Bir ingiliz traducir inglés
3,429 traducción paralela
Kesinlikle onlar herhangi bir ingiliz emlak şirketi ile anlaşmış olabilir.
Surely they could deal with any UK property company?
Hadi kabul edelim. İngiliz kızlarını bir gördüler mi bizim varlığımızı bile unutacaklar.
Let's face it, soon as those hunks of heartbreak set eyes on a khaki-whacky English lass, they forget we even existed.
Evet, biliyorum... sen o ingiliz adamla evleniyorsun, ve artık sözleşmemiz de bitti karşılaşmak için bir sebep yok.. bu yüzden bitti.
Yes, I know... you're getting married to that English guy, and now our contract is also over so there's no reason to meet
Senin gibi modern bir sevgili olarak geleceğim, ve bizimkisi tam bir İngiliz tarzı aşk hikayesi olacak.
I'll come as a modern lover like you, and ours will be a full on English style love story
London'daki adamımızı aradım. Bir İngiliz Anonymous. Neler oluyor orada?
I call our guy in London, a Brit anon and I say hey, what's going on there?
Yalnız bir İngiliz gurbetçi, sıradan bir Amerikan kızı ve değeri anlaşılmamış, ama ilgiden uzakta bir yerde yaşayınca aranan hale gelmiş bir aktris.
A lonely British expat, an all-American girl next door, and an underappreciated, though highly sought after actress living away from the limelight.
Partinizdeki biri, bir İngiliz iş adamına bir faks çekti.
SOMEONE IN YOUR PARTY SENT A FAX TO A BRITISH BUSINESSMAN.
Kafamdaki garip İngiliz bilgisayarı diyor ki ismi Fatih Kang olan bir adamın 40. yüzyıldan bir kaleyi buraya getirmeye çalıştığını söylüyor.
Well, the weird british computer in my head... is saying that some guy named Kang the Conqueror... is pulling a citadel here from the 40th century.
Kurnaz bir İngiliz çözümü olarak gizlilik bugün kazanmamızı sağlayabilir.
Stealth, cunning and English resolve may yet win this day.
Biz arazi ve mülkiyet satın alma konusunda uzmanlaşmış bir İngiliz şirketiyiz.
We're a UK company, specialising in land and property acquisitions.
Güzel bacaklı bir İngiliz bombasıdır.
She's a leggy British bombshell.
Britanya'daki her ev bu gece başını yastığa biraz daha güvenle koyabilir,... bir nükleer saldırı olduğu takdirde, en kötü senaryoyla karşı karşıya kalırsak,... İngiliz halkının korunacağının bilincinde olmak güven verecektir.
Every home in Britain may sleep a little safer tonight, confident in the knowledge that if, in the event of a nuclear attack, we find ourselves facing the worst, the British public will be protected.
İngiliz Savunma Birliği'nin bir üyesi.
He's a member of the British Defence Union.
Bu genç adam bu tarz bir şey söyleyebilmektedir ve söylemekte de özgürdür. Bu bana İngiliz demokrasi sisteminin gücünü gösteriyor.
That... that this young man can say this sort of thing and that he's free to say it, it marks for me the power of the British democratic system.
Yakınlarda, İngiliz füze üslerinin havalandırma birimleri gibi ihtiyaçlarını karşılayacak bir sözleşmeye imza attılar.
They have newly won the contract to supply the British missile bases with air conditioning units and the like.
Ben nereden bileyim bir İngiliz vatandaşı olarak.
Well, I wouldn't know... as a British citizen.
İtalya'da İngiliz üssüne yakın bir yerde büyüdüm.
I grew up near a British base in Italy.
Bir İngiliz.
An English man.
Ben İngiliz Ordusu'nda bir binbaşıyım.
I'm a major in the British Army.
Stephens, ona kanadı gezdirmeni istiyorum. Manzaraları görsün, hatıra dövme yaptıracağı yeri göster. - Şöyle bir İngiliz ceza sisteminin tadına baktır.
Stephens, I want you to give her a tour of the wing, point out the views, show her where she can get a souvenir tattoo done, that sort of thing, give her a taste of the Great British Penal system.
Çok ünlü bir İngiliz tatlısıdır.
It's a very famous British dessert.
- Arabamı geri alabilmek için sahtekâr bir tamircinin suratına İngiliz anahtarı fırlattım.
I waved a wrench in the face of a crooked mechanic to get my car back.
Eskiden İngiliz bir dadımız vardı.
We had an English governess in the old days.
Eva Delectorskaya isminde bir İngiliz casususun.
You're a British spy called Eva Delectorskaya.
Bizi sorumlu tutamıyorlar. Ayrıca "Bizi Avrupa savaşına çekmek için pis bir İngiliz oyunu bu" da diyemiyorlar.
They can't point the finger at us and say, "Another of your British dirty tricks to trap us into your European war."
Bir İngiliz casusu öldürmek mi?
One dead British agent?
Bildiğim kadarıyla İngiliz Hükümeti senin halen adalete teslim edilmesi gereken bir vatan haini olduğunu düşünüyor.
As far as the British Government's concerned, you are a wartime traitor who has still to be brought to justice.
Böylece onlar da en iyi gizli ajanlarını Amerika'nın savaşı girmesi için gösterdikleri çabayı tahrip etmenin bir yolunu bulsun diye İngiliz Gizli Servisine yerleştirdiler.
So they instructed their very special secret agent high up in the British Secret Service to find a way of destroying the credibility of British efforts to persuade the Americans to join the war.
Bir İngiliz casusunun cesedinden çıksaydı tam bir sahte belge olayı olurdu.
An obvious forgery, found on the body of a dead British agent.
Bir İngiliz için bunun nasıl bir şey olduğunu anlayamazsın. Bazen vatanından nefret etmek, onu sevmek kadar kolay olur.
You could never understand how, for an Englishman, sometimes it's as easy to hate your country as it is to love it.
İngiliz Ordusu'nda görevli aktif bir askerim.
I'm an active soldier in the British Military.
Kendisi bizden koruma isteyen bir İngiliz vatandaşı.
He is a British subject who has specifically asked for our protection.
Nasıl olur da ben daha parçalarını bir araya getirene kadar Chyler İngiliz anahtarını toplaya -
How the hell can Chyler put a monkey wrench together faster than I can assemble a...
Bir yıl önce İngiliz konsolosluğundan sevk edilen kutunun numarası, bizim numarayla aynı.
The pouch that matches our number was shipped from the British consulate about a year ago.
Eğer NYPD İngiliz Diplomatik kutularından birini açmaya çalışırsa, uluslararası bir olay çıkartabiliriz.
If the NYPD tries to open up a British diplomatic pouch, we could risk an international incident.
İngiliz hükümeti soruşturma başlattı, ama isyancıların ne kullandığını asla belirleyememişti bir stinger füzesi.
The British government launched an investigation, but was never able to determine how the rebels acquired a stinger missile.
Girişimlerinden biri, İngiliz yetkililerinin dikkatini çeken İngiltere merkezli bir müzik paylaşım sitesiymiş
One of your ventures, a music sharing web site based in the U.K., caught the attention of British authorities.
Sen, uluslararası silah kaçakçılığı ve bir İngiliz vatandaşını öldürmeye yardım etmekten tutuklusun.
You're under arrest for international arms trafficking and for abetting in the murder of a British citizen.
Gerçek bir İngiliz ikili bile değil.
It's not even a real English duo. Ahh!
- Tam bir İngiliz.
- She's so British.
Güney Amerika köklerine ait ama daha belirgin olarak Texas'ın güneyi bir güneyli İngiliz lehçesi, ülkenin orta kuzey kısmında bulunmuştur.
It's got southern U.S. roots, but more specifically, it's Texas south, a sub-dialect of southern English found in the north-central part of the state.
Demek bir avukatsınız ve bir İngiliz vatandaşısınız.
So... you are an attorney and a British citizen.
Tam bir İngiliz ya.
She's so British.
Bir İngiliz Dili öğretim üyesi Alice Cynkar tarafından yazılmamış.
It wasn't written by an English professor, and it wasn't written by Alice Cynkar.
Dawson'ın kıçı çimdiklendi. Sarhoş bir İngiliz tarafından.
Yeah, well, Dawson got her ass squeezed by a drunken englishman.
İngiliz bir çift hakkında. Hit olmuş komedilerini Amerika'ya getiriyorlar. Sonra boşanıyorlar, ama hala da birlikte çalışmak zorundalar.
It's about this British couple who bring their hit comedy to the States and how they end up getting divorced but still have to work together.
Endişenin boyutu Amerika ve İngiliz basınının intihar artışlarıyla bir bağlantı kurmaya başlamasıyla ortaya çıktı.
But it was when the American and the British press began to make the connection with the spate of suicides that deeper concern arose.
Bir İngiliz anahtarı aldı...
Grabbed a crowbar-
Söylesene O'Brien, bir İngiliz'in emrinde olmak seni rahatsız ediyor mu?
Tell me, o'brien, does it bother you to serve under an englishman?
Çok komik, şapşal bir İngiliz komedyen. Ve komik biri yani. Beni güldürüyor.
He's a very funny, silly, English comedian guy and he's just funny.
Benimle bir ara sürmelisin, İngiliz Gülü.
You should ride with me sometime, English Rose.
ingilizce 195
ingiliz 257
ingilizce biliyor musun 67
ingilizler 93
ingilizce biliyor musunuz 70
ingilizce konuş 43
ingiliz misiniz 19
ingiliz mi 21
bir isim 33
bir işim çıktı 20
ingiliz 257
ingilizce biliyor musun 67
ingilizler 93
ingilizce biliyor musunuz 70
ingilizce konuş 43
ingiliz misiniz 19
ingiliz mi 21
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir işim var 34
bir iki üç 38
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir insan 56
bir işim var 34
bir iki üç 38
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17