Bu şekilde traducir inglés
42,390 traducción paralela
Sanırım bizi bu şekilde koruyordu.
I guess it was just his way of protecting us.
Şu an hiçbir şeyin düzelmeyeceğini ve her şeyin artık bu şekilde olacağını düşünüyorsun.
Because it should. And right now you're thinking it's never gonna get better and that this is your new normal.
Bu şekilde yaşamayacağım.
I won't live like this.
Hey, adamım, bu şekilde konuşma.
Hey, man, don't talk like that.
Normal bir insan bu şekilde evet der.
I mean, that's how a normal person would say yes.
Bu şekilde Aypril demeyi kesmelisin.
You got to stop saying her name like "Ap-ril."
Bu şekilde söylemedin.
That's not how you said it.
Bodrumdayken bir ses duydum, yukarı çıktım ve herifi bu şekilde buldum.
I was in the basement, I heard a noise, I came up here, and I found him like this.
Artık bu şekilde yaşayamam. "
I can't live like this anymore.
İşleri bu şekilde yapmayız.
We're covered. This is not how we do things.
Ama bu şekilde olmaz.
But... nothing like this.
Bu şekilde ön plana çıkmak istemem, Watson.
I eschew such recognition, Watson.
Bu şekilde bana çok fazla seçenek bırakmıyorsun tatlım.
You're not leaving me a lot of options here, sweetheart.
Bu şekilde Kirk'ün güvenli evini asla bulamayız.
We're never gonna find Kirk's safe house this way.
Yılan zehri kan dolaşımına bu şekilde karışmış olabilir.
So the snake venom could be absorbed into the bloodstream.
Bu o kadar iyi hazırlanmış ki, onu bu şekilde tabağa eklemek tadında biraz fazladan kireçli bir doku yaratır.
Well, this has been ground down exceedingly fine, so adding it to a dish like this would yield little more than a chalky texture.
Hiç bu şekilde düşünmemiştim ama sen beni asla hayal kırıklığına uğratmazsın Ezra.
Well, I never thought of it that way, but, uh, you never disappoint me, Ezra.
Pardon ama, bu şekilde Mac'i bu lanet yerden nasıl çıkaracağız acaba?
Well, then, how in the hell are we supposed to get Mac out of here?
Babamın verdiği söz bu şekilde tutulamaz
My father's vow can't be honored this way
Kocam hakkında bu şekilde konuşmanıza izin veremem.
Yeah, well, I'm not gonna let you talk about my husband that way.
Zincir tamamlanana kadar bu şekilde devam edecek. Böylece Constance uyumlu böbreği alacak.
The pattern would repeat itself until the chain circled back around and Constance would get a compatible kidney.
Ne yazık ki durum bu şekilde çözülemeyecek kadar karışık.
I'm afraid it's more complicated than that.
Ne yazık ki süreç bu şekilde işlemiyor.
Unfortunately, the process doesn't work that way.
Neden onunla bu şekilde konuştun?
Why did you talk to her like that?
Çocukken bu şekilde dondurmak yemeyi çok severdim.
When I was a child, I liked eating ice cream this way.
Bir daha bu şekilde ortadan kaybolma.
Don't disappear on me like this again.
Carol, bu şekilde konuştuğunda seni anlayamıyorum.
Carol, I cannot understand you when you talk like that.
Çoğumuz bu şekilde sınanmayacak.
Most of us will never be tested in that way.
Yani bu şekilde mi kalacağım?
You mean I have to stay like this?
Beni bu şekilde kandıramazsın!
No. You're the one who made me like this, not him.
- Onu bu şekilde görmeye dayanamıyorum.
I can't stand seeing it like this.
Sanırım bu şekilde düşünen bir tek sensin Ryder.
I think you're the only one who feels that way, Ryder.
İşte bu yüzden benimle gelmelisin bu şekilde ulaşılamayan cevaplara ulaşabilirim.
And that is why you need to come with me, so I can retrieve the answers which are just out of reach.
Kız kardeşi, Ivy gençken bir aile dostu tarafından bu şekilde zarar görmüştü.
His sister, Ivy... she was hurt like that when she was a teenager by a family friend.
İşte bu şekilde gelişebiliyor.
So, here's how it might go down.
Sanal bir dosya ve şifreli bir şekilde bu belleğin içerisinde.
It's a virtual binder, and it's encrypted on this flash drive.
ve öylece eski alışkanlıklarıma döndüm bir insanın bu kadar insanlık dışı bir şekilde nasıl davranlıcağı konusunu anlamaya çalışıyordum.
And so I turned to my old habits to chase away the questions of how a person could behave in so inhuman a way.
Garip bir şekilde, bu isyankar melekler bizim için değerli olan her şeyin mimarıydı.
In some strange way, these rogue angels were the architects of all that we hold dear.
Bu çocukları, yarım milyar dolarlık eserleri çalmama yardım ettirip epik şekilde kaçana kadar.
Until I busted out and tricked these guys into helping me steal half a billion dollars'worth of art.
Onu bu şekilde yakalayacağız.
How we...
- Frank, beni dinle. Adamım, eğer bu ters giderse ki yaklaşık 200 farklı şekilde... her şey ters gidebilir, kariyerin sona erer.
Man, if this goes sideways, which there's about 200 ways that this can go wrong, your career is over.
Bu bölüm acil durumlarda kendini kilitleyecek şekilde tasarlandı.
This ward is specifically designed to go into emergency lockdown.
Bu işle iki şekilde başa çıkabiliriz.
So, we have to tackle this from two angles.
Tek isteğim bu şekilde devam etmesi.
I thought so, too-
Bu sığınak uzun zaman önce neredeyse her türlü şeye dayanabilecek şekilde inşa edilmiş.
Now, this shelter was built a long time ago to withstand just about anything.
Tiksindirici bir şekilde fiyakalı ve bu vakada oldukça da ölümcül.
Obscenely pretentious and, in this case, quite deadly.
Bu komplike bir şekilde kıçımı öpme şekli mi?
Is this just a sophisticated way of kissing my butt?
Ama Stan ile göreve çıktığımda Arcaroyu bu sabah öldüğü şekilde bulmuştum.
But when I rode with Stan, we found Arcaro murdered in the exact way I found him this morning.
Fakat şimdi düşündüğümde bu sorunu farklı şekilde halledebileceğimi görüyorum.
Um, but I can see now that I could have handled it differently.
Mantıklı bir şekilde neden bu görevi yapmamız gerektiğini söyledi ve yaptık.
He made a very good case as to why we should do the mission, and that's why we did it.
Tüm bu leşlerin kokusu havada ağır bir şekilde yayılıyor.
The scent of all these carcasses lies heavy in the air.
bu şekilde değil 53
bu şekilde olmaz 37
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde mi 16
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu şekilde olmaz 37
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde mi 16
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu sebeple 59
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu sebeple 59
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244