English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You lose

You lose traducir turco

18,652 traducción paralela
How'd you lose it?
Nasıl kaybettin peki?
Why would you lose your powers?
Sen neden kaybedesin ki?
But, George, if you lose this fight, you can forget about me buying that Matilda gal.
Fakat George bu dövüşü kaybedersen Matilda adlı kızı satın alacağımı unutabilirsin.
You get up, you lose.
Kalkarsanız kaybedersiniz. Katılıyor musunuz?
Too bad you lose, but everybody else wins.
Kaybetmek çok kötü, ama herkes kazanır.
You lose the house, it's gonna be somebody else's thing.
Evi kaybedersek baskasinin yeri olacak.
You lose a chunk of your humanity every time you compromise your values.
Değerlerinden taviz verdiğin her an insanlığından büyük bir parça kaybedersin.
18 years doesn't change a thing about it, except what you lose when it comes out.
18 yıl bu konuyla ilgili bir şey değiştirmez. Duyulduğunda kaybedeceklerin hariç.
If you step out of it, you lose a point.
Dışına çıkarsanız 1 puan kaybedersiniz.
I've considered keeping her on after you lose.
Sen kaybettikten sonra onu tutmayı düşünüyorum.
Did you...? Did you lose your virginity wearing a condom?
Prezervatif takarak mı millî oldun sen?
"You change your mind, you lose your mind."
"Fikrini değiştiren aklını yitirir."
And if you lose, then you lose.
Eğer kaybedersen, kaybetmiş olacaksın.
You lose your breath every time they enter a room.
Ne zaman bir odaya girseler, tıkanıp durursun.
What do you do when you lose something?
Bir şeyi kaybettiğinde ne yaparsın?
You've done so much for the poor in Medellín... if I have to lose my life for you...
Medellin'deki yoksullar için çok şey yaptınız. Eğer sizin için hayatımı kaybedeceksem ederim.
When you give tax breaks to billionaires in a way that is consistent with our values stand in the middle of 5th Avenue and shoot somebody, and I wouldn't lose any voters.
Milyarderlere vergi muafiyeti tanındığında değerlerimize uygun bir şekilde 5. caddenin ortasında durup birini vursam. yine de hiç oy kaybetmem.
And you'll lose it again.
Yine kaybedeceksiniz.
I need to finalize the compound... make sure the extracellular matrix stays intact so you don't lose your speed as fast.
Karışımı bitirmem lazım. Hücre dışı sıvının sağlam kaldığından emin olmam lazım. Ki hızını o kadar çabuk kaybetmeyesin.
You heard glenn, you could lose your job.
Glenn'i duydun, işini kaybedebilirsin.
You're going to lose!
- Kaybedeceksin!
Wait. You think I'm going to lose?
Kaybedeceğimi mi düşünüyorsun?
But you never think I'm going to lose!
- Ama sen asla kaybedeceğimi düşünmezsin.
Keep refusing, you're gonna lose a lot more than access to the cordon.
Eğer böyle devam edersen, kordona erişimden daha fazlasını kaybedeceksin.
With the A / C shorting out, you could blow a fuse, lose power completely.
Klima kısa devre yaparsa, sigorta kutunuz yanar ve elektrik tamamen gider.
And I was not going to lose you.
Ve seni kaybetmeyecektim.
Of course not. I'm not going to lose you, Jesse.
- Tabii ki, seni kaybetmeyeceğim, Jesse.
And I am here to counsel you, that should you try to stand in our way, you will likely lose your head, monsieur.
Ve bende yolumuza geçmemeniz size tavsiye vereceğim. Yoksa kafanızı uçururlar, bayım.
I don't want you to lose anyone else.
Başka kimseyi kaybetmeni istemiyorum.
- I can't lose you.
Seni kaybedemem.
Then choose who you want to lose to.
Kaybedeceğin kişiyi seç o hâlde.
No need for you to lose weight!
Kilo kaybetmene gerek yok!
You are not to lose, Geeta!
Kaybedemezsin Geeta!
I thought I was gonna lose you, and it made me sick, so I told you the thing I haven't told anyone.
Seni kaybedeceğimi sandım, içim rahat etmedi kimseye anlatmadığım şeyi sana söyledim.
Dude, if you pull out a ring and get down on one knee, I'm gonna lose it.
Kanka eğer bir yüzük çıkarıp dizlerinin üstüne çökersen ben yokum.
You will swell, Blue Princess... or the Great Khan will surely lose.
Karnın şişecek, Mavi Prenses yoksa Büyük Han kaybedecek.
Because of this, you're so overcome by guilt that you can't stand to lose Dean again, and he could never lose you.
Bu yüzden suçluluk duygun kabardı ve Dean'i tekrar kaybetmeyi göze alamadı o da seni.
What do you have to lose?
Kaybedecek neyin var?
You will lose your seat as soon as those photos are leaked.
O fotoğraflar medyaya sızdığı an koltuğunu kaybedersin.
You will release the daughter and the mother or you will never hear from me again, and you will lose your chance to speak to your leader.
Kızı ve anneyi bırakıyorsunuz yoksa benden bir daha haber alamazsınız ve liderinizle konuşma şansını kaybedersiniz.
Does this mean we'll lose you forever to the allure of my Silk Road?
Yani sonsuza dek İpek Yolu'mun cazibesine mi kaybettik seni?
You don't want to lose use of it.
Elini kaybetmek istemezsin.
You're going to lose your only son.
Kaybedeceğin şey sadece oğlun.
I can't lose you.
Seni kaybedemem.
I'm sorry, but I'm not going to lose you.
Üzgünüm ama seni kaybetmeyeceğim.
If you don't want him to lose his mind.
- Aklını kaybetmesini istemiyorsan.
You need to save yourself, or you could lose your kingdom.
Kendini kurtarmalısın yoksa Krallığını kaybedebilirsin.
And it only took you an hour to lose it.
Kaybetmen de sadece bir saatini aldı.
You figured at some point, you'd get impatient or lose your nerve or have a really bad day.
Bir noktadan sonra sabırsızlanacağını ya da cesaretini kaybedeceğini ya da gerçekten kötü bir gün geçireceğini de.
Tell me what I need to know... or you're gonna lose the other hand... one finger at a time.
Bilmek istediklerimi söyle yoksa diğer elini de kaybedersin. Tüm parmaklarını birer birer...
Whatever you do, don't lose hope.
Ne olursa olsun umudunu kaybetme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]