Ayrılmak traducir inglés
5,411 traducción paralela
Vegas'tan ayrılmak isteyen sizlerdiniz.
You guys were the ones that wanted to leave Vegas.
Buna üniversite için ayrılmak denmez.
That doesn't rate as going away to college.
Ayrılmak zor.
It's hard to leave.
Ayrılmak zor ve herkes bana dünyanın en kötü annesiymişim gibi bakıyor..... sırf çocuklarım için daha iyi bir hayat istediğim için.
It's hard to leave and have everybody look at me like I'm the worst mother in the world just because I'm looking for a better life for my children.
Artık buradan ayrılmak için gerçek bir fırsatımız var.
Now there's a real opportunity to get out of here.
Şimdi yalnızım. Francesca hala yanında! Ah, Francesca manastır okulu için tekrar ayrılmak zorunda.
♪ ♪ ( TENSE ORCHESTRATION )
Yok ayrılmak
No partire.
Yok... sen... yok ayrılmak, sen... ayrılmak istemiyor musun? Evet.
No... you are... no partire, you... you...
İstememek ayrılmak.
No partire.
Pekala, hım... sonra, yok ayrılmak.
( CRIES ) Well, um... then, no partire.
Sonra... sonra, yok ayrılmak.
Then... then... then, don't leave.
Ayrılmak zorundasınız.
You have to leave.
Kalamayacağımın, ayrılmak zorunda olduğumun farkındaydım.
I knew I could not stay. I had to leave.
Bu yüzden, özellikle böyle bir zamanda ayrılmak zorunda olduğumu öğrenmemeliler.
Which is why they must not find out I have to leave, especially at such a time.
Bu boktan şehirden ayrılmak için arabanı alabilir miyim?
Can I just have your car so I can get out of this shitty town?
Hep şehirden ayrılmak istediğini söyleyip durursun. Sonunda ayrıldık işte.
You're always talking about how much you wanna get out of that town and we finally are out of it.
Ayrılmak istemiyorum.
I don't want to separate.
Ben devam ettirmek istedim, ama o ayrılmak istedi.
I wanted to work through it, but he... Wanted out.
Buradan ayrılmak istediğini öğrendim.
I learned that you wanted out of here.
Eğer ayrılmak istiyorsan bu savaşmak istediğin anlamına gelir.
If you want to leave. is that you want to fight.
Hiçbir şey alamadan oradan ayrılmak zorunda kaldık.
We left without taking anything. Nothing at all.
Bu yüzden evin önünden ayrılmak zorundaydım.
So I had to leave the front of a house.
Buradan ayrılmak mı?
Leave the place?
Muppets'dan ayrılmak mümkün mü?
You can quit the Muppets?
- Kılçık'tan ayrılmak istemiyorum.
- I don't want to leave Fishy!
Ayrılmak mı istiyorsun o zaman sadece söyle.
Do you want out? If you want out, just say it.
Belle, günün birinde ayrılmak zorunda kalacağız.
Belle, one day or another we will no longer be together.
Kasabadan Maxime olmadan ayrılmak zorunda kalmış.
He had left the town without Maxime.
Jade ayrılmak üzere.
Jade's about to leave.
Şimdi ayrılmak zorundasınız.
You have to leave now.
Senden ayrılmak istemiyorum.
I do not want to leave you.
- Ondan ayrılmak istiyorum.
- I want to break up with him. What?
Dinle. Ayrılmak yaptığım en zor şeydi.
Breaking up was the hardest thing I ever did.
- Babamın ayrılmak istediğini sanmıyorum.
- My Dad screwing at least,
- Benden ayrılmak mı istiyorsun?
You want to leave me? No.
- Karımın yanından ayrılmak istemiyorum.
I don't want to be away from her.
Arkadaşlarımdan biri elini kontrol edemediği için Londra Senfoni Orkestrası'ndan ayrılmak zorunda kalmıştı.
A buddy of mine had to quit the London Symphony because his hand just stopped working.
Peki çocuklarımdan ayrılmak benim neden için iyi oluyor?
So why is it okay for me to walk out on my kids?
Onun için hazır olduğumu ya da yetenekli olduğumu sanmıyorum ve kasabadan ayrılmak istemiyorum.
I'm not sure it's something I'm ready for, or made for that, and leaving town... I... I don't want to.
Görevden ayrılmak istiyorum.
I want out of this mission
Buradan kazanabileceğim kadar parayı kazanıp daha büyük bir sorun olmadan önce ayrılmak istiyorum.
I'm hoping I can just get in there, make as much money as I can, and then get out before that becomes an issue.
- Senden ayrılmak istediğimi kim söyledi?
- Who said I wanted to break up with you? - Let's talk.
Senden ayrılmak istemiyorum Zach.
I don't want to break up with you, Zach.
Ameliyattan önce benimle ayrılmak istediğini söyledi. Kaldıramazmış.
She said she wanted to break up with me before the surgery... because she couldn't handle it.
Dan ayrılmak üzereydi... 35 Bakımevine yetecek fon toplanmış bağışları eşleştiriyordu...
Dan was breaking through... he received a grant to give Matching funds to 35 nursing homes... and this time the nursing homes
Ayrılmak istemiyorum
♪ Being parted, broken-hearted ♪
Savaşa katılmak için bekleyemedim, ve sonunda hainlere karşı ülkemizi korumak için evden ayrıldım.
I couldn't wait to join the war and finally get away from home, fight for our country... against the traitors.
Yok... yok ayrılmak?
♪ ♪ ( TENSE ORCHESTRATION ) No... no... no partire?
Arkadaşlarından ayrılmak zorunda olduğunu biliyorum.
It's hard for him. Now, I know he had to leave his friends.
Seçmelere katılmak gibi eğlenceli değil ama getirdiği ayrıcalıklar hoş.
Oh, that's not as fun as auditions, but the benefits are nice.
Kim bilir, ayrılmak bile istemeyebilirsin.
Who knows, you might even find it enlightening.
ayrılmak mı 34
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılalım 66
ayrılın 293
ayrıldı 31
ayrılıyorum 61
ayrılma 30
ayrıldılar 19
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılalım 66
ayrılın 293
ayrıldı 31
ayrılıyorum 61
ayrılma 30
ayrıldılar 19