Поеду я traducir turco

Ура! Я точно поеду!

Ben gidebiliyorum!

Я поеду завтра в магазин.

Yarın alışverişe gideceğim.

- Я поеду с Максом.

- Max'le giderim. - Harika.

Я поеду с тобой.

Seninle geleceğim.

А я поеду к Клэю.

Benim Clay'e gitmem lazım.

По существу, если я поеду и буду на них работать, тогда я смогу вернуться в США.

Kısaca gider onlarla çalışırsam Amerika'ya geri dönebileceğim.

Я поеду в больницу, сделаю УЗИ.

Ultrason çektirmek için St. Thomas'a gideceğim.

Я не поеду с тобой, Чин.

Seninle gitmiyorum, Chin.

Если я поеду с Вами, как я вернусь сюда обратно?

Yani, sizinle birlikte gidiyorsam, buraya nasıl döneceğim?

Единственное отделение, что произойдет - я поеду в колледж!

Gideceğimiz tek "K" harfli yer kolej!

Слушай, я поеду в участок, все устрою, вернусь сюда и не спущу с тебя глаз, пока Виктор не окажется в наручниках.

Bak, ben polis merkezine gideceğim. Her şeyi ayarlayıp sonra buraya geleceğim ve Victor'a kelepçe takılana kadar gözlerimi senden ayırmayacağım.

Мы вернем мою лучшую подругу с того света. Я поеду!

En iyi arkadaşımı ölümden döndüreceğiz.

Я поеду с Диланом.

Dillon'la biraz dolaşacağız.

Я сам поеду.

Ben tek giderim.

Я поеду не ради еды, Калеб.

Yemek için gelmiyorum, Caleb.

Я поеду, чтобы увидеть тебя.

Seni görmeye geliyorum.

От одного, что значит ; "Ура, это же колледж!" "Я поеду покупать Субару с Элен и Рози."

"Evet, üniversiteliyiz!" e bir puan,... "Subaru almaya Ellen ve Rosie ile giderim." e on puan verirsek.

Я поеду с тобой, Райан.

Ryan ile geliyorum.

Я поеду с ним в больницу.

Onunla gideceğim hastaneye.

Я поеду с ним в больницу.

Onunla birlikte hastaneye gideceğim.

Я поеду в Миллион Эйр Чартер на случай, если он от них уйдет и прорвется туда. Да.

Ben de Milyon Air uçak kiralama şirketine gidiyorum olur da bizimkileri atlatırsa.

Я поеду назад в больницу.

St. Thomas'a gitmem lazım.

Ты также можешь теперь позвонить своей семье потому что я не поеду в Сарасоту.

Aileni şimdiden çağırabilirsin çünkü Sarasota'ya gitmeyeceğim.

Я поеду в Америку на свадьбу моей сестры.

Ablamın düğünü için Amerika'ya gidiyorum.

Я же работаю с музыкантами в студии звукозаписи, и я, по-твоему, поеду туда либо на маленькой писюльке, либо на гигантской вагине?

Biliyorsun ki stüdyoda müzisyenlerle çalışıyorum ben, Küçük vajina ya da dev vajinayla gözükmek istemiyorum ben, tamam mı?

Я поеду одна.

Kendi başıma gideceğim.

Я имею в виду, наденьте на меня потный костюм, посадите на трактор и я поеду.

Bana şu su geçirmez kıyafetlerden ayarla, koy beni bir traktöre ve gitmeye hazırım.

Я не поеду туда.

Ben gelmiyorum.

Я поеду в аэропорт одна.

- Yalnız gideceğim.

И мой телефон полностью заряжен, чтобы вызвать шикарное такси, на котором я поеду домой.

Telefonumun şarjı tam, böylece eve dönmek için havalı araba çağırabilirim.

- Том, я не поеду, так что до свиданья.

- Tom, gelmiyorum, yani güle güle.

Я не поеду в Малайзию.

- Malezya'ya taşınmayacağım.

Я поеду сам.

Kendim gideceğim.

Я поеду с ними.

Ben de gideceğim.

В понедельник утром я поеду в центр и поищу информацию о владельце.

Pazartesi sabah şehir merkezine gidip sahibini araştıracağım.

Я не поеду в Ливан, чтобы вернуть DVD с фильмом про братьев Марио.

Super Mario kardeşler filmini iade etmek için Lübnan'a gitmeyeceğim.

Теперь, с твоего позволения, я поеду на этой ригатони в небо.

Şimdi izin verirsen bu rigatoni'ye binip gökyüzünün derinliklerine süzüleceğim.

- Я поеду за вами.

- Seni takip edeceğim.

Не возражаете, если я поеду с вами?

- Sizinle gelmemde bir sakınca var mı?

Я поеду в западный заповедник Лаймы и привезу оттуда шишек и оленьих рогов, и сосновых веток для венков.

Doğu Lima Ormanına gidip çam kozalağı, geyik boynuzu ve dökülmüş dallar toplayacağım ve çelenk yapacağım.

Без тебя я никуда не поеду.

Seni burada bırakıp hiç bir yere gitmem.

Я не поеду, если ты этого не хочешь.

Gitmemi istemiyorsan gitmem.

Я никуда не поеду.

Bir yere gitmiyorum.

Ладно, раз вы настаиваете, я поеду.

Tamam, peki. Kolumu bükebilirsin, gideceğim.

Я поеду с тобой, чтобы тебя поддержать / попробовать сэндвич с ветчиной и сыром / звякнуть в Колокол свободы со всей дури.

İkimizin de izin alması lazım. Sana manevi destek olmak, ilk bonfile sandviçimi yemek ve özgürlük çanını Wrecking Ball gibi çalmak istiyorum.

Все в порядке, я поеду с тобой.

- Peki, ben de geliyorum.

Я не поеду в Испанию.

İspanya'ya gidemem.

Когда он отправиться путешествовать, я поеду с ним

Seyahat ettiğinde onunla gideceğim.

Когда я поеду домой?

Eve ne zaman gitsem?

Джейсон Болдуин звонил и спросил, поеду ли я с ним в Западный Мемфис.

Jason Baldwin aradı. Onunla Batı Memphis'e gidip gidemeyeceğimi sordu.

В первый раз я поеду с тобой.

İlk turda, bende seninle olacağım.