You old fool traducir turco
271 traducción paralela
- To stop the train, you old fool.
- Treni durdurmak için, aptal.
You old fool.
Seni yaşlı aptal.
- Ah, shut up, you old fool.
- Kes sesini seni yaşlı aptal.
What's the matter, you old fool?
Sorun ne seni aptal?
Give me my turnips, you old fool.
Şalgamlarımı ver seni bunak.
You old fool.
Seni bunak.
Give me some of them turnips, you old fool.
Şalgamlarımı ver seni bunak.
Hey, give me some of them turnips, you old fool.
Bana biraz şalgam versene seni bunak.
Take your hands off there, you old fool.
- Çek elini, seni ihtiyar bunak.
- Let go of me, you old fool.
- Bırak beni, ihtiyar bunak.
Stay away from that telephone you old fool.
Uzak dur o telefondan, seni yaşlı aptal.
- You old fool!
- Seni yaşlı sersem!
- Listen to me, you old fool...
- Dinle beni ihtiyar bunak...
Alex, you old fool!
Alex, seni yaşlı aptal!
Ahh! What's come over you, you old fool?
Ne oldu sana, seni yaşlı aptal?
Enough, you old fool!
Yeter, seni yaşlı bunak!
Shame on you, you old fool.
Ayıp sana, seni yaşlı aptal.
I've seen her, you old fool!
Onu gördüm aptal bunak.
And who will have you, you old fool?
- Kiminle olacaksın yaşlı aptal?
You old fool!
Seni yaşlı aptal!
I am happy for you, you old fool.
Senin için mutluyum, seni yaşlı deli.
l`ll stick this... -... right through you, you old fool!
Bunu sana saplayacağım ihtiyar aptal!
Go back to the stable, you old fool!
Sen ahırına geri git, seni yaşlı ahmak!
Shut up, you old fool!
Kes sesini yaşlı ahmak.
I suppose you'll think I'm a meddling old fool, but... You know, I'd feel a good deal better if you'd clear out of this place after you're married, and have nothing more to do with Mr. Beaumont.
Benim ihtiyar bir bunak olduğumu düşünüyorsunuzdur ancak evlendikten hemen sonra buradan ayrılır ve bay Beaumont'la daha fazla muhatap olmazsanız sevinirim.
You're a forgetful old fool.
Sen bunak bir ihtiyarsın.
You're a dear old fool!
Sen sevimli ihtiyar bir aptalsın!
Come on, you silly old fool!
Hadi, seni yaşIı budala!
You mucky old fool!
Seni pis budala!
You're the craziest old fool I guess I ever did see.
Gördüğüm en çılgın bunaksın.
Listen old fool, I tried helping you create the character that you're supposed to play.
Dinle ihtiyar ahmak, oynaman gereken o rolü yaratman için sana yardım etmeye çalıştım.
Where's that money, you silly, stupid old fool?
Para nerede? Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
It's an old act, you're good at it, but you don't fool me.
Yaptığın eski bir numara, bunda iyisin, ama beni kandıramazsın.
You can't fool an old campaigner.
Bir emektarı kandıramazsınız.
Can you forgive a pig-headed old fool for having no eyes to see with, no ears to hear with, all these years?
Bunca yıldır gerçekleri görecek gözü, işitecek kulakları olmayan bu yaşlı domuz kafalı, aptalı affedebilir misiniz?
You crazy old fool!
Seni deli yaşlı aptal!
You wouldn't fool an old friend, Tim.
Eski dostunla dalga mı geçiyorsun, Tim.
- You drunken old fool!
Seni yaşlı aptal sarhoş!
Don't you realise that her sister told me the truth, how you were a young fool, and I was an old one, which is worse.
Bayanın bana gerçeği söylediğini hala anlamadın mı? Aptalda olsan gençsin. Ama ben yaşlıyım.
Deep down inside, you don't mind gifts from an old fool.
Yaşlı bir aptaldan hediyeler almakta sakınca görmüyorsun.
Has she bewitched you, too, old fool?
Seni de mi büyüledi kartaloş?
You're 25 years old and you behave like a fool.
25 yaşındasın ve bir budala gibi davranıyorsun.
Old fool, do you know the cost of your last musical party?
Akılsız ihtiyar, son müzik partin kaça mal oldu haberin var mı?
That old fool is talking because he nearly killed you.
İhtiyar sersem konuşuyor, çünkü neredeyse seni öldürüyordu.
Because you think he's an old fool?
Yaşlı bir aptal olduğunu düşündüğünüz için mi?
Don't let them fool you, old man!
Seni kandırmasınlar, ihtiyar!
But you are only an old fool they've cheated.
Fakat sen sadece, kandırdıkları yaşlı bir aptalsın.
That was a balloon, you damned old fool.
Bu bir yalan, seni aptal ihtiyar.
You'd think the old fool would jump when she finally got a nibble.
İlgilenen biri olduğunda, o yaşlı aptalın atlayacağını düşünmüştün.
You watch it, old fool.
İzle şunu, yaşlı bunak.
What do you believe? Well, you may think I'm an old fool or an old drunk, but I've been living around Loch Ness all my life.
- Yaşlı bir sersem ya da ayyaş diyebilirsin, ama bütün hayatım Ness Gölü yakınında geçti.
you old bastard 42
you old bitch 17
you old bag 17
you old hag 18
you old dog 22
old fool 18
fool 716
foolish 71
fools 125
fool me once 40
you old bitch 17
you old bag 17
you old hag 18
you old dog 22
old fool 18
fool 716
foolish 71
fools 125
fool me once 40
fool me twice 24
foolish girl 18
fooled you 23
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you owe me money 49
you ok 1800
foolish girl 18
fooled you 23
you okay 9168
you only live once 64
you out 38
you owe me one 58
you out of your mind 33
you owe me money 49
you ok 1800
you owe 33
you own it 36
you owe me 668
you owe me this 28
you out there 29
you over there 30
you or me 106
you out here 20
you over 20
you owe me nothing 25
you own it 36
you owe me 668
you owe me this 28
you out there 29
you over there 30
you or me 106
you out here 20
you over 20
you owe me nothing 25