English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bütün istediğim bu

Bütün istediğim bu traducir inglés

175 traducción paralela
Bütün istediğim bu.
That's all I want.
Bütün istediğim bu.
It's all I want.
Bütün istediğim bu.
- That's all I ask.
Bana acı, bütün istediğim bu.
Just pity me, that's all I ask.
Benim de bütün istediğim bu. Bir koca.
That's all I want--someone.
Bütün istediğim bu.
That's all I ask.
Bana, şu lanet olası arabanı ver. Bütün istediğim bu.
What the hell are you talking like this for?
Bir bardak su, bütün istediğim bu.
A glass of water, that's all I ask for.
Bütün istediğim bu.
That's all I ask for.
Bütün istediğim bu.
That's all that I want.
Bütün istediğim bu, 5 dakika.
It's all I ask- - five minutes.
Bütün istediğim bu. Neden?
To accept me, once and for all.
Bütün istediğim bu.
To accept me, once and for all.
Bütün istediğim bu.
- That's all I need.
Bütün istediğim bu. Sadece bir dene.
That's all I'm asking.
Bütün bilmek istediğim bu.
I wanna know.
Bütün bu olanlar seni kendime yakın tutmak istediğim için oldu.
All that happened, happened because I was trying to keep you near me.
Bütün bilmek istediğim bu.
All I want to know is that.
Benim bütün istediğim de bu. Bir de şu dileğim var sizden. Ölüsünü ben götüreyim meydan yerine ve kürsüden, bir dosta yaraşan şekilde konuşabileyim cenaze töreninde.
That's all I seek, and am moreover suitor that I may produce his body to the marketplace, and in the pulpit, as becomes a friend, speak in the order of his funeral.
Bütün istediğim, bu ülkenin hava savunmasının... trajik durumunu herkese göstermek.
All I want is a chance to tell the whole tragic story... of this country's air defense.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Bütün istediğim bu.
That's all.
Zaten bütün bilmek istediğim bu kadar.
And that's all I need for now. Thank you very much. Much obliged.
Bütün söylemek istediğim Bir yolu var mı... bu kupayı benden almanın.
I only want to say lf there is a way
Gençleşmiyorum, bütün demek istediğim bu.
I'm not getting any younger, that's what I'm trying to tell you.
Bilmek istediğim tek şey sizce bütün bu hasara eşinizin kendisinin sebep olması mümkün mü?
ABSOLUTELY NOT. YOU UNDERSTAND, WHAT I MEAN IS,
Benim demek istediğim bütün bu hisleri kafamdan atmalıydım zaten çektiğim acıdan daha fazlasını çekmemek için.
I've had to shut all those feelings out of my mind to avoid any more pain than I've already suffered.
Kollarında, bu şekilde, bütün gece, tam olarak istediğim aslında yorgunluğa değecek, yani yolculuk yorgunluğuna.
In your arms like that, you know, that... It was worth to take a detour. I mean to travel here.
Bütün istediğim bu.
That's all I want!
Demek istediğim bütün bu olanlardan sonra bir restoranım var.
I mean, I got the restaurant after all.
Bütün istediğim, bu zavallı çocuğun mektup yazmasına yardım etmeniz.
All I'm asking is that you help the poor child to write a letter.
Bütün hayatım boyunca, hep yapmak istediğim şey bu oldu.
All my life, that's all I've ever wanted to do.
Bu bütün gün boyunca oynadığınızı... görmek istediğim türde bir hokey çocuklar.
That's the kind of hockey... I want to see played all day, boys.
Bütün dünyanın bilmesini istediğim şey bu kampın gerçekten berbat bir yer olduğu.
I just want the whole world to know that this was a really crappy camp.
Belki bütün istediğim, ya da hayalini kurduğum şey bu değil... ama bu kadarı da yeterli olacak.
Maybe i  s not all I wanted or all I dreamed of having... but i  ll have to be enough.
Eğer bu gerçekleşirse, benim bir düşman ya da bir müttefik gibi hareket etmemi beklemeyin. Bütün bilmek istediğim bu.
If it happens, don't expect me to act as an enemy, or an ally.
O zaman belki insanca anlaşabiliriz. Bütün söylemek istediğim bu Don.
Let's just keep the two apart, and maybe we can deal with each other like human beings.
Demek istediğim bütün bu kabuslar sonunda yok oluyor.
- The visions fade, that's my point.
Senden bütün istediğim bu.
- Leave me alone.
Bu yüzden sana inanmak istediğim kadar... eğer sen bile buna inanırsan... Tanrılığı'nı geri aldığın zaman bütün bahisler kapanmış olacak.
So as much as I'd like to believe you, even if you believe it all bets'll be off once you get your godhood back.
Hayır, ya bütün bu kale çökerse, demek istediğim, ya tüm bunlar kaybedilirse,... burada kalırsam geçidi tekrar kurabilirim.
No, what if the castle crumbles around the gate, I mean this, this, could all be lost,... if I stay I could unbury the gate again.
Demek istediğim, bütün bu acı ve şiddet benimle duracaktı.
I mean, all that pain and that violence was gonna stop with me.
Çünkü bütün istediğim dünyayı kontrol etmek... ve bu metal onu bana veriyor.
'Cause, all I've ever wanted is to rule the world and this metal gives it to me.
Demek istediğim bütün bu zırvalıkların ardında... sende inanılmaz bir potansiyel var.
I mean... underneath all the bullshit... you've got this incredible potential.
Demek istediğim, bütün bu olanlar, senin insan tarafın.. .. seni zayıflatan.
I mean, with everything that's happened, it's the human side of you that's made you weak.
Ve şu anda bütün istediğim de bu...
And it is exactly what I think to do.
Bütün yapmak istediğim bu.
That's all I wanna do.
Demek istediğim, Tanrım, Bütün bu olanlar Roswelle bağlantılı.
I mean, God, the whole thing's so Roswellian.
Dağınık bir evde yaşıyoruz kavga ediyoruz ortaklık istediğim için saatlerce çalışıyorum ve o aramızdaki bütün sorunlar için bu bebek işini bahane olarak kullanıyor gibi.
We fight and I'm working long hours for this partner thing. And he's using a baby as a Band-Aid for everything that's wrong with us.
Bütün bilmek istediğim bu.
That's all I needed to know.
Bütün söylemek istediğim bu.
That's all I want to say.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]