English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ A ] / Annem

Annem traducir inglés

56,918 traducción paralela
Annem, Güneyin Sahibesi, Ölmeden önce binlerce çocuk doğurdu.
My mother, the mistress of the south, birthed over a thousand children before she died.
Halkım boğuldu, annem...
My people to drown, my mother...
Annem hakkında başka ne anlatabilirsin?
What else can you tell me about my mother?
Teyzem Em, annem gibidir.
Um... my Aunt Em is like my mom.
Annem...
My mother...
- Amcam, teyzem, annem...
- My uncle, my aunt, my mother...
Annem Kansas'ta ve yaralı, yardım et bana...
My mother is in Kansas, and she's hurt, so help me...
Annem.
My mother.
Annem elimden alıp seni azarlar.
Mom will take it from me and scold you.
BAZTÁN VADİSİ'NİN SAFLIĞINI KORUYAN ANNEM ROSARIO'YA. Evet.
To my mother Rosario, the true guardian of the purity of the Baztn Valley.
Sana söylemedim ama geçen sene annem için çok kötü geçti.
I didn't tell you this, but mom had a lot of trouble last year.
Doktor, intihar teşebbüsünde bulunduğunu söyledi ama annem inkar etti.
Well, the doctor said it was a suicide attempt, but she denied it.
Annem kafayı falan mı yiyor?
I mean, is she losing her mind or something?
Annem hakkında bana söylemediğiniz bir şey var mı?
Is there something you're not telling me about my mom?
Annem beni destek grubuna katıImaya zorladı.
My mom made me join a support group.
Sekiz kulak infeksiyonu ve iki zatürreeden sonra annem sorunumu buldu.
My mom figured out what was wrong with me after eight ear infections and two cases of pneumonia.
Annem yuvarlak kek gönderdi.
Um, my mom sent a Bundt.
annem, hemşirem Carla ve onun kızı Rosa.
My mom, my nurse, Carla, and her daughter, Rosa.
Ve annem.
And my mom.
Annem dışarıdaymışım gibi hissetmem için yaptırdı.
Um, my mom built it so that I could feel like I was outside.
Dinle. Salı günü Carla çalışmıyor ve annem çift vardiya çalışıyor. Dedim ki belki bize gelirsin ve cam odadan havai fişekleri izleriz.
So, listen, um, on Tuesday, Carla has the night off, and my mom's working a double shift, so I figured maybe you'd come over and we could watch the fireworks from the sunroom.
Sanırım annem haklı.
I think my mom's right.
Annem hala endişeleniyor.
Well, my mom is still worried.
Babam bir işte kalmak konusunda pek iyi değil ve annem kapana kısılmış hissediyor.
My dad is not very good at staying employed. And my mom feels trapped.
Annem haklıydı. Hayatım önceden daha iyiydi.
My mom was right, life was better before.
Annem gece yapmak istiyor. Çünkü eğer babam karşısında olursa yapamayacağından korkuyor.
My mom wants to do it at night, because she's afraid she won't be able to do it if he's right in front of her.
Annem babamı sevdi.
My mother loved my father.
Ben üç yaşındayken annem bana bu dünyayı verdi, Ve her gece bir oyun oynarız.
When I was three, my mom gave me this globe, and every night we would play a game.
Ve bir gece, parmak bu yere indi. İspanya'nın güney kıyısında, Annem bana Andalusia olduğunu söyledi.
And one night, my finger landed on this place in the southern coast of Spain, and my mom told me it was Andalusia.
Annem sizden gençken bizden ayrıldı.
My mom left us when I was younger than you.
Annem mutfaga bayilirdi, o yuzden onun anisini yasatiyoruz burada.
My mother loved her kitchen, so we keep a piece of her in here.
Babam hic ortalikta yoktu, annem de ben on bir yaslarindayken vefat etti.
Uh, my Dad wasn't really in the picture. My mom passed away when I was like eleven.
Annem...
She uh...
Annem boyle oldu iste. Sabahin ilk saatlerinde, sogukta, bir basina.
That's how died in the early morning, cold and alone.
O benim eşim değil, annem.
That is not my wife. That is my mother.
Ve bu da annem.
And that's my mom.
Annem de böyle düşünseydi savaşı kaybetmiş olurdu.
If my mother thought that way, she would have lost the war.
Annem de beni umursamıyor.
My mom doesn't care about me, either.
Ama tenezzül etmemiş, annem de üst kata çıkıp banyoya girmiş ve...
So, she went upstairs... took a bath instead and, uh...
Bu benden çok annem için bir kayıp oldu.
I'd call it more of a loss for her than for me.
Her neyse, babam öldü ve annem sonrasında hızla kötüye gitti.
Well, anyway, Dad died and... Mom, she started going downhill real fast after that.
- Bu annem mi?
- Is that Mom?
- Evet, annem.
- It's Mom.
"Annem nasıl karşıladı?" dedim.
And I said, "How's Mom taking it?"
Annem yukarıda olurdu, "Kızımla çok gurur duyuyorum." derdi.
And, you know, my mom would be upstairs, and she's like, "I'm so proud of my daughter."
Annem evden tüm eşyalarımı almıştı, boşanmıştım, bu kadar.
I had my mom get all my stuff out of my house, you know, got divorced, and that was it.
Yok, annem arabayla bırakmak istedi, yolda durumları konuşmak için.
Uh, no, Mom wanted to drive me, and, you know, talk about things.
Annem pirzola yapıyor.
My mom's making pork chops.
Sosyal hizmetler görevlisi olan annem rehabilitasyondaki bir bağımlıyı tutmuştu.
My mother the social worker hired a recovering heroin addict.
Annem panikleyebilir ama babam polis olduğu için dik durup beden eğitiminden geçtiğim ve onunla atış talimine gittiğim sürece...
Yeah, my mom might, but my dad's a cop, so as long as I stand up straight and pass P.E., go shooting with him...
Annem eve gelmeye calisiyordu.
She was coming home.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]