Whose car traducir turco
353 traducción paralela
Whose car was it, your car or my car?
Kimin arabasıydı o, sizin mi benim mi?
- Whose car is it?
- Kimin arabası?
Whose car is this?
Bu kimin arabası?
Whose car?
Kimin arabasıymış?
I'm the chauffeur for the woman whose car he got in yesterday.
Dün bindiği arabanın sahibi olan kadının şoförüyüm.
- The one whose car ran you over
- Arabasıyla size çarpan.
Look whose car.
Arabanın sahibine de bakın.
- Whose car shall we use?
Kimin arabasını alalım?
I didn't know whose car it was, but I did know it meant business : Big business :
Arabanın kime ait olduğunu bilmiyordum, fakat iş anlamına, büyük bir iş anlamına geldiğini biliyordum.
- Whose car is this?
Araba sizin mi?
- The bloke whose car I nicked.
Arabasını çaldığım budala.
Whose car is that?
Fakat, bu araba...
Whose car is this?
Kimin arabası bu?
Whose car is this right here?
Buradaki kimin arabasi?
Whose car is it?
Araba kime ait?
- Do you know whose car that is?
- Bu arabanın sahibini tanıyor musunuz?
Whose car is that?
Kimin arabası bu?
Whose car was it?
Otomobil kimindi?
- Whose car is it, by the way?
Bu arada, bu da kimin arabası?
Whose car is that?
Bu kimin arabası?
Whose car did you say this was?
Kimin arabası demiştin?
Do you know the story... of the man in california whose car broke down on the highway?
Kaliforniya'da otobanda giderken arabası bozulan adamın hikâyesini bilir misin?
Whose car is that?
Kimin bu araba acaba?
- Whose car?
Araba kimin?
Uh-huh. And whose car was this?
Peki bu araba kimin?
Well, guess whose car.
Bil bakalım kimin arabası.
Having to buy groceries for some guy whose car just blew up on me?
Arabası üzerime patlayan bir adamın alışverişini yapmak bir iş mi sence?
- Hey, Dad! Whose car is that?
Baba, bu araba da kimin?
Whose car is it?
Erken mi bitti? - O araba kimin dedim?
The one in whose car you came.
Araba da, çantalarınız da yok!
Whose car is this?
Araba kime ait?
Whose car?
Süper araba.
Adele, whose car is that out front?
Adele, öndeki kimin arabası?
I guess this song is available, or are you waiting... to hear from everybody else whose car you broke into?
Şarkının haklarını alabilir miyim, yoksa arabasını açtığınız herkesten haber mi bekliyorsunuz?
Does anybody know whose car that is?
Bu arabanın sahibini tanıyan var mı?
The guy whose car this is could be the guy that built the rocket.
Şu arabadakiler o roketi yapanlar olabilir.
Whose car is that?
Şu araba kimin?
Whose car?
Kimin arabası?
Whose car?
- Kimin arabası?
We were drivin'and we stopped to help a guy whose car... had broken down on the road.
Karşılığında sana para veririm. - Evet, evet. - Benim arabamı mı istiyorsun?
What a gem! - Whose is this car?
- Kimin arabası bu?
One whose sandals I am not worthy to carry.
Ben... O'nun çarıklarını taşımaya bile layık değilim.
Mislaid among the broken wrists... the chest pains, the scalp lacerations... the man whose fingers were crushed in a taxi door... the infant with a skin rash, the child swiped by a car... the old lady mugged in the subway, the derelict beaten by sailors... the teenage suicide, the paranoids... drunks, asthmatics, the rapes, the septic abortions... the overdosed addicts... the fractures, infarcts, hemorrhages, concussions, boils, abrasions... the colonic cancers, the cardiac arrests... the whole wounded madhouse of our times.
Kırık kolların, göğüs ağrısı çekenlerin, kafası yarılanların parmakları taksinin kapısına sıkışmış adamın isilikli bir bebeğin, araba çarpmış bir çocuğun metroda kapkaççıya kurban giden yaşlı bir kadının, denizcilerin dövdüğü bir zavallının intihara teşebbüs eden bir gencin, paranoyakların sarhoşların, astımlıların, tecavüze uğrayanların, bebek düşürenlerin uyuşturucu komasına girenlerin bacağı kırılanların, kanserli hastaların, kalp krizi geçirenlerin yanında yatıyordu. Orası bir tımarhaneden beterdi.
Two thirty... whose idea was it, going out to this used car lot?
İki buçuk. O galeriye gitmek kimin fikriydi?
Try to think of them as fleas on a dog that gets hit by a stolen car driven by a drunk teenager whose girlfriend had just given him the clap.
Onları şöyle düşünün ; kız arkadaşından yeni hastalık kapmış sarhoş bir gencin kullandığı çalıntı arabayla çarptığı köpeğin üstündeki pireler gibi.
Whose idea was it to steal that car?
Arabayı çalmak kimin fikriydi?
You took a job from a man whose office is a car?
Ofisi arabası olan bir adamdan iş aldın yani öyle mi?
Whose fucking car is that?
Kimin arabası bu ya?
Whose is the car?
Araba kimin?
Not quite, O-she-whose-head - can-never-be-seen-in-a-car.
Pek sayılmaz. "Arabada kafası asla görünemeyen dişi kişi".
I talked to a woman the other day whose husband just died in a car accident.
Geçen gün kocası araba kazasında ölen bir kadınla konuştum.