You old bag traducir turco
235 traducción paralela
Go on you old bag of grease.
Seni yağ tulumu.
Why don't you leave him alone, you old bag?
Neden onu rahat bırakmıyorsun, yaşlı cadı?
Shut up, you old bag!
- Uzatma artık! - Pis moruk seni!
I had it you old bag.
Bulmuştum, seni paçoz.
You old bag!
Aptal kadın!
Shut up, you old bag.
Kes sesini kocakarı.
Shut up, you old bag.
Kes sesini be moruk!
Shut up, you old bag!
Kapa çeneni, yaşlı çuval!
- Shut up, you old bag.
- Kes be moruk!
When I see a good looking guy like you in a fancy car sitting next to an old bag you can tell me'she's your cousin'and that you've been saving up to pay for the gas.
İyi bir arabada, yanında bir morukla oturan yakışıklı bir adam gördüğümde onun kuzenin olduğunu ve benzin parası için tasarruf yaptığını söyleyebilirsin.
You must forgive me if I seem a little old-fashioned.
Biraz eski kafalı görünüyorsam beni bağışla.
You're too old to be flying off the handle like this.
Böyle kendini kaybedip bağıracak yaşta değilsin artık.
I really did, too, you old crab... always yelling your head off, always sore at everybody.
Gerçekten seviyordum, yaşlı yengeç. Sürekli bağırıp çağıran, sürekli herkese kızgın.
Torquil, it's good of you to come and see an old bag like me.
Torquil, benim gibi bir moruğu gelip ziyaret etmen çok iyi oldu.
Forgive me, but it just seemed very funny, you two being so intense about an old, dead chicken.
Bağışlayın beni, ama gerçekten de komik siz ikiniz ölü yaşlı bir tavuk hakkında çok ciddisiniz.
And because we're kind of sentimental about this old theater, we'd like to do a little bit of Alexander's Ragtime Band, the number we did when we played here. Thank you.
Bu tiyatro ile duygusal bağımız olduğundan "Alexander's Ragtime Band" i söylemek istiyoruz burada söylediğimiz şarkıyı.
Just took a couple of hatfuls of silver dollars... buried out here one night in an old canvas bag... to catch a sucker like you.
Sadece biraz gümüş dolar aldı kadife bir çantanın içine koyup bir gece buraya gömdü. Senin gibi bir enayiyi tuzağa düşürmek için. Bir gün seni öldüreceğim.
What are you shouting for, you crazy old man!
Ne bağırıyorsun seni yaşlı keçi?
My old tool bag... Would you find it for me?
Benim eski bir alet çantam vardı- - Onu benim için bulabilir misin?
I'm very proud of you. I just wish you hadn't had to reach back into your old bag of tricks, that's all.
Ama tavşanları keşke sihirli şapkya geri sokmasaydın, hepsi bu.
You sad old bag of guts. You're gonna get her killed, too.
Seni yaşlı yiğitlik bozuntusu.
Why are you interested in an old bag of worms like her?
Böyle içi geçmiş biriyle neden ilgilisin bakalım?
You must forgive an old man for talking so long, but this is a moment of great emotion for me...
Çenesi düştüğü için bu yaşlı adamı bağışlayın. Ama bu an benim için çok duygusal bir an.
You just hoot out if you want it louder, old buddy.
Eski dostum, şayet daha fazla şamata istersen, "yippu" diye bağırabilirsin.
You're not keen to get back to the old bag, are you?
Moruğa geri dönmeye hevesli değilsin, değil mi?
What do you know about getting up at 5 : 00 in the morning to fly to Paris back at the Old Vic for drinks at 12 sweating the day through press and TV interviews then getting back here at 10 to deal with a homosexual nymphomaniac drug addict involved in the murder of a Scottish footballer?
Ne çektiğimi nereden bileceksin? Sabahın 5'inde kalkıp Paris'e uç 12'de Old Vic'e içmeye git bütün gün basın ve TV röportajlarında ter dök 10'da eve dönüp bir İskoç futbolcunun öldürülmesine adı karışmış eşcinsel nemfomanyak bir uyuşturucu bağımlısıyla uğraş!
Okay, honey, you're a little on the heavy side... but you're not an old bag, you know?
Tamam, tatlım, biraz ağır taraftasın... ama çirkin bir kadın değilsin, biliyor musun?
- Look, get out you old rat-bag.
Çık dışarı sersem.
Mr. Shen, old Liu has left we'll depend on you from now on
Bay Shen, ihtiyar Liu'nun devri kapandı artık herkes size bağımlı olacak!
You must just find the right tone... as if you were an old friend of the customers.
Doğru tonu yakalaman gerekiyor. Sanki müşteriler senin çocukluk arkadaşınmış gibi bağır.
- You bloody old bag!
- Seni yaşlı karı.
- Don't call me a whore, you bloody old bag!
- Bana orospu deme, yaşlı karı.
Can you recover the price of the breakfast table... from the old bag's estate?
Sen, kahvaltı masasının parasını... moruk'un mirasından alabilirmisin?
Forgive your old friend who loved you dearly yet secretly plotted to take the East away from you.
# Doğu'yu gizlice senden almak için planlar yapmış olsa da... #... seni yürekten seven bu eski dostunu bağışla.
The old yell you used to give on take off.
Şu meşhur bağır çağır taklitlerini.
Now you want me to put a lady on my head and talk to his old bag.
Şimdi de, kafama adamın eşini geçirip, eski çuvalıyla konuşmamı istiyorsunuz.
No, I want you to put a bag on your head and talk to his old lady.
Hayır, kafana bir çuval geçirip, eski eşiyle konuşmanı istiyorum.
May you enrich yourselves like a whole merchant ship... or like old gargoyle would say, for a bag of useless herbs.
Tanrı sizi bir ticaret gemisi kadar zenginleştirsin... yada yararsız bir ot için, bir heykel kadar.
Why, you should've seen old Froggie here, screamin'"Vive la France!"
Siz bir de yaşlı kurbağacığın... "Yaşasın Fransa!" diye bağırdığını görecektiniz.
- Jesse, you old golf bag.
Jesse. Uyandırdım mı?
You're lucky I love you, you old goose bag.
Sana aşık olduğum için şanslısın, seni patates çuvalı.
You old " "bag lady." "
Seni yaşIı "çirkin kadın."
You recognize the same old bag of tricks?
Aynı üçkağıdı tanıdınız mı?
Do you, Highside, wanna let this ugly old bag... handle your great big rod and little roller bearings in the decidedly up-and-down fashion?
- Biraz tango ver! Burada alışılmadık bir durum yaşadık, Sid. Sen, Highside, bu eski çirkin çantayla... Büyük silindirin ve küçük mil yatağınla kararlı bir şekilde yukarı aşağı gidip geleceğine yemin ediyor musun?
Well, old Jedster is still carrying a major blowtorch for you.
Bir belediye kuruluşuna bağışlamak gibi bir hayır mı işleyeyim?
You think every time I look in the mirror I shout, "Gee, I'm glad I'm me... " and not some 19-year-old billionaire rock star with the body of an athlete... and a 24-hour erection "?
Her aynaya baktığımda " Vay be, kendim olduğuma mutluyum'diye bağırdığımı mı düşünüyorsun... ve 19 yaşında atletik vücutlu ve 24 saat erekte bir trilyoner rock starı olmadığıma...
Do you think I'm some crazy old coot endangering everyone as I yell "yee-haw"?
Ne sandın evlat... Yaşlı bir deli olup, herkese zarar verip, sonra da "yee-haa" diye bağırdığımı mı?
My treat. As long as you promise, next time you pop your old lady... you make her call you "Jay." Snootchy bootchies.
Ama bir daha sevgiline giderken "Jay" diye bağırtacağına söz ver.
You've infuriated the old bag, and if we don't get those puppies back... it is quite literally our heads.
Yaşlı kokanayı çileden çıkardın, eğer yavruları tekrar yakalayamazsak... hiç abartmasız kafamızı kaybederiz.
You are a big old shit bag, ain't you, Bob?
Büyük bir bok çantasısının tekisin, değil mi, Bob?
Old gal was hooting and howling, talk about " Thank you, Jesus.
Karı bağırıp çağırıyordu, "Sağ ol İsa. Sağ ol!" diye.
you old bastard 42
you old bitch 17
you old fool 29
you old hag 18
you old dog 22
bagel 18
bagels 30
bags 140
baggins 23
bagger 17
you old bitch 17
you old fool 29
you old hag 18
you old dog 22
bagel 18
bagels 30
bags 140
baggins 23
bagger 17
bagley 27
bagwell 50
baggage 23
baghdad 32
bag it 72
bag him 29
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
bagwell 50
baggage 23
baghdad 32
bag it 72
bag him 29
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you owe me money 49
you ok 1800
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you owe me this 28
you out there 29
you or me 106
you over there 30
you owe me money 49
you ok 1800
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you owe me this 28
you out there 29
you or me 106
you over there 30