Acil durum traducir inglés
8,312 traducción paralela
Acil durum personel kıyafeti giymiş herkesi izleyin.
Watch for emergency personnel, anyone in a uniform.
- Acil durum personeli olabilir.
Could be him dressed as an emt.
Hala acil durum irtibat kısmında benim numaram yazıyor olmalı.
I'm still your emergency contact.
Acil durum irtibatımı değiştiririm.
I'll change my emergency contact.
Acil durum nedir?
What's the 911?
RAP acil durum ekibini harekete geçirin Çavuş.
Deploy the Rapid Response Team, sergeant.
S.T.A.R. Labs'de acil durum.
Uh, emergency at S.T.A.R. Labs.
Acil durum.
There's a family emergency.
- Özel bir acil durum söz konusu.
Uh... it's kind of a personal emergency.
Acil durum ne?
Yo! What's the 9-1-1?
Acil durum sistemi yanıyor.
Well, emergency system is lighting up... something big
Yukarıdan açık ve net bir şekilde acil durum sinyali gönderen adamım var.
Well, I got a man upstairs with an emergency beacon ringing loud and clear.
Acil durum için vermiştik ama tutumluluğu öğretttik ona.
We just gave it to her for emergencies. But we raised her to be frugal.
- Mesajında acil durum yazıyordu.
- Your text said it was urgent.
Acil durum çantanı getirip tedavi et beni!
Get your medical bag and fix me!
Acil durum talimatları için en yakınınızdaki ekrana dönün.
For emergency instructions, turn to your closest video screen.
Acil durum nedeniyle ilk müdahale ekibinin ihtiyacı olan her şeyi içerir kod anahtarı, maymuncuk, haritalar.
It contains everything a first responder needs for an emergency incursion... key codes, pass keys, maps.
Başkan Bill de Blasio, New York'ta halk sağlığı için acil durum ilan etti.
New York a public health emergency.
- Acil durum nedir?
- Police-Emergency...
Mosholu anayolu çıkışından geç, acil durum barikatı göreceksin.
Just past the Mosholu Parkway exit, there is an emergency barricade.
Acil durum çantam ve silahlarım nerede?
- Hey, where's my bug-out bag and the weapons I brought from home?
Cezalarını çekmeleri için bu şerefsizlerin kimliklerine açığa çıkarmaya devam etmeliyiz. Ama çalınan belgeler su yüzüne çıkarsa diye de bir acil durum planı gerekli.
Continue identifying these bastards for prosecution, but with a contingency plan in case any of the stolen documents surface.
Acil durum planına karar verildi.
Contingency plans have been enacted.
Acil durum nedir?
What's the emergency?
Acil durum çağrısı, cevap alınamamış olarak tanımlanıyor.
This emergency call is now being declared failure to respond.
Ailesel bir acil durum var.
I have a family emergency.
Acil durum.
Emergency.
- Acil durum efendim!
Exigent circumstances, sir!
Tekrar ediyorum, bu bir acil durum yayınıdır.
Repeat. This is an emergency broadcast.
- Haklı. Bu yüzden de takviye güçler gelene kadar acil durum iznini başlatmıyorum.
Which is why I'm not starting your critical-incident leave until after my reinforcements arrive.
Acil durum nedir?
What's your emergency?
- Tanrım acil bir durum mu var?
God, is there an emergency?
Ama ishal falan gibi acil bir durum olunca temizlemek için içeri giriyorum.
But, if there is a diarrhea emergency or something, I get to go in and clean it up.
Sabahın üçünde evime gelip, bana acil bir durum olduğunu söyledi.
He showed up at my house 3 : 00 in the morning, talking about this is an emergency.
Bu acil bir durum.
This is an emergency.
Acil bir durum varmış.
It's an emergency.
Affedersin, acil bir durum var mı diye buna bakmam gerekiyor.
I'm sorry, I should check just in case it's an emergency.
Morgda acil bir durum varmış. - Hoşça kal.
Emergency at the morgue.
Acil bir durum söz konusu. Hemen gitmek zorundayım.
Look, it's not like that It's an emergency.
Ofiste acil bir durum var.
There's an emergency at the office.
Acil bir durum, şirkette bana ihtiyaçları var.
They need me right now.
Acil bir durum var.
Exigent circumstances.
Acil bir durum var ve onunla hemen konuşmam gerekiyor. Tabii.
There's been an emergency, and, uh, I need to speak to him right away.
- Acil bir durum olduğunu söylediler.
_ _
- Acil bir durum.
It's an emergency.
Oldukça acil bir durum için Abe'i görmeliyim.
I need to see Abe on a rather urgent matter.
Marcy acil bir durum olduğunu söyledi.
Marcy told me it was an emergency.
- Durum acil, derhal yapın.
It's urgent, do it now.
- Olmaz. - Acil bir durum olursa çıkarmam gerek.
Well, if there's an emergency I'll have to remove them.
- Acil bir durum olduğunu söylemiştin.
- You said it was an emergency.
Bu bir acil durum yayınıdır.
This is an emergency broadcast.
durum 69
durumu 30
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum nasıl 38
durumu 30
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum nasıl 38