You trusted me traducir turco
557 traducción paralela
I had to find a way because you trusted me.
Bana güvendiğiniz için bir yol bulmalıydım.
You trusted me and I let you down. I'm sorry.
Bana güvendiniz, bense sizi düş kırıklığına uğrattım.
You trusted me.
Bana güvendiniz.
I thought you trusted me even though I was blind!
Kör olmama rağmen bana güvendiğini düşünmüştüm!
And you said that you trusted me, didn't you?
Ve bana güvendiğini söyledin, değil mi?
You trusted me.
Bana güvendin.
Why'd you go to Belgium if you trusted me?
Bana güvendiysen, neden Belçika'ya gittin?
You said you trusted me. I do.
- Bana güvendiğini söylemiştin.
And you trusted me.
ve sen de bana güvendin.
Instead, you had faith in me, and you trusted me with your car.
Onun yerine bana güvendin ve arabanı bana teslim ettin.
I knew that from the beginning... when you trusted me.
Onu baştan biliyordum... Bana güvendiğin anda.
You trusted me, you encouraged me, and, most of all, you made me laugh.
Bana güvendiniz, beni teşvik ettiniz, ve en önemlisi, beni güldürdünüz.
You trusted me with your half-million dollars.
Yarım milyon dolarını bana vererek sen bana güvendin.
- You trusted me!
- Sen bana güvendin!
And you have trusted me and you should trust me again.
Bana güvendiniz ve gene güvenmelisiniz.
If you ever trusted me, trust me now.
Şimdiye kadar bana güvendiysen, şimdi de güven.
But if I hadn't trusted you, darling, and you hadn't trusted me...
Ama sana güvenmeseydim sevgilim ve sen de bana güvenmeseydin...
Assuming that Bernard trusted me as implicitly as you say, then I'd never reveal anything he said to me, would I?
Bernard'ın bana, sizin iddia ettiğiniz gibi güvendiğini varsayalım bu durumda bana söylediği hiç bir şeyi açıklamazdım.
My dear, could you not have trusted me, worked with me truthfully and honourably?
Tanrım, neden bana güvenmedin? Neden benimle gerçekleri söyleyerek onurlu şekilde işbirliği yapmadın?
- How come you all trusted me?
- Bana nasıl güvenebildiniz?
Too bad for me, I always trusted you.
Bana göre daha kötüsü, her zaman bize olan güvenim tamdı.
I trusted you and you do this to me.
Sana güvendim ve sen bana bunu yaptın ha.
If you'd known earlier, would you have trusted me not to put real bullets in that gun?
Evveliyatını bilseydin, o silaha gerçek kurşun koymayacağıma güvenir miydin?
You gave me your word and I trusted you.
Bana söz verdin ve sana güvendim.
You could have trusted me.
Bana güvenemedin.
Let me tell you we are no longer trusted by those above us
Bu arada bilmen gerek ; yukardakiler artık bize güvenmiyorlar
You should have told me... Trusted me.
Bana söylemeliydin...
You lied to me and I trusted you.
Sana güvendim, sense yalan söyledin.
I trusted you. You were calculating with me.
Bana güvendiğinizi sanıyordum.
I trusted you and you let me down.
Sana güvenmiştim. Beni hayal kırıklığına uğrattın.
Why couldn't you have trusted me?
Niye bana güvenemedin?
I wasn't his trusted friend, as you've called me...
Ben onun güvenilir bir dostu değildim... sizin de söylediğiniz gibi..
From now on You are my most trusted person... because you've killed for me
Şimdiden itibaren benim en sadık elemanımsın... çünkü benim için adam öldürdün
You've been recommended to me as someone who can be trusted to say, ah... keep his mouth shut.
Bana ağzını kapalı tutan, güvenilir biri olarak önerildiniz
You've always trusted me, René.
Hep bana güvendin, René.
First, you suspected me, then trusted me Second, you knew it didn't trust yourself
İlki benden şüphelenip sonra ise bana güvenmendi ikincisi ise, bilmene rağmen inanmak istememendi
You told me the other transmitters couldn't be trusted.
Bana, diğer vericilere güvenilemeyeceğini söylemiştiniz.
You should have trusted me.
Bana güvenmeliydin.
If you never trusted me again, you'd probably be smart but you must believe one thing :
Bana bir daha güvenmesen iyi edersin ama şuna inanman gerek.
And you might have trusted me enough to let me know.
Sonra, bilmeme izin verecek kadar bana güvenebilirdin.
My mission has always been your salvation, but you never trusted me ;
Misyonum başından beri seni kurtarmaktı ama bana hiç güvenmedin ;
Becauseiocane comes from Australia, as everyone knows, and Australia is entirely peopled with criminals, and criminals are used to having people not trust them, as you are not trusted by me, so I can clearly not choose the wine in front of you.
İocane'in Avustralya'dan geldiğini bilmeyen yoktur. Avustralya külliyen suçlu doludur ve suçlular da insanların kendilerine güvenmemelerine alışkındırlar tıpkı bana güven vermemen gibi. Bu yüzden de şüphesiz senin önündeki kadehi seçmeyeceğim.
You're the first man who's ever trusted me with his money and his future. Oh.
Geleceğiyle ve parasıyla bana güvenen ilk erkek sensin.
Even though you betrayed me, And I trusted you,
Her ne kadar bana ihanet etsen de sana güvenirim.
I trusted you with my money and my car, and you fucked me.
Param ve arabam için sana güvenmiştim, ama beni kazıkladın.
If you never trusted me before... you have to trust me now.
Bana daha önce güvenmesen de şimdi güvenmelisin.
Further, as a father's trusted assistant to have recourse to me must smack to you of disloyalty.
Ayrıca, babasının güvenilir asistanı tarafından bana bir başvuru var ve bu sadakatsizliğiniz için cezalandırılmalısınız.
Eugene wrote me, told me how much he trusted you.
Eugene size ne kadar güvendiğini bana yazmıştı.
The " you should have trusted me...
Senin " Bana güvenmeliydin...
I trusted you, and you betrayed me.
Sana güvendim, sen ihanet ettin.
He trusted me, but when you arrived, all that changed.
Bana güvenirdi, ama sen geldikten sonra, her şey değişti.