Yell at me traducir turco
896 traducción paralela
You needn't yell at me.
Bağırmanız gerekmiyor.
They yell at me,
Bana bağırırlar.
Don't yell at me! Sure.
Bana öyle bağırma!
Otherwise, she'll yell at me.
Yoksa bana bağırır.
I've got to go, or she'll yell at me.
Gitmem gerek, yoksa bana bağırır.
- Don't you yell at me!
- Bana bağıramazsın!
Don't yell at me if it ain't done, you know what I mean?
İş aksarsa bana bağırma, anlıyorsun ya?
You can curse me or yell at me if you want to.
İster küfür et ister bağır.
Well, let them yell at me in the morning.
Bırak sabah bana bağırsınlar.
Look, yell at me, swear at me, but please don't be quiet and polite.
Bak, bana bağır, küfret, ama lütfen sessiz ve kibar olma.
She doesn't yell at me or tell me off any more.
Ne bağırıyor ne de azarlıyor.
Yell at me again.
Bana yine bağır.
- You don't have to yell at me.
- Bana bağırman gerekmezdi.
A girl comes to see you and you yell at me.
Kızın biri seni görmeye geliyor, senin dediğine bak.
Don't yell at me.
Bağırma bana.
Don't you yell at me, Mr. Warrick!
Bana bağırmayın, Bay Warrick!
Coming here, you think, "She's going to yell at me again!"
Gelirken "Bana yine bağıracak!" diye düşünüyordun.
He'll yell at me.
Hem bana bağırırda.
I'm gonna do something where people don't yell at me... when I put the food down in front of'em.
Devam etsinler. Aferin, Sıcak Dudak.
- Don't yell at me, sir.
- Bana bağırmayın, beyefendi.
Mother Superior will yell at me.
Başrahibe bana kızacak.
How can you yell at me like that?
Bana nasıl böyle söyleyebilirsin?
Please don't yell at me.
Lütfen bana bağırma.
- Don't yell at me.
- Bana bağırma.
I'm not about to go, so you yell at me...
Gitmek istemiyordum, bu yüzden bana bağırdın bana "Seni domuz, bin şu tranvaya!" diye bağırdın.
Don't yell at me.
Bana bağırma.
- Don't yell at me.
- Bağırma bana.
A guard with a club in his hand would yell at me :
Bir sopa iniyor ve bana koşmamı söylüyorlardı.
Are you going to yell at me?
Bana bağıracak mısın?
- Don't yell at me!
- Bana çıkışma!
Don't yell at me, Stanley.
Bana bağırma Stanley.
I don't like when people yell at me for no reason at all.
İnsanların yok yere bana bağırmasından hoşlanmıyorum.
I don't have to stay here and listen to you yell at me.
Burada kalıp... bana bağırmanı dinlemek zorunda değilim.
And I'd rather he yell at me than sulk for days on end.
Günlerce küseceğine bağırmasını tercih ederim.
Don't be like that. Hit me, yell at me.
Vur bana, bağır.
Don't yell at me.
Bana bagirma.
There is therefore no need to yell at me!
Bu yüzden bana bağırmana gerek yok!
First of all... don't yell at me, It's not my fault.
Öncelikle bana bağırmayın, bu benim hatam değil.
Look, don't yell at me!
Kızma lütfen.
Hey, man, you don't have to yell at me.
Hey, dostum, bana böyle bağırman gerekmez.
Don't yell at me, man.
Bana bağırma dostum.
Mommy will yell at me. Mom's shopping and she still thinks I'm up in my room napping.
Kendisi alış verişte, üstelik beni de odamda uyuyor zannediyor.
Shrevie, why do you yell at me?
Shrevie neden bana bağırıyorsun?
Don't yell at me, okay?
Bana bağırma tamam mı?
Hey, buddy, don't yell at me. - It's your dye, not my -
Bana bağırıp durma dostum, onu ben üretmedim ki.
- Nor me. I'd probably yell at the jury :
- İyi ki, ben de değilim. Belki juriye şöyle bağırırdım :
Don't yell at me, Molly.
Bana bağırma Molly.
Hey, you can yell at me.
Bağırın bana!
What are you gonna do without me to yell at you anymore?
Artık sana bağırmayınca ne yapacaksın?
Slap me or something. Yell?
Tokat at.
You punch your friend, yell at the doctor who looks like the Pillsbury Doughboy... play hootchy-koo with me, and all the time you're trying to make this run work.
Arkadaşına vuran sensin, Pillsbury Doughboy gibi gözüken bir doktora bağıran sensin, benimle oynayan sensin ve tüm bu zaman boyunca ne olacağını önemsemeden bu işi çözmeye çalışan da sensin.