Durum şöyle traducir inglés
332 traducción paralela
Durum şöyle :
It's like this :
Bak şimdi Paddy, durum şöyle.
You see, Paddy, it's like this.
Şey, Müfettiş, durum şöyle.
Well, Inspector, it's like this.
Bianca, durum şöyle.
Now, Bianca, this is the situation.
Bianca, durum şöyle.
This is the situation.
Durum şöyle.
This is the situation.
Durum şöyle.
Here's the situation.
Durum şöyle.
Figures follow.
Durum şöyle :
Here's the story.
Şey baba, durum şöyle.
Well, Daddy, it's like this.
Durum şöyle : Bir adam ile işlere karıştı. Ve adam hiç de...
Well, she's gotten involved with a man, and he's not...
Bence durum şöyle :
This is how I see it.
Şimdi durum şöyle.
Now this is the way it's gonna be.
Gardiyanların lehine olan üçüncü çeyreğin bitimine 5 dakika 58 kala,... durum şöyle : Gardiyanlar 35, Mean Machine13.
With 5 minutes 58 left in the third quarter, which has been all Guardsmen, the score is 35 for the Guardsmen and 13 for the Mean Machine.
Arkadaşlar, durum şöyle.
This is the way it is.
Geri geleceğini sanmıyorum. Durum şöyle...
I don't believe he'll come back.
Durum şöyle :
This is my conclusion :
Kuzey Afrika'da durum şöyle.
Now, the situation in north Africa is this :
Durum şöyle :
The situation is as follows :
Tamam. Şimdi bak, anladığım kadarıyla durum şöyle.
Now look, here's the way I figure it.
Ritchie durum şöyle :
Ritchie, here's the situation.
Durum şöyle, idarecisi olarak, korkarım ki bunu müsade edemem.
It's just that as her director, I'm afraid I could not allow it.
Durum şöyle :
Here's how it sits.
Durum şöyle.
Here's the deal.
- Bizim banka dokümanları içeride açıkcası durum şöyle bay Madan Chopra herşeyin sahibi sen 5 milyon rupi faizli ödünç almışsın.
The bank documents in our possession clearly state that through Mr. Madan Chopra you have borrowed 5 crore rupees on interest.
Şimdi. Durum şöyle.
Now, here's the situation.
Hemen buraya gelmesini söyle, acil durum.
Get out of here. Get the sheriff. Tell him to get over here fast.
Tıbbi bir acil durum olduğunu söyle ona.
This is a medical emergency.
Acil bir durum olduğunu söyle.
Tell her it's an emergency.
Acil durum olduğunu ve fazla konuşmamasını söyle.
Tell him it's a full emergency. We'll try and talk'em down.
Şöyle bir durum var. Bilimsel olarak fark ettim ki. -... bu striptiz seksi değil.
Look, a point I've noticed, scientifically, is that stripping is not sexy.
Acil bir durum olduğunu söyle!
Say it's an emergency!
Ciddi bir durum olduğunu, mümkünse çabuk buraya gelmelerini söyle.
Tell them it's serious. They'll get here faster
Söyle, Dublin'de durum nasıl?
Tell me, how is it in dublin?
Git Osyanina'ya söyle askerleri acil durum mevziine çeksin.
Go to Ossyanina. Tell her to get our troops into good positions.
Acil durum olduğunu söyle.
tell him it's an emergency.
İşte, bu yüzden şöyle bir durum var.
Actually, there is this thing worth considering.
Onlara bunu rutin bir acil durum denetlemesi gibi göstermelerini söyle.
Tell them to make out like it's a routine emergency inspection.
Şöyle bir bakarsan durum kötü.
On the face of it, it looks bad.
Ortadoğu'daki durum hakkında hiç bir tartışmaya müdahil olmak istemem ama eyaletin kıdemli senatörü olarak, bence seçmenlerim adına, yani tüm Amerikalılar adına konuşabilirim. Ve şöyle derim : "Si.. ir edin hepsini!"
I don't wanna get involved in any controversy... on the situation in the Middle East... but as senior senator from my state, I think I can speak for my constituents... indeed all Americans, when I say, "Fuck'em!"
Bunları söyle, Ben onların arkasındayım, eğer onların bu durum için iyi bir nedeni varsa.
Let's say this, I stand behind them, if they had a good cause for the situation.
Ama bu yine şöyle bir durum olabilir ; Yine başka bir şeye kızmışsındır ve yine hıncını benden çıkartıyorsundur.
But could it be that, once again... you are angry at something else... and are looking to take it out on me?
- Acil durum mesajı şöyle ;
- Emergency signal reads as follows.
Son durum ise şöyle : 20 derece ve biraz çiseliyor.
Current conditions : still some sprinkles... and 54.
- Martin, ona ispiyonculara ne yaptığımızı söyle - bilmiyorum. çişin olduğunda bu çok zor bir durum
- Tell him what we do with squealers. - It's worse than when you have to pee?
Durum söyle.
Here's the situation.
Söyle bana, Jake, kötü bir gün mü geçiriyorsun yoksa başka bir durum mu var?
So tell me, Jake, are you having a bad day or what?
Ona Osborn'larda güç bir durum olduğunu söyle.
Tell him there's trouble at Osborn's.
Bence şöyle bir durum var.
I'll tell you something.
- Onlara acil tıbbi durum olduğunu söyle.
- Tell them it's a medical emergency.
Biraz tuhaf bir durum var da.. .. şöyle ki..
I'm having kind of an odd situation... which is that...
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39