Weren't they traducir turco
5,024 traducción paralela
They weren't mine, all right?
Onlar tamam, benim değil mi?
Why would she make such allegations if they weren't true?
Eğer doğru değillerse, eşiniz neden böyle iddialarda bulundu?
They weren't blown up.
Onlar havaya uçmadı.
And we weren't supposed to trust calls or e-mails from each other because they could've been a trap.
Ve biz aramaları güven gerekiyordu onlar bir tuzak oldum çünkü ya da birbirlerine e-postalar.
They weren't even in English.
İngilizce bile değillerdi!
They weren't clean.
- Temiz olarak değil.
They weren't rumors.
Dedikodu değilmiş.
- They weren't my friends, and I've beaten myself up every day since.
- Arkadaşım değillerdi ve o zamandan beri kendimi paralıyorum.
- They weren't my friends.
- Onlar arkadaşım değil.
That you weren't there. Because if you were there... [chuckles] they would never forgive you.
Çünkü orada olsaydın seni asla affetmezlerdi.
But they weren't supervised, in the tent.
Ama çadırdayken gözetim altında değillerdi.
Well, whoever it is, weren't they supposed to be here half an hour ago?
Kimse kim, yarım saat önce burada olmaları gerekmiyor muydu?
They weren't trying to hurt your client, Ed.
Müşterine zarar vermek istemiyorlardı, Ed.
Even if it weren't legal, they'd enforce it.
Yasal olmasa bile uygularlardı.
I've sat across from a lot of men who weren't willing to confess, but eventually, they all come around.
İtiraf etmeye niyeti olmayan bir çok adamın karşısında oturdum ama hepsi eninde sonunda yola geldiler.
They weren't always married.
- Her zaman evli olanlar yoktu.
They need to know who your contact was, to make sure you weren't giving aid to the enemy.
Muhbirinin kim olduğunu öğrenmeliler. Düşmana yardım etmediğini kesinleştirmek için.
The hell they weren't.
Tabii ki öyleler.
Maybe, um... maybe they weren't inside.
Belki de içeride değillerdi.
They weren't offering a plea before trial, now they are.
Duruşmadan önce pazarlık teklif etmiyorlardı ama şimdi ediyorlar.
I thought they weren't coming. I paid a bartender to spill a drink on me.
Barmene üzerime içki dökmesi için para verdim.
They were lovely, weren't they?
Çok güzeldiler, değil mi?
Well, maybe they climbed out when you weren't looking.
Pekala, belki siz bakmıyorken tırmanıp dışarı çıkmışlardır.
Count and his men... they weren't going after natives.
Kont ve adamları yerlilerin peşinden gitmediler.
You showed your designs, and they just weren't good enough to make the cut, but then the artistic director sees these in your bag... the fresh, stunning, raw talent... perfect for the "Fab Five."
Siz kendi tasarımlarınızı gösterdiniz ama çekim için yeterince iyi olmadığı söylediler. Ama sonra sanat yönetmeni çantanızda bunları gördü. Canlı, dikkat çekici, ham bir yetenek.
Except they weren't your designs.
"Fab Five" için biçilmiş kaftandı. Sizin tasarımınız olması dışında.
This family... they were wealthy, weren't they?
Bu aile... onlar zengindi, değil mi?
He was working with Topher Lomax, but they weren't in charge.
O Topher Lomax'la çalışıyordu ama sorumlu onlar değildi.
They weren't CDs - the case files, they were those old floppy disks.
Onlar CD değildi, dava dosyaları yani. Onlar eski tip floppy disketlerdi.
They weren't Culebras before.
Onlar önceden yılan değildi.
I used to sneak in when they weren't around.
Ben ne zaman gizlice kullanılan onlar etrafında değildi.
They were gifts for his son, weren't they?
Onları adamın oğluna hediye edecektin, değil mi?
Weren't they?
Öyle değil mi?
Your last blood tests were good, weren't they?
Son kan tahlillerin gayet iyi çıkmamış mıydı?
They weren't, actually.
Aslında öğrenememişler.
Weren't they fighting together?
Beraber savaşmayacaklar mıydı?
No, they weren't, I've seen fossils.
- Hayır, değillerdi, fosillerini gördüm.
And you think they weren't spontaneous.
Sana göre bunlar ani değillerdi.
They weren't.
Değillerdi.
They weren't safe here.
Burada güvende değillerdi.
When I tried them earlier, they weren't answering.
Biraz önce aradım, cevap vermediler.
Today, they weren't gunning for me, okay?
Bugün hedef ben değilim, tamam mı?
I know that mom and dad weren't supposed to be together, that what they did was bad.
Annemle babamın birlikte olmaması gerektiğini yaptıklarının kötü olduğunu biliyorum.
Gordon Cushing got in the mail the other day, but they weren't hers.
Ama onun olmadığı kesin.
About how you think they wish you weren't here?
Sen olmasaydın nasıl olurdu?
Those guys may have been related, but they weren't brothers.
Bu adamların bağları olmuş olabilir ama onlar kardeş değildi.
They weren't our dates.
Onlar bizim kızlar değildi.
But when they weren't in the mood, he got enraged.
Ama beklediği gibi olmayınca, Tepesi attı.
♪ Those shining stars that weren't there yesterday ♪ They'll shine on you to bring you the good news
Dün orada olmayan... ~... parlayan yıldızlar... ~... sana güzel haberler getirmek için parlayacaklar. ~
♪ Those shining stars that weren't there yesterday ♪ They'll shine on you to bring you the good news
Dün orada olmayan parlayan yıldızlar... ~... sana güzel haberler getirmek için parlayacaklar. ~
They weren't all killed at the same time.
Hepsi aynı zamanda öldürülmemiş.
they 3238
they are 1447
they aren't 58
they are coming 72
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they are 1447
they aren't 58
they are coming 72
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are delicious 17
they are good 26
they did 777
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are delicious 17
they are good 26
they did 777