Bir yolunu bulacağız traducir inglés
631 traducción paralela
- Bir yolunu bulacağız.
- We've got to do it somehow.
Bir yolunu bulacağız söz veriyorum.
We'll work it out some way, I promise you.
Bir yolunu bulacağız.
We will find a way.
- O zaman bir yolunu bulacağız.
Then we're gonna find a way.
Bir yolunu bulacağız.
We'll find a way.
Bir an düşündüm ki... Bir yolunu bulacağız.
I thought for a moment that...
Seni gizleyemezsek, açıklamanın bir yolunu bulacağız.
Well, Mr. Spock, uh, if we can't disguise you, we'll find some way of... explaining you.
Eğer, okulda kalman gerektiğini düşünüyorsan bir yolunu bulacağız.
Now, if you feel you just gotta stay in school why, we'll find a way.
Bir yolunu bulacağız.
We'll make it.
Bunları ödetmenin bir yolunu bulacağız
We'll find a way to make him pay
Bu durumu çözmenin bir yolunu bulacağız.
We'll find a way out of this.
Bu arada, sizi eğlendirmenin bir yolunu bulacağız.
Meanwhile, we'll see if we can't find some way to keep you amused.
Bir yolunu bulacağız.
Well get by.
Paul, Sana söz veriyorum, kaçış kapağını Halletmenin bir yolunu bulacağız.
Paul, I promise you, we will find a way to clear that hatch.
Bozmanın bir yolunu bulacağız.
We will find some pretext for breaking it off.
Bir yolunu bulacağız.
We'll find a way out.
Çalıştırmanın bir yolunu bulacağız, tamam mı? Sen çalıştır!
We are gonna make it work, OK?
Eminim bir yolunu bulacağız!
I'm sure you'll help to get rid of them.
Ama ben değilsem o zaman anlaşma yapmalıyız, olanı kabul edip... bunu durdurmanın bir yolunu bulacağız. Tamam mı?
But if it isn't me, then we have to make a deal, you and I, to accept that fact and find a way to stop it, OK?
- Bir yolunu bulacağız.
We'll figure it out.
Onları çıkarmanın bir yolunu bulacağız.
We'll figure a way to get them out.
- Bir yolunu bulacağız..
- We'll make it.
Sebep paraysa, Ryuta ve ben para kazanmanın bir yolunu bulacağız.
If it's for money, Ryuta and I will find a way to earn some.
- Çıkmanın bir yolunu bulacağız.
Find Some Way Outta Here.
Malzemeyi hazırla, biz buradan çıkmanın bir yolunu bulacağız.
Now, get all that stuff ready. We're gonna try to find a way out of here.
Yarattığımız hasarı silmenin başka bir yolunu bulacağız.
We will find some way to undo the damage we've caused.
B-Biz b-bir yolunu bulacağız, tamam mı?
W-we'll f-find a way, okay?
- Ne kadar uzak olursa olsun, Biz bir yolunu bulacağız...
- Well, I'm gonna find out... how far up Shit Creek we are.
İyi hissetmenin bir yolunu bulacağız...
# We'll find a reason to feel good
İyi hissetmenin bir yolunu bulacağız...
# Find a reason to feel good
Bir yolunu bulacağız, değil mi?
Well, we'll find out, won't we?
Bir yolunu bulacağız.
We'll figure it out.
Sana yardım etmenin bir yolunu bulacağız. Cyclops, geç oldu.
We will find a way to help you.
Şimdi buradan çıkmanın bir yolunu bulacağız, değil mi?
Now we are gonna find a way out of here, aren't we?
Merak etme, seni oraya gönderebilmenin, bir yolunu bulacağız.
Don't worry, we'll find a way to get you back over there.
Bir yolunu bulacağız.
We're going to figure it out.
- Şey, öyleyse içeriye girişin başka bir yolunu bulacağız.
Well, then we'll find another way inside.
Bir yolunu bulacağız.
We'll tap into something.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulacağız.
- We'll find a way to get out of here.
O zaman hep beraber... bir yolunu bulacağız.
Then we'll figure it out... together.
İlk teması kurmak çok zor olacak ama iletişim kurabilmenin bir yolunu bulacağız.
It'll be a difficult first contact, but we might find a way to communicate.
Gemiyi tekrar ele geçirmenin bir yolunu bulacağız.
We're going to find a way to retake the ship.
Sana, kızı götürdüğü yeri haber vermenin bir yolunu bulacağım.
I'll figure a way to signal you where he's taken her.
Bu yüzden, bu işi sessizce kapatmaya razı olursanız... Minnettarlığımızı ifade etmenin çok cömert bir yolunu bulacağımıza emin olunuz.
So if you'll put this matter through quietly we'll find a generous way to express our appreciation.
Tommy'yi kazaya uğramış gibi göstermenin bir yolunu bulacağız.
What ever are we going to do with him?
Kısa sürede eski halinize dönmenin bir yolunu bulacağınızı biliyordum. Bulmuşsunuz da, her şey tekrar yolunda.
I knew that presently... you would find some way to restore yourself... and, Io, you have, and all is well again.
Bir şekilde bunun bir yolunu bulacağımızı umuyorum.
Well, l- - I expect we shall see our way through somehow.
Bir gün bulacağız yolunu
I Someday we -'II find it
Bu yolculuk esnasında, bir yerlerde, geri dönüş yolunu bulacağız.
Somewhere, along this journey, we'll find a way back.
Farklı olduğumuzu biliyorum ama odayı paylaşmanın bir yolunu bulacağız.
Look...
Fakat yine de bir arada olmanın bir yolunu bulacağımızı biliyorum.
But I know somehow we'll find a way to be together.
bir yolunu buluruz 32
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağım 26
bulacağız 57
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağım 26
bulacağız 57
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yıldız 18
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yolu var 41
bir yıldız 18