Asla başaramayacak traducir inglés
52 traducción paralela
Asla başaramayacak.
He'll never make it.
Asla başaramayacak.
She'll never get it.
Asla başaramayacak.
He never will.
Gunthorpe'ın ayaklar sağlam, ama asla başaramayacak.
Good legs, Gunthorpe, but he's never gonna make it.
- Asla başaramayacak.
- He'll never make it.
Asla başaramayacak.
It will never get off the ground.
- Asla başaramayacak. - Başarmalı!
- He'll never break through.
Henri asla başaramayacak.
Henri will never go for it.
"Bay Tesla bunu asla başaramayacak. Bahsettiği şey bir devridaim şeması."
Mr. Tesla will never accomplish this, it is a perpetual-motion scheme.
Sizin bu Bhuvan'ınız asla başaramayacak.
This Bhuvan of yours will never succeed.
Belki bu binanın dışında asla başaramayacak.
- My baby is normal.
Bunu asla başaramayacak.
He's never gonna make it.
Eğer parçalanmasını tamamlamadan onu terk edersen bunu asla başaramayacak, tamam mı?
If you... if you leave him before he gets done dismantling, he will never make it to the other side, okay?
Pensilvanya'dan bunu asla başaramayacak.
He's never gonna make it from Pennsylvania.
... boş cepler bunu asla başaramayacak.
Empty pockets don't ever make the grade
Amanda asla başaramayacak.
Amanda Is Never Going To Come Through,
Sen olmazsan, Arthur asla başaramayacak.
Without you, Arthur will never succeed.
Kendi başına asla başaramayacak.
He'll never do it from his own power.
Asla başaramayacak!
He's never gonna make it!
Ne farkeder asla başaramayacak.
Doesn't matter. She will never make it.
- Asla başaramayacak. - Asla.
- She never will.
Ama bunu asla başaramayacak.
But she'll never be able to.
Bu grup asla başaramayacak.
These guys will never make it.
Gölgemden kurtulmak istiyor,... ama bunu asla başaramayacak.
She wants to get out from under my shadow, but she'll never be able to.
Asla başaramayacak.
He is never getting in.
Asla başaramayacak. Georgia'daki bütün polisler onu arıyor.
Every cop in Georgia's looking for her.
Asla başaramayacak.
He'll never make it!
Asla başaramayacak.
It's never going to make it.
Asla başaramayacak.
_
Birbirlerine alçak sesle "Boğulacak", "Asla başaramayacak" diyorlar.
They whisper to each other solemnly,'He'll drown. He'll never make it.'
Bunu asla başaramayacak.
She'll never find it.
Asla başaramayacak.
He's never gonna make it.
Bunlar eve ulaşmayı asla başaramayacak.
Oh, these are never gonna make it home.
Şuna bak, asla başaramayacak!
Look at him!
Asla başaramayacak. Eğer kazanırsa, onu öldürürler. Çünkü savaşa son verir.
In January 1961, in New Orleans, at the Bolton Ford dealership when the Oswald we know is in Russia there is a man using the name of Oswald to buy trucks for the Friends of Democratic Cuba.
Asla basaramayacak.
He's never going to get it.
Bir psikopat olduğu için de asla serbest kalmayı başaramayacak.
As a psychopath, he will never break free.
Ama sizi temin ederim ki sevgili Özgürlük Aşıkları asla saklanmayı başaramayacak.
But I can assure you, dear lovers of Liberty, she will not be able to hide.