Ben de seninkini traducir inglés
363 traducción paralela
- Ben de seninkini.
- I just got yours too.
- Sen bunu al, ben de seninkini alayım.
- You take this one, I'll take yours.
Ben de seninkini.
I might make it worth yours.
- Ben de seninkini almak isterdim.
- No. I'd like to borrow yours.
Arabamı kır da, bak, ben de seninkini nasıl yakıyorum!
Break my cart and I'll burn your truck!
Sen benim ismimi yaz, ben de seninkini.
You write my name, I write yours.
Hayır, onun hakkındaki düşüncemi biliyorsun ben de seninkini biliyorum çünkü. Bu yüzden Ağıtlar'ı karacahile bırakalım. Nedir bu?
You know what I thought of him and I know what you thought, so let's leave the lamentations to the illiterate.
Dün gece sen benim yerimi aldın, ben de seninkini.
You took my place last night, so I took yours.
İyi, ben de seninkini. Seni de sevdim.
Good. I like yours, too. I like you.
Sen benim sırtımı kaşı, ben de seninkini.
You scratch my back, and I'll scratch yours.
Sen sırtımı kaşı, ben de seninkini.
You scratch my back, I'll scratch yours.
Ben de seninkini kaşırım
Then I'll scratch your back
"Sen sırtımı kaşırsan, ben de seninkini kaşırım."
"You scratch my back and I'll scratch yours."
Hızlı gitmek için, sen benim kötü bisikleti sürersin, ben de seninkini.
To go faster, you ride my bad bike and I'll ride yours.
Ve ben de seninkini.
And once I saved yours.
Ama benimkini etmezler, ben de seninkini etmeyeceğim.
But they won't take mine, and I'm not going to take yours.
Sen benimkini bilemeyeceksin, ben de seninkini.
You will never kn ow my worl d, or I yours.
Ben de seninkini kurtarmalıydım.
I had to save yours.
- Sağol, ben de seninkini beğendim.
- Your horse is beautiful. - Thank you very much. I like yours, too.
O zaman neden sen benimkini almıyorsun, ben de seninkini?
Then why don't you let me take your car, and you take mine?
- Ve sen benim aklımı okuyabildiğin gibi ben de seninkini okuyabilirim.
- And since... since you can read my mind. I can read yours.
- Ben de seninkini.
- I don't like yours either!
Ve ben de seninkini mahvedeceğim.
And now I'm gonna ruin yours.
- Ben de seninkini katlettim!
- And I killed yours.
Sen benim arkamı temizleyeceksin, ben de seninkini..
You wash my back, I'll wash yours.
Hamamböceği, ben de seninkini göremiyorum.
I CAN'T SEE YOURS.
Sen benim aklımı ben de seninkini okuyabilirim.
You can read my mind. I can read yours.
Bak sana ne diyeceğim bebek, sen benimkini tutarsan ben de seninkini tutarım.
I'll tell you what, babe, I'll hold yours, if you hold mine.
Ben de seninkini mahvedeceğim.
Now I'm going to ruin yours.
Ben de seninkini.
Well, I'm reading yours.
Birbirimizin arkasını kollayacaktık. Sen beni, ben de seninkini.
I'll watch your back and you watch mine?
Hayatımı kurtardın, ben de seninkini kurtarmaya çalışacağım.
You saved my life and I'll try and save yours.
- Ben de seninkini alırım, Hugo. Erkek bisikleti kullanamazsın.
You can't ride a man's bike.
- Ben de seninkini sevdim.
- I like yours too.
Ben de seninkini kurtarmaya yemin ederim.
I vow to stay with you until I save yours.
Ben de seninkini alırım.
I'll take yours.
Ben de seninkini beğendim.
I really like yours too.
Brüksel'in bir sonraki belediye başkanı olması büyük bir ihtimal. Ve bu sebeple benim hayatımı son derece zorlaştırabilir. Ki o halde ben de seninkini daha da zor yaparım.
He's likely to be the next mayor of Brussels and, as such, could make my life extremely difficult, whereupon I will make yours even more so.
Eğer sen benim sırtımı sıvazlarsan ben de seninkini sıvazlarım.
And if you'll scratch my back, I'll scratch yours.
Ben de seninkini.
- I can hurt you, too.
Ben de seninkini aldım o zaman, Sandra.
Well, I've got yours, Sandra.
Komiser bu olayı çözmem için kıçımı tırmalıyor. Yani ben de seninkini tırmalayacağım.
I got a captain crawling up my ass for an answer... so I'm gonna take a little refuge up yours.
Ben de seninkini kırmak istemem. O yüzden kendimize bir iyilik yapalım ve buna bir son verelim.
And I don't wanna hurt you, so... let's both do ourselves a favour and... stop this before we...
- Ben de Granicus'ta seninkini.
- I saved yours at Granicus.
- Öyleyse seninkini de ben yerim. - Hayır, yiyemezsin.
I'll eat it if you don't want to.
- Sanırım ben de seninkini ödünç...
Well, I think I'll just borrow... yours.
Seninkini de çıkardı mı? Ben hiç giymedim ki.
I have never wore such a things.
Seninkini söylersen ben de söylerim.
I will tell you mine if you tell me yours.
Yağla Silahımı, Ben de Seninkini Yağlayayım. İşte benim şarkım!
That's my song!
Ben de sana, seninkini anlatayım.
I'll tell you yours.
Seninkini gösterirsen ben de sana benimkini gösteririm.
I'll show you mine if you show me yours.
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136