English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You rang

You rang traducir turco

491 traducción paralela
Pardon, you rang, sir?
Zili siz mi çaldınız efendim?
- You rang, sir? - Yes.
- Çağırmış mıydınız efendim?
I thought you rang for tea.
Çay için çaldığınızı sanmıştım.
I tried to get down before you rang.
Zili çalmadan önce yetişmek istedim.
You rang, Dr. Watson?
Zili mi çaldınız, Dr. Watson?
Why don't you tell Nancy what you rang for?
Nancy'ye onu niçin çağırdığını söylesene.
You rang a bell.
Ümit verdin.
I rang the bell. - You rang it?
Alarmı ben çaldım.
Well all right, I'll tell him you rang.
Peki o zaman, ona sizin zili çaldığınızı söyleyeceğim.
- You rang, sir?
- Zili mi çaldınız efendim?
- You rang for me, sir?
- Benimi çağırdınız efendim?
- You rang for me, sir? - Yes.
- Beni mi çağırdınız efendim?
You rang?
Beni mi emrettin?
- You rang, sir?
- Beni mi çağırdınız, efendim?
You rang, sir?
Siz mi çağırdınız, efendim?
You rang?
Siz mi çaldınız?
- You rang? - You rang?
Hayır, Lurch.
You rang.
Hayır, efendim.
Oh, no, sir. You rang for me because I'm your butler.
Zili sen benim için çaldın çünkü ben senin uşağınım.
- You rang, sir?
- Zili mi çaldınız, efendim?
- You rang?
- Siz mi çaldınız?
You rang, sir?
Siz mi çaldınız, efendim?
I was photographing when you rang.
Aradığında fotoğraf çekiyordum.
- You rang, sir?
- Siz mi aramıştınız, efendim?
You rang?
- Beyefendi zili mi çaldılar?
You rang, sir?
Efendim, beni mi çağırdınız?
You rang, didn't you?
Zile bastın, değil mi?
I rang and rang for you, all last night.
Dün gece saatlerce zilini çaldım.
- You were on the deck when the bell rang.
- Gonk çaldığında yerde yatıyordun.
Don't say you two weren't in here playing this phonograph when I rang the buzzer yesterday afternoon.
Sakın bana ikinizin burada... pikap çalmadığınızı söyleme, dün akşam zili çaldığımda duydum.
What would you do if he rang your doorbell some night?
Gecenin bir yarısı kapını çalarsa ne yapabilirsin?
- Was that you who rang just now?
Az önce kapıyı çalan siz miydiniz? Evet.
I was just about to ask her when the darn phone rang, and it was you.
Arayan sendin. İyi ki aramışım.
You make me feel as if I were a dishonest horse race or something. Look, the bells rang.
Hileli bir at yarışı falanmışım gibi konuşuyorsun.
I almost rang you myself once or twice.
Az kalsın sizi bizzat arayacaktım.
The phone rang after you left
Sen gittikten sonra telefon çaldı.
You rang?
Pekala Bay Pomeroy.
Listen, Bruzzie, I'll tell you why I rang up.
Bak Bruzzie. Neden aradım söyleyeyim.
Oh, you know, the phone rang before.
Az önce telefon çaldı.
You were out, so he rang here.
Dışarıdaymışsın, o da burayı aradı.
You rang?
Siz mi çalmıştınız?
He's up there and you ask who rang?
Kocan yukarıda, sen kimin çaldığını bilmek istiyorsun.
Finally I rang here just after you spoke to Mrs Bird from Mendel's.
Sonunda sen Mendel'den Bayan Bird'ü aradıktan sonra burayı aradım.
You just rang the bell.
Biraz önce zili çaldın.
That night, how long were you out before the bell rang?
Mace'in bulunduğu gece dışarı çıkmanla çanın çalması arasında ne kadar zaman geçti?
Now that we're partners... why don't you just relax, Miss Yu-Rang?
Madem ki ortağız... neden rahatlamıyorsunuz Bayan Yu-Rang?
You don't know where the gold is... otherwise you would not have attempted to corrupt my loyal servant, Yu-Rang.
Altının nerede olduğunu bilmiyorsunuz... yoksa sadık hizmetkarım Yu-Rang'i kandırmaya çalışmazdınız.
Aren't you going to ask me why I rang the bell?
Niye zil çaldığımı sormayacak mısınız?
- Why do you think I rang the bell?
- Sizce niye çaldım?
- And then I rang for you lot.
Sonra sizi aradım.
And you, I take it, are the gentleman who rang the bell just now.
Ve sen, bence, az önce zili çalan beyefendisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]