English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You deserve that

You deserve that traducir turco

1,314 traducción paralela
You deserve that... that drunken imbecile that you slept with and then married.
Hakettin... geri zekalı bir ayyaşla yattın ve onunla evlendin.
'Cause you're right, you deserve that, man.
Çünkü haklısın, bunu hak ediyorsun dostum.
You deserve that.
Bunu hak ediyorsun.
Neither of you deserve that.
İkiniz de bunu hak etmiyorsunuz.
Ted, doesn't Victoria deserve to know that you once had the hots for Robin?
Ted, Victoria'nın, senin bir zamanlar Robin'e yanık olduğunu bilmeye hakkı yok mu?
I'm not good at that either. Okay, Mr. Monk, you deserve a raise.
Bu da hoş olmaz.Tamam, Bay Monk, Bir desteği hak ediyorsun.
she didn't deserve to die like that, you son of a bitch!
Böyle ölmeyi hakketmedi, aşşağık herif!
I'm not sure that I deserve it, but... you're a real friend.
Suçlamayı geri aldılar. Bunu hakettiğimden emin değilim ama sen gerçek bir dostsun.
It's not something that you deserve or don't deserve.
Bu hak etmek veya hak etmemek gibi bir şey değil.
You and Haley deserve that perfect moment at least once in your life.
Haklısın, Nate. Sen ve Haley, o mükemmel anı hak ediyorsunuz. Ömrünüzde bir kere dahi olsa.
Don't you think that they deserve a taste of their own medicine?
Sence kendi ilaçlarından tatmayı hak etmediler mi?
You need to prove to me that you deserve all that you've been given.
Bana bunca zamandır sana sunulanları hak ettiğini kanıtlamalısın.
Memmo, in the unlikely event that I haven't made myself clear, you deserve to know that this is your last chance.
Memmo, hiç sevmediğim bir şey olan kendi işimi kendim yapmak üzereyim. Bilmeyi hakkın olan ise bu senin son şansın.
- That is what you deserve!
- O halde hak ettiğin bu.
If the kids don't find the old one, I'll get you another one, the kind that you deserve for putting up with me will all these years.
Eğer çocuklar eski yüzüğü bulamazlarsa, sana yeni bir yüzük alacağım, benimle geçireceğin bütün bu yıllarda parmağına takmaya değecek olanından.
And if he doesn't know that, then he doesn't deserve you.
Eğer bunu anlayamıyorsa, seni hak etmiyor demektir.
I deserve better than that. - I'm breaking up with you.
Senden ayrılıyorum
And maybe I don't come out and say it as often as I should but you make me happy in ways that sometimes I don't deserve.
Bunu belki sana daha sık söylemeliyim ama çoğu zaman beni çok mutlu ediyorsun. Ben bunu hak edebildiğimi sanmıyorum.
I think it's crazy that you feel the need to bring a fake boyfriend to this but if I am here, I'm gonna give you what you deserve.
Buraya sahte bir erkek arkadaş getirmen çılgınca... ama buradaysam, buna uygun davranmayalım.
WHAT I WANT IS THAT YOU AND CARRIE HAVE A WONDERFUL LIFE BECAUSE YOU DESERVE IT.
Ben Carrie'yle harika bir hayat yaşamanızı istiyorum çünkü bunu hak ediyorsunuz.
Ah, it's how men like you and me get the respect that we deserve.
Senin ve benim gibi adamlar hak ettikleri saygıya böyle kavuşurlar.
That boy who raped you four years ago - - did he deserve to die?
4 yıl önce sana tecavüz eden şu çocuk... Ölmeyi hak etmiş mi?
Did no one ever tell you that fools do not deserve to be rescued?
- Bu aptallar kurtarılmayı hak etmiyor.
You always said that he didn't deserve me.
Hep onun beni hak etmediğini söylerdin.
You know, you don't deserve all the crap you get, Meg, you know that?
Sana yapılan tüm bu pislikleri haketmiyorsun, Meg, biliyor muydun?
I deserve more than just being the girl that you call when you need something.
Sadece ihtiyacın olduğunda arayacağın bir kız olmaktan fazlasını hak ediyorum.
Don't act like you didn't deserve that.
Bana bunu yapmadığını söyle.
And I mean, you know, I know that in some ways, I didn't deserve a second chance.
Aslında ben birçok sebepten dolayı ikinci bir şansı hak etmiyordum.
You deserve to be exactly where you are- - in the wrong grave, doomed to listen to a woman grieve a good man, knowing that he isn't you.
Sen zaten tam olarak hakettiğin yerdesin- - yanlış bir mezarda, ve bir kadın senin o olmadığını bile bile senin için üzülmeye mahkum
You deserve much better than that. so I wanted you to know that.
Bundan daha iyisini hak ediyorsun bunu bilmeni istedim.
And I truly hope that you get everything you deserve. Aw.
Umarım hak ettiğin her şeye sahip olursun.
You made me feel like a freak, and that I didn't deserve to be loved.
Beni çılgına çevirdin, ve sevilmeye bile layık olamadım.
But what I know is that if you let this man destroy you today, you'll give him a satisfaction he doesn't deserve, and I'm asking you not to do that.
Ama bugün bu adamın seni yok etmesine izin verirsen ona hak etmediği bir tatmin vermiş olacaksın. Bunu yapmamanı rica ediyorum.
And one day our friendship will break and that'll just prove your theory that relationships are conditional and you don't need human connection or deserve it, or whatever goes on in that rat-maze of your brain.
Günün birinde, dostluğumuz bozulacak. Bu teorin, ilişkilerin koşullu olduğunu ve insan ilişkilerine ihtiyacın olmadığını ya da onları hak etmediğini ya da beynindeki labirentte neler olup bitiyorsa onu kanıtlayacaktır. Üzgünüm.
Well, havingness is the feeling that you deserve material things. So why do you deserve this Porsche?
Evet, sahiplilik materyal şeyleri haketme duygusudur, peki bu Porsche'u nasıl hakettin?
CHANGING YOUR ATTITUDE, REALIZING THAT YOU DESERVE SOMEONE BECAUSE YOU'RE...
Hareket tarzını değiştirmen, birini bu kadar çok sevecen ve harika olduğun için hakettiğini farketmen.
And I just want to show you the best possible time that you can have in Paris because you deserve it.
Paris'te sana harika vakit geçirtmek istiyorum. Çünkü bunu hak ediyorsun.
And if you take my case, I promise that I will give you the respect and dignity that you so clearly deserve.
Ve eğer ki davamı üstlenirseniz, size sonuna dek hak ettiğiniz saygıyı ve ciddiyeti vereceğime söz veriyorum.
Hey, are you saying that she didn't deserve the A?
Yani A'yı hak etmemiş miydi?
"you don't deserve that tie, and you don't deserve to live."
O kravatı da haketmiyordu, yaşamayı da haketmiyordu.
Maybe that's why you made the mistake of not thinking that I deserve a second chance when everyone else around here has gotten one. But, sir, it is a mistake because I'm excellent.
Belki de bana, herkesin böyle bir şansı varken ikinci şansı vermeme hatasını yapmanızın sebebi budur ama, efendim, bu bir hata çünkü ben mükemmelim.
You've got a very thoughtless boss who didn't realize until last night that you deserve a lot more than a crappy trophy.
Çok düşüncesiz bir patronun var. Dün geceye kadar beş para etmez bir ödülden fazlasını hak ettiğini fark etmemişti.
Honey... I know there's some people out there that deserve killing'... and you... you had good reason to kill'em, right?
Tatlım... dışarıda öldürmeye değer insanlar olduğunu ben de biliyorum... ve senin... senin de onları öldürmek için iyi bir nedenin vardı değil mi?
Anyway, you will always be the best thing that ever happened to me, and, well, I hope you find the happiness you deserve.
Herneyse, sen başıma gelen en iyi şey olarak kalacaksın ve umarım hakettiğin mutluluğu bulursun.
Anyway, you will always be the best thing that ever happened to me, and, well, I hope you find the happiness you deserve.
Herneyse, sen başıma gelen en iyi şey olarak kalacaksın ve umarım hakettiğin mutluluğu bulursun.
Not that you don't deserve to be asked, you do, it's just more stuff I've missed.
Sana sorulmasını hak etmediğinden değil. Ediyorsun, sadece... Kaçırdığım bir şeyler daha.
You deserve better. I know that.
Bunu biliyorum.
Especially after last night. I think that, uh, you deserve...
Özellikle de dün geceden sonra bunu hak ettin.
You said that they deserve to die and you don't care about anything.
Onların ölmeyi hak ettiklerini ve hiç bir şeyin umurunda olmadığını söyledin.
You did all that stuff.You deserve to go.
- Bütün o şeyleri yaptın. gitmeyi hakkettin.
Allan obliterates my heart and you tell me that he doesn't deserve me.
Allan kalbimi kırıyor ve onun beni hak etmediğini söylüyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]