculuktu, Raph... Ayak'ı aramaya başlamadan önce... birkaç saat uyumalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]