English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ H ] / Her sabah

Her sabah traducir inglés

6,400 traducción paralela
Danny'nin annesi, onun bu hafta her sabah burada olduğunu söyledi.
Danny's mom said he was here every... every morning this week?
Her sabah aynı hikaye.
"lt's the same story for every one."
Biliyorum her sabah cebime 10 rupinin nereden geldiğini biliyorum.
I know.. .. from where does a 10 rupee note land in my pocket every morning.
Çok kötüydü çocuklar. Her sabah şekerim 300'ün üzerinde uyanıyorum.
It was really bad, you guys, and so I was waking up every morning with a 300-plus sugar level.
Cordero, her sabah kayıt cihazıyla beraber takıp, her akşamda kapatıyordu.
Cordero put it on every morning and turned it in every night, along with the attached recording device.
Her sabah oraya geldiğini söyledi. Yemek için çöpleri karıştırırmış.
He said every morning he would be there, looking through the Dumpsters for food.
Danny'yi her sabah gördüğünde, sana bakıp gülümsediğini görüp iyi olduğunu anladığında nasıl rahatladığını biliyorum.
How relieved you are every morning when he wakes up and he looks at you and he's smiling and you know he's okay.
Her sabah gül toplardım.
I used to pick roses every morning.
Her sabah her şey mükemmel olacak beklentisi ile uyanmıyorum Amirim.
I don't wake up every morning with the expectation that I'm gonna bat a thousand, Chief.
Her sabah 30 dakika.
Every morning for 30 minutes.
Her sabah söylüyorsun bunu.
You say that every morning.
Donna, buraya geldiğim günden beri her sabah şu asansörden çıkarken bugünün son günüm olup olmayacağını merak ediyorum.
Donna, ever since I've been here, every morning, I step off that elevator wondering if this is going to be my last day.
Kırmızı eşarp takıp her sabah "lineika" için sıraya geçerdik.
_
Senin yanında kendimi hayat dolu hissettiğimi bana her sabah uyanmam için bir neden verdiğini ve bunun için her gece tanrıya dua ettiğimi söyleyecektim.
how you make me feel excited to be alive, how you give me a reason to get up each morning and say a thankful prayer every night.
Çoğu günler görüşürüz, ama ne olursa olsun, her sabah 9'da konuşuruz.
We see each other most days, but we talk at 9 : 00 a.m. every day, no matter what.
Ancak, her sabah tercihimizi yaparız.
But every morning, we have a choice.
Her sabah bir düzine adamla ormanı arayın.
Take a dozen men each morning and canvass the woods.
Her sabah kahvenizi ben getiriyorum, Bay Gold.
I get your coffee every morning, Mr. Gold.
Onu ve Dave'i neredeyse her sabah otoyol çıkışında görürüm.
I see him and Dave by the off-ramp almost every single morning.
Her sabah şu kapılardan geçmek.
Riding through those gates every morning.
Her sabah dışarıda otobüs bekleyişini canlandırdım gözümde. Kürkü de yok üstelik.
I pictured him standing on the corner waiting for the bus every morning, no fur.
- Her sabah.
Every morning.
İnsanlar sanki biz imkansızı her sabah kahvaltıda yemiyormuşuz.. .. gibi bunu söyleyip duruyor.
People keep saying that as if we don't eat the impossible for breakfast every day.
Eğer ondan bir şey istiyorsam ve bunu yapmıyorsa... Mesela her ebeveyn gibi çocuğunuzun erken yatmasını istersiniz. Çünkü sabah okula gidecektir.
If I ask him to do something, and he doesn't do it, like, for example, as parents, you want your kids to go to sleep by a certain time, because you need'em to wake up in time to get ready for school.
Onu bu sabah gördüm.
I saw her this morning.
Evet, bu sabah konuştuk.
Yeah I spoke with her this morning.
Kıdemli Ajan Doyle, bu sabah arabasında ölü olarak bulunmuş.
Senior Agent Doyle was found dead in her car this morning.
Gözlerimizi bağladılar her gece bunu yaptılar ve bizi bodrumdaki depoya götürdüler ve sabah uyandığımızda hiçbirimiz neler olduğunu hatırlamıyorduk.
They... blindfold us... every night, and take us out to a blockhouse on base, and... when we wake up in the morning, none of us can remember what happened.
Adaylar her yıl aynı ayın, aynı cuma günü aday olduklarını söyleyen bir telefon alırlar. Doğu yakası saatiyle sabah saat 08 : 00'de ve Seattle'da sabah 05 : 00'de.
They always make the calls to the nominees on the same Friday of the same month at 8 : 00 A.M. east coast time... 5 : 00 A.M. in Seattle.
Her adımda, her gün, amansızca ilerledim. Ta ki bir sabah kendime dokunup, en sonunda taş haline mi geldim diye merak edene dek.
Each step, every day, the creep of it unrelenting, until, one morning, I touch myself and wonder if I am not, after all, become stone.
Sabah gazetelerinin hepsini gözden geçirirsin ve her zaman 6. sayfayı atlarsın.
All the morning newspapers you flip through, and you always skip page 6.
Bu sabah biraz heyecanlıydı ama ona yatıştırıcı verdim.
She's was little agitated this morning, but I gave her a sedative.
Sabah 11 : 18, Rosa onu izlemeni söyledi ve birlikte ayrıldınız.
11 : 18 a.M., rosa told you to follow her, And you guys left together.
Fakat herşeyle çok iyi gidiyorlar. Özellikle her pazar sabahı Kurt'e hazırladığım sabah kahvaltılarında.
But they go great with everything, especially the breakfast in bed that I serve Kurt every Sunday morning.
Bu sabah olanlar, her gün oluyor. İnsanları sürekli, belli bir noktaya ulaştıklarında alaşağı ediyor ve o noktada olduğuma eminim.
He keeps people down when they reach a certain point, and I'm pretty sure I'm at that point.
Her şey bu sabah başladı.
It all started this morning.
- Mick, bu sabah tanıştığın kadınla sakın konuşma.
Mick, that woman you met this morning, don't fucking talk to her.
Her Cumartesi sabahı kahve içmek için buluşuruz.
We'll meet every Saturday morning for coffee.
Hayır, onu ziyaret etmiştim ama cemaatimle bu sabah onun için dua ettik.
No, I visited with her, but My congregation... This morning, we prayed for her.
# Yarın sabah güneş ışığında her şeyin daha az ürkütücü görünebileceğini düşünmüştüm yalnızca #
♪ just thought you should know ♪ ♪ in tomorrow's morning light ♪ ♪ things will look a lot less frightening ♪
Bayan Jackson'ın mevcut yaşamı düzenlemesi için ayrıntılı bir tahkikat bu sabah katibe sunuldu, her ikisi içinde gayet adil bir anlaşma.
Further scrutiny of Mrs. Jackson's current living arrangement has led both parties to a new agreement, which was submitted to your clerk this morning.
Bak, bu sabah İspanyol asker Romero ile geri döndü... Kral'ı öldürmeye niyetliyse her şansı kullanır.
You see, he arrived back this morning with a Spanish soldier called Romero and there's every chance he intends to make an attempt on the King's life.
Dün gece kaçırmışlar. Sabah arayıp polise haber vermeyin dediler.
They took her last night and call us in the morning and tell us not to call the police.
Komşu bu sabah çöp arabası için çöpü boşaltırken bulmuş.
Neighbor said she saw a sanitation truck come by this morning, to empty her bin.
Norman pazartesi sabahı ilk iş hesaplara erişmiş, sonra da her şeyi silmiş ;
Norman accessed the accounts first thing Monday morning, then wiped it ;
Bayan Draper bu sabah aramadı, Ama ben bu sabah oranın zamanına göre öğleden sonra ulaşmak üzere Bir sevgililer günü buketi ayarladım Akşam arar diye umuyorum
Mrs. Draper did not call this morning, but I arranged for a Valentine bouquet to arrive in the afternoon her time, so I'd expect a call here around dinner.
Başkan Grange uzun zamandır izinli olduğu görevinden bu sabah bir basın toplantısı düzenleyerek resmen istifa etti.
Reporter ( on tv ) : Mayor grange made her leave of absence permanent today... Officially resigning during a press conference, this morning.
Evet, bu sabah evine gittim ve orada değildi.
Yeah, I went by her place this morning and she wasn't there.
Dün sabah biraz konuşmuştum onunla.
I had to... give her a bit of a talking to yesterday morning.
- Efendim? - Bu sabah Grand Hotel'in dışında duruyordum leydim. Leydi Mary'yi bavullarıyla çıkarken gördüm.
I was standing outside the Grand Hotel this morning, M'Lady, when I saw her come out with her suitcases.
Neden sabah her gün olmak zorunda?
Why does morning come every day?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]