Ama benim için traducir inglés
7,338 traducción paralela
Ama benim için hiçbir şey yok, baba. Birkaç akraba.
But there is nothing for me Babe few relatives...
Pekala, Jules, tatlım, şu an müdahale edip hayallerini yıkamam ama benim için bir iyilik yapmalısın.
[Laughing] Okay, Jules, honey, I can't step in now and crush his dreams, but just do me a favor.
Ben sadece bir sivilim ve senin gibi resmi bir polis değil, ama benim için açık olan şu ki, Backstrom'un aşık olmaya ihtiyacı var.
Well, I know I'm only a civilian and not official police like you, but it's obvious to me that what Backstrom needs is a lover.
Ama benim için öyle değil.
But not for me.
Armstrong için küçük bir adım olmuş olabilir, ama benim için...
Wow, man! For Armstrong that would be one small step, but for me it's gonna be...
Basın o adamları benim öldürdüğümü söylüyor ama bu sadece gazete satmak için söylenen bir yalan.
The press is saying I killed those men, but that's a lie to sell newspapers.
Hadi ama Sarah, benim için çalışabileceğini söylemiştim sana.
Come on, Sarah, I've told you, you could come work for me.
Orası benim için çok boğucuydu ama nedense sizin için değerli oldu.
I hated this house so much, I almost couldn't breathe... I never thought it'd become such an important place for you.
Çok fazla konuşmamayı deniyorum ama saklanmak benim için zor.
I try not to talk too much, and nobody will notice, but hard to conceal. You gonna eat this?
Alınma ama ablamın sevgilisi benim için otorite konumunda değil.
No offense, but "sister's boyfriend" isn't exactly a position of authority to me.
Şehrin yarısı bu işin üzerini kapatmaya çalışıyor ama bu benim için sorun değil.
It looks like half the city is trying to cover it all up which is fine with me.
Benim için, son günlerime heyecan katmış olur. Ama senin için...
For me, it brings spice to my last days, but for you...
Ama bu benim için gerçekten önemli mi?
Never again.
Ama bugün, benim için çok özel birine geliyor.
'But today is for someone very special to me.
Ama benim için çalışıyorsun.
Oh.
Peki, tamam. İyi bir evliliğimiz vardı ama artık benim için öldü o.
Wow, okay, you know what, we had a good run,
Birkaç haftam daha olduğunu biliyorum ama bebeğin isminin hazır olması benim için önemliydi.
- Pbht! I know I'm not due for a couple weeks, but it was a big deal for me to have the name ready.
Bir tane tweet attığın için şanslısın ama Larmy tayfası benim beyin fırtınalarımı talep ediyor.
So you got lucky with one sweet tweet, you know, but the Iarmy demands a constant stream of my brain gems.
Ama bunlar seni mutlu ediyorsa, benim için fark etmez.
But if it makes you happy, I'm cool with it.
Ama benim erkeğim de Lexington da ve zor oluyor onun için.
But my man is out at Lexington and he's having a real hard time.
Eskiden benim için hiçbir anlamı yoktu ama artık var.
There was a time when... that wouldn't have meant anything to me, but... now it does.
Bak, bunu kızın ve hepsi için yaptığını biliyorum, ama benim yapmak istediğim iş bu değil.
Look, I know you're doing this for your daughter and all, but this is not how I want my business to run.
Bazı yolculuklar engellenemiyor ama arabalar, kamyonlar, uçaklar benim için hepsi rezalet.
Some travel is unavoidable, but cars, vans, planes, they all present indignities for me.
Peki, Evet ama bu gerçekten onun için adil olur muydu, veya benim bütün duygularımı içimde tutmam?
Well, yeah, but would it have really been fair to her or to me to keep all my feelings stuffed inside?
Ama benim için o toplantılar...
But for me, those meetings, uh...
Biliyorum ama sen benim için çok büyük risksin Fiona.
No, I know, but you're a slippery slope for me, Fiona.
Çocuğum olduğun için şimdi söyleyeceklerim benim için bir sorumluluk. İnsanların seni sevmemesi ve babanın senin yanında olmak istememesi başkalarına çok ama çok muhtaç olmandan kaynaklanıyor.
So as a parent it's my responsibility to tell you that the reason people don't like you and that your father doesn't want to be around you is because you're very, very needy.
- Benim için sakıncası yok ama çocuklar var.
I mean, I don't mind, but it's the kids. OK.
Ama ama bu benim oğlum ve eşinin başına geldiğinde, kim onlar için ortaya çıkıyor?
But... But it happens to my son and his wife? Who's out there for them?
Ama önce senden benim için bir şey yapmanı istiyorum.
But first I need you to do something for me.
Kendini benim için mahvetmiş olman yeterince utanç verici zaten ama isim vercek bir babası olmayan başka bir bebek de neyin nesi?
To have you ruin yourself for me was shame enough, but... Another one with no father to give him a name?
- Benim de uğraşacak çok işim var Wade Kinsella ama arkadaşım olduğun için olayların şöyle bir üzerinden geçelim.
I have a lot on my plate right now, Wade Kinsella, but because you are my friend, I'm gonna walk you through this.
Canım, zor bir zamandan geçtiğini biliyorum ama şunu bilmen benim için çok önemli kalbimin en derininden şunu söyleyebilirim.
Honey, i know that this is a difficult time, But it is so important that you know, From the bottom of my heart,
Eve dönmenin senin için zor olduğunu biliyorum ama seni ne kadar sevdiğimi ve seyircilere doğru baktığımda orada olduğunu ve beni dinlediğini bilmek benim için çok şey ifade ederdi.
I know it's hard for you to come home, but... Well, you know how much I love you and what it would mean to me to look out past the lights and know you were there, you were listening.
Yapacak daha önemli işlerinin olduğunu biliyorum ama şu an benim için daha önemli bir şey yok.
I know you have more important things to do, but for me, nothing is more important.
Bugün için çok teşekkürler Oscar ama geç oluyor ve benim gerçekten bir otel bulmam gerekiyor.
Well, thank you for tonight, Oscar, but it's getting late, and I really should find a hotel.
Benim için değil ama Aaron için öyleydi. - Bir sorun mu var? - Yok, iyiyim.
Not so much for me, but more for Aaron.
Sizlerle olmak güzel ama, bu benim için iyi bir seçim mi?
Being with you guys is great, but why is this a good choice for me?
Bay Shue'nun bunu bilmesini istememiştim çünkü adam benim için Tanrı gibi ama şimdi, bilirsin, onca zamandır içimde tuttuğum şeyi sana söyleyebilirmişim gibi hissediyorum... Duyuyorum.
I never wanted Mr. Shue to know because he's like God to me, but now that you know, I feel like I can tell you all this stuff that I've been holding...
Biliyorum çoğunuz Kurt ve benim için değil mezunlar toplantısı için geldiniz ama yardımlarınız için ne kadar minnettar olduğumu bilmelisiniz.
And I know that most of you came home just for homecoming and not for me and Kurt, but we can't tell you how grateful we are for your help.
Ama o benim için yalan söyledi.
But he lied for me anyway.
Sürprizinin içine ettiğim için özür dilerim ama benim hatam değildi.
I hate to ruin it for you, but it's not my fault.
Ama Knick'in şehir dışına taşınmasıyla, benim için çok da kötü bir yer olmayabilir.
But with the Knick moving uptown, this might not be a bad location for me.
Ama işte bebek, onun eşyaları, Wade ve benim için yeteri kadar yer yok.
You know? But there's just no room for the baby, and all the baby's stuff, and me, and Wade, and...
Ama en çok benim için.Bunu anla artık.
But mostly me. Deal with it.
Anlıyorum, tasvip de ediyorum, Ama bunu onun için değil, benim için yapmani istiyorum.
I understand, and I do appreciate it, but I'm not asking you to do it for him.
Sen her zaman benim ilk önceliğim oldun ama sadece bir an için kendime izin verdim ve bu çok...
You are and always have been my top priority, but for a brief moment I just let myself go and it felt so...
Bak, Gladner konusunda benim için yaptığın her şeye minnettarım ama belki Cutler haklıdır.
Listen, I appreciate everything you've done for me on Gladner, but maybe Cutler's right, huh?
Ama önce benim için halletmen gereken bir iş var.
You just need to finish a job for me first.
Sevgili New Yorklular, hükümetimiz bu harika şehrimize yardım etmek için her şeyi yaptığını söylüyor ama siz de benim gibiyseniz, bunu görmekte zorlanıyorsunuz demektir.
Fellow New Yorkers, the federal government says it's doing all it can to help our great city, but if you're like me, you have a hard time seeing much evidence of that.
Benim için gelecekler ama bende onlar için geliyorum.
They will come for me, but I am coming for them.
ama benim için değil 17
ama benim 40
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
ama benim 40
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için 458
benim için çalışıyorsun 18
benim için de öyle 36
benim için bir zevk 61
benim için dua et 16
benim için çok önemli 37
benim için değil 209
benim için endişelenme 109
benim için yap 39
benim için 458
benim için çalışıyorsun 18
benim için de öyle 36
benim için bir zevk 61
benim için dua et 16
benim için çok önemli 37
benim için değil 209
benim için endişelenme 109