Altın traducir inglés
68,680 traducción paralela
Ortalamanın altına düşmeyip ileri görüşlü olalım.
Let's all make sure - we stay ahead of the curve. - Ahh...
Tanımadığın bir adamın altına yatarak mı?
Fucking some guy you don't even know?
Yatağın altında bir şey saklıyormuş.
He's been hiding something under his bed.
Komiser Gower'ın altında çalışıyorsan... -... paşa paşa kurallara uyarsın. - Doktor çalışmama engel bir durum yok dedi.
When you work for sergeant gower, you stick to the rules.
Becerikli kanatlarımın altında güvenli bir yerde.
In my capable hands.
- Göz altına mı alınıyoruz?
- We under arrest?
Ayaklarının altındaki yüzeyi hisset. Nefes al.
Feel the ground underneath your feet.
Kaputumun altına bakmak istiyorsan önce bana yemek ısmarlamalısın.
You want to look under my hood, you got to buy me dinner first.
Komiser Gower'ın altında çalışıyorsan...
All I know is, when you work for Sergeant Gower,
Koltuğunun altına, bacaklarının arasına.
Under his seat, between his legs.
Döşeme tahtalarının altındaydı.
Under the floorboards.
Olayları kontrol altına aldığını görmek ne kadar güzel.
Nice to see how well you had things under control here.
Elmas falan vardır ve Kleopatra'nın mezarından çaldığı altın yüzük olabilir, demiştim.
I thought maybe diamonds, or that gold ring she stole from Cleopatra's tomb.
Yakalandım. Yatağının altında canavar teftişi yapıyordum.
You caught me... being a helicopter mom, making sure there are no monsters under your bed.
Ama büyü altındaki kız kardeşinin teşvik etmesiyle baban için Gretel'i kaçırdın.
But you captured her for your father, Valentine Morgenstern, after being encouraged by your spellbound sister.
Maia kalan kurtlara Kılıç'ın neler yapabileceğini söylerse, Ciddi tehlike altındasın.
If Maia told the rest of the wolves what that Sword is capable of, you're in serious danger.
Sevgililer Gününün Altını Yok Etmesini Önlemek.
Stopping Valentine from destroying the Downworld.
Seninki gibi altın sarısı saçları vardı.
Golden hair like yours.
Son anlarını kaydeden telefon kamerası görüntülerinde. şehri etkisi altına alan kaosun son buluşu görülüyor.
Amateur cell phone video captured his final moments, putting an end to the chaos that has gripped the city.
- Altın peşinde değiliz. - Biliyorum, biliyorum.
We're not after the gold.
Onların emri altındasın.
You're under their jurisdiction.
20 yaşında Olimpiyat'ta karatede altın madalya kazanmış. NSA ve Argus'tan gelen teklifleri reddederek NASA'ya katılmış, gündüzleri astronotluk yapıyor akşamlarıysa gizlice Houston halkını koruyor, hem de, şunu dinle kanunsuz ninja olarak.
At age 20, won gold in the karate at the Olympics, turned down offers from the NSA and Argus to join NASA as an astronaut by day while at night she secretly protects the citizens of Houston as, get this,
Belediye binasının 5 sokaklık çevresi kontrol altına alınsın.
Drop a 5-block net around city hall.
- Argus'un lideri olarak altına imzamı attığım tüm gizli operasyonların kayıt listesi.
It's an audit of every black op I've signed off on as director of Argus.
Ayağımızın altında yer yerinden oynar ve patlama sesi duyarsak anlayacağız.
Well, we'll know if we hear an earth-shattering kaboom beneath our feet.
En tehlikelileri gözetim altına alın.
Well, put the most dangerous ones under surveillance.
Katilin DNA'sı, Goodwin'in tırnaklarının altında.
The killer's DNA is underneath Goodwin's fingernails.
Kurbanın tırnaklarının altındaki deri örneği de Bay Queen'in DNA'sıyla eşleşiyor.
And the skin under the victim's fingernails matches Mr. Queen's DNA.
- Harrison Ford ahırda neredeyse mısırların altında kalıyordu.
Harrison Ford almost getting buried under the corn in the barn silo.
Onlar, bunu bir sandığa koyup kilisenin altına gömmüşler Kara Orman'da kafataslarının ardında ışıklar kapalıyken yeşil bir renge bürünüyorlardı.
They hid it in a chest and then buried it under a church in the Black Forest behind a bunch of skulls that, when you turn the lights down, they kind of glow green and... Long story.
Adli tıp uzmanı en yeni yaranın ayak bileğinin altındaki olduğunu söyledi.
The M.E. says the wounds below her ankle were the most recent.
Ancak daha önce yaptığımız konuşmada 13 yaşın altında bir çocuğa çirkin bir istismar yaptığına dair eminiz.
But from the conversation we've already had with her, we're fairly confident that we're talking about the indecent assault of a child under 13.
Söylediğim gibi Colin, tutuklu değilsin ama gözetim altında sorgulanabilirsin. Avukatın gelsin ister misin?
As I said, Colin, you're obviously not being arrested, but you will be questioned under caution, so would you like a solicitor present?
- Şu adamları yakalayıp gözetim altına alın.
Get these men to holding. Under guard.
Gözetim altına alın şunları!
And get these people to holding!
Yayın yaparsanız insanlar araştırma yapmak için buraya gelir ve kontrol altında tutamayız.
If you broadcast, people will come here to investigate and we won't be able to contain it.
Son hızla gitmek istiyorsan Roci altından kalkabilir fakat şunu anlamalısın ki yola böyle devam edersen yolculuğun tadını çıkaramayacağımız bir an gelebilir.
You wanna go flat-out, the Roci can handle it, but you gotta understand, you burn like that, at some point, we're not gonna be around to enjoy the ride.
Ancak yuvamız tehdit altında ve ben gidersem bana zaten saygı duymazsın.
But our home is threatened, and if I left... You wouldn't respect me anyway.
Eros İstasyonu karantina altındaydı, Mars tarafından açığa çıkarılmış gizemli bir biyolojik silahın sonucu, Mars'ın bize bıraktığı inancı,
Eros Station was under quarantine, the result of a mysterious bio-weapon unleashed by Mars, which Mars believes was unleashed by us, which we did not...
Sana söylüyorum kızlar, karanlıkta dışarıdayken Zor 20Gs çekerek, Ve tüm tekne titreşiyor altınızda,
I tell you, girls, when you're out there in the black, pulling hard 20Gs, and the whole boat is vibrating underneath you, about to shake herself apart...
Taşınmanın altındaki sebep hapsolma duygusu muydu?
That feeling of entrapment, that prompted the move?
- Tanrım. Bir yatak odası takımının altına saklandım.
Oh, my God, I just, like, hid under some bedroom furniture.
Gökkuşağının altıncı rengi diyorlar ama esasen bir çeşit fantezi.
They call it the sixth color of the rainbow, but, really, it's just kind of a fantasy.
Muazzam bir şimşek görecek dünyanın yalpaladığını ve ayaklarımızın altında sallandığı hissedecek, buharlaşan binlerce kişinin çığlıklarını duyacağız.
We will see a tremendous flash, feel the earth itself pitch and roll beneath our feet, and hear the screams of thousands as they are vaporized.
Pançetamız, etli kaburgamız, antrikotumuz pirzola kızartmamız, kemiksiz pirzolamız, kontrofilemiz alt karın bifteğimiz, but bifteğimiz, T-bone bifteğimiz, sır kontrofilemiz bombeli ve çapraz kesim bifteklerimiz ve de fileminyomuz var.
We've got flank steak, skirt steak, rib steak, rib roast, rib eye, back ribs, a tri-tip, a round tip, a T-bone, a porterhouse, a flat cut, crosscut, and a filet mignon.
Sevgililer, Tüm Alt Dünya'yı yok etmek için Ruh-Kılıcını kullanmak istiyor, Ve onu etkinleştirmek için Clary'ye ihtiyacı var.
Valentine wants to use the Soul-Sword to decimate the entire Downworld, and he needs Clary to activate it.
Cehennem, o piçin Alt Dünyanın tamamını yok etmesine izin verirsem.
Hell if I'm gonna let that bastard destroy the entire downworld.
Instagram'a altı fotoğraf koymuş. Harry Potter'ın Büyücülük Dünyası'nda.
She just posted, like, six pictures on Instagram from the Wizarding World of Harry Potter.
Her akşam tam altıda aramasını istedim. Ayrıca mesajlarımı yarım saat içinde cevaplaması gerekiyor.
I make him call me every night at 6 : 00 p.m. sharp and he has to text me back within 30 minutes.
İblisleri, Edomei'n nadir alt türü olduğunu saptadık.
We've identified the demons as a rare sub-species of Edomei.
O altı ay hayatımın en güzel günleriydi.
And for six months, it was the best time of my life.