Acil olduğunu söylüyor traducir inglés
135 traducción paralela
Kendisine rahatsız edilmek istemediğinizi söyledim efendim. Ancak çok acil olduğunu söylüyor.
I've told him you didn't wish to be disturbed, sir, but he says it's very urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
And he says it's urgent.
- Evet. Acil olduğunu söylüyor.
He says it is urgent.
Çok acil olduğunu söylüyor.
Says it's very urgent.
- Evet. Çok acil olduğunu söylüyor. - Hemen geliyorum.
I shall be there directly.
Acil olduğunu söylüyor.
He says it's very urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Says it's very urgent.
Sayın Başkan, Sovyet Büyükelçisi, çok acil olduğunu söylüyor.
Mr. President? Soviet Ambassador. He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
It's urgent.
acil olduğunu söylüyor.
She's saying it's urgent.
Meselenin acil olduğunu söylüyor
He says the matter is urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
He says it's an emergency.
- Acil olduğunu söylüyor.
- He says it's urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
She says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
- He says it's important.
Acil olduğunu söylüyor.
She says it's an emergency.
Acil olduğunu söylüyor.
- He says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
- She says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Harry Wah is here. He says it's urgent.
Sekreteriniz karınızın aradığını ve acil olduğunu söylüyor.
Your secretary's got your wife on the line. She says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor
Says it's urgent
Acil olduğunu söylüyor. - Ne istiyor?
He says it's urgent.
Tony 1. hatta. Acil olduğunu söylüyor.
Tony's on line one.
Acil olduğunu söylüyor.
He says it's an emergency.
Böldüğüm için gerçekten çok özür dilerim, fakat kızınız telefonda ve acil olduğunu söylüyor.
I'm really sorry to interrupt, but your daughter's on the phone and she does say it's urgent.
Üniversiteden Andres acil olduğunu söylüyor.
Andres at the university says ring urgently.
Kendisini yarın arayacağımı söyle. Acil olduğunu söylüyor efendim.
- Tell him I'll call him back tomorrow.
Acil olduğunu söylüyor.
I'm--I'm sorry.
- Karın, acil olduğunu söylüyor.
- It's your wife, she says it's urgent.
Ama Komiser Flynn birinin yeni kanıtlarla geldiğini ve acil olduğunu söylüyor.
But Lieutenant Flynn said someone showed up with some new evidence, and it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Says it's urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
- Says it's urgent.
Bay Gold acil olduğunu söylüyor.
Mr. Gold says it's urgent.
Acil bir telefon var, paşam. Arayan kişi çok acil olduğunu söylüyor.
A phone call for you sir, he says it's urgent
Afedersiniz, Dr. Carlos aradı, acil olduğunu söylüyor.
Sorry Doctor, Dr. Carlos called by it, said it is urgent.
- Acil olduğunu söylüyor, Jim.
- He says it's urgent, Jim.
Teğmen Myers geldi efendim, acil olduğunu söylüyor.
Sir, Officer Myers is here, says it's urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Put him through.
Çok acil olduğunu söylüyor.
He says it's truly urgent.
Çok acil olduğunu söylüyor.
Says it's most urgent. Stay with him, Sergeant.
Acil oldugunu söylüyor.
He says it's urgent.
Joey, doktorun acil durum olduğunu söylüyor.
Joey, doctor says it's an emergency.
Şey, ne kadar acil bilemem ama bana yazdığı mektupta durumunun perişan... olduğunu söylüyor.
Well, I'm not sure it's an emergency, but I just got this letter from her, and she's... m-miserable.
Kesinlikle acil bir durum olduğunu söylüyor.
He says it's absolutely urgent.
Acil bir durum olduğunu söylüyor.
She says it's an emergency.
Çok acil ve önemli olduğunu söylüyor.
She says it's extremely urgent.
Bu binadaki acil durum hazır kıta ekibi bize acil bir durumun olduğunu söylüyor.
Somewhere in the building an EERIE team tells us about an emergency.
Acil durum yetkileri, tren felaketinden iki gün sonra..... hayatta kalmış olmalarının oldukça olanaksız olduğunu söylüyor.
Two days after the rail disaster, the emergency services spokesman says, They're unlikely to find any survivors.
- Acil olduğunu söylüyor.
- She says it's urgent.