Youngest traducir turco
1,775 traducción paralela
As of today, our youngest daughter has been given an absolutely clean bill of health ;
Bugünden itibaren en küçük kızımıza "tamamen sağlıklıdır" raporu verildi.
These are our two youngest sisters.
Teşekkür ederim. Bunlar küçük kız kardeşlerimiz.
He's my youngest, no matter how tall or old he gets.
O en küçük evladım, ne kadar uzun veya yaşlı olursa olsun.
So he's the youngest hostage?
Demek ki en genç rehineleri o?
I had just sold my first building design and become the youngest project manager in my firm's history.
Daha yakınlarda ilk bina çizimimi satmıştım, ve çalıştığım firma tarihindeki en genç proje yöneticisi olmuştum.
But, yeah, Peter, my brother, he was, um, he was youngest-ever sixer or something.
Ama Peter, kardeşim, o... En genç altı koşuluk vurucuydu.
Before you know it, Cartwright, you'll be stuck at home with nine kids while he's touching up the youngest blonde in the typing pool.
Bunu öğrenene kadar, Cartwright, o daha genç bir daktilo kızı parmaklarken sen dokuz çocukla eve tıkılacaksın.
Which is ironic, because he doesn't know if your middle son's baby is his or your youngest son'S.
Bu da ironik çünkü ortanca oğlunuzun çocuğunun kendisinden mi... yoksa genç kardeşinden mi olduğunu bilmiyor.
When was the youngest born?
En küçüğü ne zaman doğdu?
Or if the dauphin is already promised perhaps to the Duke of Orleans King Francis'youngest son.
Ama Veliaht Prens başkasıyla nişanlanmışsa, Kral Francis'in en küçük oğlu olan Orleans dükü ile nişanlanabilir.
Sachiko Is the youngest child in the village.
Sachiko köydeki en küçük çocuk.
This is her youngest. Ryan.
Onun en küçük çocuğu, Ryan.
If Elizabeth was betrothed to King Francis'youngest son, the duke of Angoulême then her legitimacy and station would no longer be questioned by anyone.
Eğer Elizabeth Kral Francis'in en küçük oğlu Angouleme Dükü ile nişanlanırsa, meşruluğu kimse tarafından sorgulanmaz.
-'Cause you're the youngest.
- Çünkü sen en küçüksün.
Jens Christian Hauge became the youngest Minister of Defence.
Jens Christian Hauge, 1945 yılında, Savunma Bakanlığına atanan en genç kişi oldu.
It is only a matter of time when Mike may be embedded in a decisive attack! 20-year-old Mike Tyson is becoming one of the youngest champions.
Mike yakinda sona erecektir. Bir düz yüz yaklasimlar. Mike Tyson, 20, hakkindadir olmak en genç agir siklet sampiyonu Tüm zamanlarin.
I wanted to be the youngest champion, so I abstained for five years.
Ben genç olmak istedim... Genç agir siklet sampiyonu dünya. Bu yüzden seks mahrum am bes yildir.
I reckon you're the youngest history buffs we've had at the DGD.
Şanlı Ölünün Nesli'ndeki en genç tarih tutkunları olarak sizi sayabiliriz.
This all started with the death of Candace Spindle's youngest son.
Tüm bunlar Candace Spindle'ın küçük oğlunun ölümüyle başladı.
I'm 15, I have two sisters, I'm the youngest.
15 yaşındayım, iki kız kardeşim var, en küçükleri benim.
- And the youngest is 17 and she is engaged to one of the Montana brothers...
En genç olanı 17 yaşında ve Montana kardeşlerden biriyle nişanlı.
Morgan : I just have to remind myself I'm Morgan Carter, the second-youngest actress ever nominated for an Academy Award.
Kendime, Morgan Carter olduğumu hatırlatmam lazım,... ikinci en genç aktris Academy Award almaya nomine edilen.
In fact, I am the youngest person ever to win it.
Aslında ödülü kazanabilen en genç insan benim.
You were the youngest person ever to win it.
Ödülü kazanan en genç insandın.
Mr. Kim was not only the valedictorian at Stanford University, he is also the youngest recipient of the prestigious Stevenson Award.
Bay Kim Stanford Üniversitesi son sınıfta birinci olmanın yanı sıra prestijli Stevenson Ödülü'nün de en genç sahibidir.
Youngest till the cyborgs rise up!
Sayborg'lar gelişene kadardı!
Well, a youngest kid in a single-parent home, you learn to scratch and claw real quick.
Tek ebeveynli bir evde en küçük çocuk olunca savaş vermeyi çok çabuk öğreniyorsun.
- Darrell Hughes, he's the father of my two youngest kids.
Darrell Hughes, en küçük... iki çocuğumun babasıdır.
Not so much anymore because they're, uh, they're older, but with my, uh, youngest, yeah, I still do.
Artık pek fazla konuşmuyoruz, büyüdüler ama en küçük olanıyla, evet konuşurum.
His youngest.
En genci..
The youngest?
En küçüğü?
You're the youngest child, Rachid.
Sen en küçüğümüzdün Raşid.
The youngest case in medical history.
Tıp tarihindeki en geç vaka.
This court orders that from this day onwards till the youngest Wallia child is 18 years of age, these children will stay in your house
Bu mahkeme, bu gün emrediyor. En en küçük Wallia çocuğu 5 yaşındadır. Bu çocuklar, senin evinde kalacak.
As the youngest team member, this has been extremely nerve-racking for me.
Takımın en genç üyesi olarak bu benim için çok sinir bozucu.
It says here James Redding was the youngest suicide in Pennsylvanian history.
James Redding, Pennsylvania tarihinin en genç intihar vakasıymış.
Youngest son of Vanya Darlek, head of the Solsnetskaya crime syndicate.
- Vanya Darlek'in en küçük oğlu, Solsnetskaya suç örgütünün başı.
My grandfather's youngest daughter.
Büyükbabamın en küçük kızı.
YANG Gi-beom, the youngest Asian lightweight champion!
YANG Gi-beom, en genç Asya hafif sıklet şampiyonu!
But my youngest michael,
Fakat en küçüğüm Michael.
I'm the youngest of 10 kids, and there was just stuff around.
10 kardeşin en küçüğü benim. Bu yüzden etrafta yığınla şey vardı.
He was the youngest of 7 siblings.
Yedi kardeşin en küçüğü.
I realize there's so much more to life than being the youngest VP in the company's history.
Şirket tarihinin en genç başkan yardımcısı olmaktan değerli şeyler olduğunu fark ettim.
Lali's youngest daughter, he's the one who wanted her.
Lali'nin en genç kızını isteyen kişi buydu.
You know, Willie was the youngest child in the family at that time, so it was emotional.
Willie o zamanlar ailedeki en küçük çocuktu ve çok duygusaldı.
You know, Master Simon, I too was once the youngest in a wealthy family.
Biliyor musun efendi Simon bir zamanlar ben de varlıklı bir ailenin en genciydim.
You were once the youngest of something?
Sen bir şeylerin en genci miydin?
The youngest, it seems he never held a weapon.
Genç olan, hiç silah tutmamış gibi duruyor.
My youngest brother, madam, his baptismal name is cymbal.
En genç kardeşim, bayan. Vaftiz ismi Cymbal.
My youngest daughter Lydia has run away with Charles Bingley.
En küçük kızım Lydia Charles Bingley'le kaçtı.
You know, our youngest has been accepted to Northfield Mount Hermon. Oh, gosh.
Sanırım onu böylesine eşsiz gösteren şey sadece tarih.
young 1055
younger 104
young man 1667
young blood 22
young girl 46
young love 41
young one 29
young lady 1202
young girls 24
young master 235
younger 104
young man 1667
young blood 22
young girl 46
young love 41
young one 29
young lady 1202
young girls 24
young master 235
young guy 16
young fella 42
young fellow 27
young and old 19
young woman 79
young mr 18
young men 35
young women 31
young sir 32
young people 40
young fella 42
young fellow 27
young and old 19
young woman 79
young mr 18
young men 35
young women 31
young sir 32
young people 40