Bir yerde okumuştum traducir inglés
243 traducción paralela
- Bir yerde okumuştum.
- I read that.
Bu ay biteceğini bir yerde okumuştum galiba.
Seems to me I read somewhere where they was gonna finish it this month.
Bir yerde okumuştum, bu sesi bacaklarını sürterek yapıyorlarmış.
I read they make that noise by rubbing their legs together.
- Bunu bir yerde okumuştum.
- I've read that somewhere.
Bir yerde okumuştum, kalp daha çabuk yıpranıyormuş o zaman.
I read someplace it wears the heart out quicker.
Bir yerde okumuştum, bilimkurgu aslında kurgu değildir diye.
I read somewhere that science fiction is not really fiction at all.
Bir yerde okumuştum bu şeyle işleyen arabayı nerede icat ettiklerini şeyle işleyen...
You know, I read where they invented this car that runs on that runs on...
Bunu bir yerde okumuştum : Kadınlar aşkı erkeklerden daha genel olarak düşünür.
I read this some place. Women think of love in more general terms than men.
Bunu bir yerde okumuştum "S" harfiyle başlayan isimler yılanların adlarıymış.
I once read that names... Which begin With the letter "S"... Are the names of snakes.
Galiba bir yerde okumuştum.
I think that's where I got it.
Bir yerde okumuştum.
I've read about that and it sounds wonderful.
Bir yerde okumuştum.
I read about this.
- Bir yerde okumuştum. - Bir şey denemek istiyorum.
- I read about this.
Bir yerde okumuştum sanırım Inquirer'dı.
[GROANS] I either tap, or I'm out of school.
Bir yerde okumuştum. Gotik Katedral kiliselerin inşası gizli bir düğmeye basınca hepsi bir anda çökecek şekilde yapılırmış.
Miss Bruckner, I read that the builders of gothic cathedrals... built them in such a way that they would collapse... if you pressed a precise point that they kept secret.
Bunu bir yerde okumuştum.
I read that somewhere.
Bir yerde okumuştum, başkasının yanında kendini iyi hissetmek yerine yalnızken kendini iyi hissetmeliymişsin.
But I read that you had to be okay with yourself before you were okay with another person.
Bir yerde okumuştum.
I read that somewhere.
- Bir yerde okumuştum.
- I read that somewhere.
Bayılmak üzereysem bir yerde okumuştum
If I tend to look dazed I read it someplace
Bir yerde okumuştum, güven duygusu, afrodizyak etkisi yaparmış.
You know what I read somewhere? That Pledge is an aphrodisiac.
Bir yerde okumuştum, hayattaki en kötü şey taşınmak ve boşanmakmış.
I've read somewhere the two worst things in life are moving house and divorce.
Bir yerde okumuştum.
I read about it.
Daha önce bir yerde okumuştum, beraber üstesinden geleceğiz.
- I've been reading about it. I'll walk you through it.
Doğal antikorlarını artırırmış, bir yerde okumuştum.
Japanese food builds your natural antibodies. I've been reading that.
Bir yerde okumuştum... Hindistan'daki şu hızlı adamlar hakkında.
I read somewhere... there are these people in India who fast, man.
Nick, bir yerde okumuştum, bir insan başka birine güvenmiyorsa bunun nedeni onların bunu...
I read that when a person does not trust another person it's because they, themselves... - They themselves what?
Galiba ineklerin öldürülmekten hoşlandıklarını bir yerde okumuştum.
I think I read somewhere that cows like being killed.
Yani bunu bir yerde okumuştum.
I've read.
Bir yerde okumuştum.
I've read about it.
Bir yerde okumuştum.
I read that.
Bir yerde anneyle tanışmanın en iyi yolunun çocuğa karşı... sevecen olmak olduğunu okumuştum.
I read that the surest way to meet the mother is to be kind to the child.
Bir yerde, benim yaşımdaki kızların kendilerinde olup bitenden tam emin olmadıklarını okumuştum.
I read somewhere that gírls of my age don't feel quíte certaín of themselves.
- Bir yerde okumuştum...
- I was reading...
Yani, sanırım bir yerde, yunusların bizim kadar zeki olduklarını okumuştum.
I mean like I read somewhere that the dolphins are as intelligent, as we are?
Bir yerde okumuştum
I read somewhere
Üstelik, bir yerde o ilaçların halüsinasyona yol açtığını okumuştum.
Besides... I read somewhere that those pills can provoke hallucinations.
Galiba bunu bir yerde bir el kitabında okumuştum.
I think I read that in a manual somewhere.
Bir yerde, böyle zengin kişilerin sık sık kişilik çatışması yaşadıklarını okumuştum.
I've read about guys with split personalities, but this one's the new record.
Bir yerde, onları sersemletmek için üzerlerine limon suyu döktüklerini okumuştum.
I read somewhere that they put that lemon juice on them just to stun them. You know?
Bir yerde bir şey okumuştum... Şeyden bahsediyordu...
You know, i was reading something, somewhere... something about how...
Bir yerde kendilerini kapatan insanların sıkıntı çektiklerini okumuştum.
I read somewhere that people that shut themselves, are oppressed.
Bir yerde okumuştum.
Hmm.
- Evet, bunu bir yerde... okumuştum.
- Yeah, I read that... somewhere.
Bir yerde köpeklerin 400 kelimeye kadar anladıklarını okumuştum.
Hey, I read somewhere dogs can understand up to 400 words.
Bir yerde böyle bir şey okumuştum.
That's what I read somewhere.
Bir yerde okumuştum.
You've read the papers.
Bir yerde şöyle okumuştum : Çocuk annesinden doğumda bile ayrılsa, annesinin sesini asla unutmazmış.
I read that even if a child is separated from its mother at birth, it never forgets her voice.
Bir yerde çölde gördüğünüz bir yabancının New York'ta gördüklerinizden beş kat daha ürkütücü olabileceğini okumuştum.
A stranger in a desert is 5 times scarier than a stranger in New York.
Yani, bir yerde öyle okumuştum.
You know, I'm, I'm-I'm pretty... I mean, you know, I'm not a hundred percent...
Bir yerde, her orgazmdan sonra bir yumurta sarısı yenmeli diye okumuştum.
They say you should eat a raw egg yolk after each orgasm.
bir yerde 60
okumuştum 25
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yolunu buluruz 32
okumuştum 25
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yıl önce 51
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18
bir yahudi 27
bir yıl 90
bir yere gitmiyoruz 22
bir yıl önce 51
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18
bir yahudi 27
bir yıl 90