English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bir dakikalığına

Bir dakikalığına traducir inglés

2,551 traducción paralela
Lütfen bir dakikalığına uzanın.
Please lay down for one minute.
Wan-soo, bir dakikalığına yat, tamam mı?
Wan-soo, lay down for one minute, okay?
- Bir dakikalığına bakayım, bir dakika!
- Just give it to me for a second.. just a second.
- Sadece bir dakikalığına. Bir dakikalığına.
Just for one minute.
Sadece bir dakikalığına.
It's just a temporary thing.
Bir dakikalığına kötü olabilir miyim?
Can I be bad for a second?
Evinin önündeyim. Bir dakikalığına dışarı çık. ]
I'm in front of your apartment Come out for a moment ]
Bir dakikalığına ofisime gelebilir misin?
Could you come up to my office for a minute?
Sizinle bir dakikalığına görüşebilir miyim?
Could I see you for a moment?
Çocuğu bir dakikalığına kucağınıza alırsınız ; sonra da yukarıdaki ağaca...
He gave me the least child to sin, and he ended up in a tree...
Haydi dışarı çık. Bir dakikalığına.
Come on out, just for a minute!
Nikki, bir dakikalığına yerime bak.
Nikki, take over for a minute.
Annecik bir dakikalığına evde.
Mommy's home for a minute.
"Sürekli yanında kalacak, bir dakikalığına bile yanından ayrılmayacak biri mi?" "Evet!"
"Someone who'll stay with you and won't leave you - for even a minute?" - "Yes." - "Who?"
Joe, odayı bir dakikalığına kullanabilir miyiz?
Can we have the room for a minute?
Sadece bir dakikalığına.
For, like, a minute.
Seninle konuşmak istediğim için onu bir dakikalığına dondurdum.
I've just frozen him for a moment because I'd like to talk to you.
Bir dakikalığına tam bir pislik olmadan dursan?
Can we just pretend for one minute that you're not a complete douchebag?
Bir dakikalığına benimle gelir misin?
- Hilarious. Come with me for a minute, will you?
Natalie, bir dakikalığına oturur musun?
Natalie, can you sit down for a minute?
Bir dakikalığına sende kalalım.
Let's stick with you for a minute.
Yalnızca bir dakikalığına gelebilir miyim? Bir dakika.
Can I just come in for a minute, one minute?
Bir dakikalığına.
For a minute.
Cep telefonunu bir dakikalığına alabilir miyim?
Can I borrow your cell phone one second?
Bir dakikalığına bile relaks olamıyorsun.
You can't even chilloot for one minute!
Erkek arkadaşını bir dakikalığına ödünç alacağım.
I need to borrow your boyfriend for a minute.
Sherry, Sharon'u bir dakikalığına ödünç alabilir miyim?
Sherry, can I borrow Sharon for a minute?
Bir dakikalığına oturayım o zaman.
Well, maybe just for a minute.
Bir dakikalığına geri adım atalım.
Let's just take a step back a second.
Seni iş yerinde öpmüyorum çünkü ben de profesyonelim ama gözlerimizi kapatıp, bir dakikalığına öpüşseydik ne kadar harika olacağını düşünebiliriz.
I won't kiss you in the workplace,'cause... I'm also a professional, but let's just close our eyes and take a moment to think about how great it would be if we did kiss.
Bir dakikalığına konuşabilir miyiz?
Can we talk for a second?
Bir dakikalığına konuşabilirmiyiz?
I already have a law firm.
Susanna, eğer bizi bir dakikalığına yalnız bırakırsan Mia için daha kolay olacaktır.
Susanna, it might be easier for Mia if you left us alone for a minute.
Bir dakikalığına, telefonunu kullanabilir miyim?
Actually, can I borrow your phone for a second?
Beni sadece bir dakikalığına yalnız bırakman yeterli.
You just have to leave me alone just for a minute.
Bir dakikalığına ödünç alıyorum.
Can I borrow this for a moment? I'll bring it right back.
Bizi lütfen bir dakikalığına yalnız bırakabilir misin?
Would... would you just leave us alone for a second?
Üzgünüm millet, sadece bir dakikalığına bölüyorum.
Sorry guys I'm just going to have to interrupt for a minute.
Randy, bir dakikalığına şu aptal filmini yapmayı bırakabilir misin?
Randy, can you stop making your stupid movie for one minute
Bir dakikalığına aptal burgerlerini yapmayı bırakıp..
Can you stop making your stupid burgers
Bizi bir dakikalığına endişelendirdin.
Had us worried for a minute.
Bir dakikalığına gel.
Just come inside for a minute.
Zamanda bir kaç dakikalığına geri gitmesi, amcamın ne işini görür? Hiçbir işini.
What could this turning back a few moments of time give my uncle?
'Fakat akıl ve biraz cila, yaşlı bir atı gerçek bir ata çevirebilir..... 20 dakikalığına.'
'But wit, and a bit of boot polish, can turn a nag into a horse for about 20 minutes.'
Bu elimdeki, sana en azından 14 dakikalığına şöhret sağlayacak bir şey.
I am holding what I hope will guarantee you at least 14 minutes of fame.
Beş dakikalığına bir yere gidebilir miyiz?
Can we go somewhere for, like, five minutes?
Bir kaç dakikalığına, Ignacy, sinirlenme.
Just for a few minutes. Don't be angry, Ignacy.
Hayır, küçük bir araştırma yapmak için birkaç dakikalığına dışarı çıkmamız gerekiyor, değil mi?
No, we just have to go out just for a few minutes to do a little research, don't we?
Çok güzel, peki millet 15 dakikalığına sağlam bir parti yapıyoruz.
Excellent. Great, okay, so everybody, we're gonna party hard for 15 minutes.
Bir kere görüştüm. Bir kafede 5 dakikalığına.
I only met him once - - five minutes at a café.
Ufak çaplı bir kaza bile trafiği birkaç dakikalığına durdurmaya yeter. Lakin uzun süreli bir kilitlenme için acil durum ekiplerini harekete geçirmek zorundasınızdır.
Even a fender-bender can stop traffic for a few minutes, but creating a longer-lasting roadblock is about provoking an emergency response.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]