Küçük olan traducir inglés
2,954 traducción paralela
Küçük olanı asla küçümseme.
Never underestimate the youngest.
Maggie, duygusal, küçük olanı.
Maggie is the emotional, little one.
Küçük olan kaleden kaçmış gibi görünüyor.
The younger one seems to have escaped the castle.
Zayıf olan Kawa ve küçük olan da Mame.
The skinny one here is Kawa, and the tiny one is Mame.
Küçük olanı Tessa o da 3'ünden gün aldı.
And, then Tessa, the little one, she just turned three.
Sadece küçük olanı.
Only the little one.
- Ya şu daha küçük olan?
- And that smaller one?
Burası misafir odası... küçük olan.
It's a guest room... the smallest one.
Atomlardan da küçük olanın, birden, yepyeni ve beklenmedik şekilde dallanıp budaklanarak dünyalar kadar büyüyebileceği..
Smaller than atoms, could the world suddenly get bigger... Branching out in new and totally unexpected ways?
Küçük olan değil.
Oh, not the little one.
Unutmayın, onları küçük olan şeyler ele veriyor.
Remember, it's the little things that will give them away.
Ama yan odada ölmekte olan küçük bir kız için uyumlu olduğunuz ortaya çıktı.
I'm afraid you're not a match. But it turns out you are a match for a little girl who's dying in that next room over there.
Elinde sopa olan küçük ve sevimli bir zavallı.
A sweet little waif holding a stick.
Küçük dumanlar, Havai fişekler, yüz yapım ile aynı olan iskelet kuklası geçici olarak bir iş, önceden kaydedilmiş bir ses, ve bütün işler yapıldı.
A little smoke, fireworks, a skeleton puppet identical to my own bone structure for close-up work, a pre-recorded voice, and the deed was done.
Bu küçük köpekte özel olan bir şey vardı.
There was something special about this little dog.
Biz kesinlikle sizin olan küçük bir takım şeylerinizi bulduk.
We found your certain little something.
Küçük çocukları olan Alzheimer hastaları benim hep moralimi bozuyor.
It always bums me out when we have an Alzheimer's patient - with young kids.
Üstünde küçük evler olan ve insanların çiftçilik yaptığı şu küçük arazi parçalarının komünizmle bir ilgisi var mı?
These little tiny patches of land each with the little tiny house on it, and people farming it, is that to do with Communism?
Küçük yerleri sevmem ve özellikle de çukur olan yerleri.
I don't like small places, and I especially don't like them when they're holes in the ground.
- Mor olanın iyi olacağını düşünmemiştim ama takılarla çok güzel olmuş ve sanki küçük Elizabeth Taylor olmuşsun.
- I didn't think the purple would work, but it works with the jewels, and it's like a young Elizabeth Taylor.
Haddie için küçük tarçınlı olan wafflelar mı?
Little cinnamon waffles for Haddie?
Küçük bir kasaba olan Americana'nın bir parçası.
A slice of small-town Americana.
Küçük bir haneden güçlü adamlarla ve kadınlarla arkadaş olmaya büyük yeteneği olan birisi.
A grasper from a minor house with a major talent for befriending powerful men- - and women.
Hani küçük çocuğu olan bayanla.
The lady with the little boy.
İlginç olan şey pek de önemli görünmeyen buradaki şu küçük kırmızı leke.
The interesting thing is this little red blob here, which looks very unremarkable.
Seni oraya götürmem için bana yaltaklanan sevimli küçük doktorları olan U.S.E'deki * büyük, süslü ofisimi bırakıp geldim.
I left my big, fancy office at the n.I.H. With lots of cute little doctors fawning over me
Ve evrendeki herşey en yoğun olan kara delikten... en küçük toz zerresine kadar, hatta ışık hüzmeleri dahi bu eğimleri izlemek zorundadır.
And everything in the universe has to follow those curves, from the most massive black hole to the smallest mote of dust, even to beams of light.
Önemli olan tek şey panzehir olan İridyum 6'dan küçük bir şişe.
It doesn't matter. What matters is that I need a vial of the antidote iridium-6.
Kulübede üzerinde kan olan küçük bir NCC sweatshirt'ü buldum.
I just found a small NCC sweatshirt with blood on it hidden in the shed.
Bir milisaniyelik özetle bizim mütevazi küçük güneşimiz evrendeki en güçlü manyetik enerji kaynağı olan bir magnetar olmuş.
For one brief millisecond, our humble little sun became a magnetar, the most powerful source of magnetic energy in the universe.
Maria ve meslektaşları, bu muazzam bilgi yığınını gözden geçirdi ve maddenin temel yapı taşı olan, düzinelerce küçük atom-altı parçacığını tanımladılar.
Maria and her colleagues have sifted through this immense pile of data and identified dozens of tiny subatomic particles, the basic building blocks of matter.
Eğer, sormak zorunda olduğunuz soruları sorarsanız, küçük, çok küçük ve ve yerçekimi ile ilgili olan her şeyi almalısınız - - bu bağlamda, çok çok küçük ölçeklerde nesneler yerçekimsel olarak nasıl etkileşimde bulunuyorlar? - -
So if you ask questions that have to do, say, with the very, very small and that involves anything that has to do with gravity - - so, how do objects interact gravitationally on very, very short scales - -
- Bu sorunlara sahip olan senin yaşında, senden küçük birçok kişi var.
- Okay. - There are many, many people- - especially of your generation and younger- - who have these issues now.
Üstünde sevimli "t" ler olan... küçük krakerler buldum.
- OH, I FOUND THESE CRACKERS WITH THESE CUTE LITTLE Ts ON THEM.
Bu küçük kasabada, böyle sezgileri olan iki genç adam var. Bunu garip bulmuyor musun? Onlar sadece iki acemi polis.
In this little town, there are two young men with such insights, don't you feel strange that they are just junior cops?
Küçük, disiplinli bir milis büyük bir gücü tutmakla kalmaz aynı zamanda geri de püskürtür. Çünkü onlar, hakları olan şey uğruna savaşıyorlardır.
A small, disciplined militia can not only hold out against a larger force but drive it back because they're fighting for what rightfully belongs to them.
Kızları olan babalara tek şey söylerler sizi küçük parmaklarında oynatırlar.
Every single thing they say About daughters having their fathers Wrapped around their little fingers -
Yani bu yaşam ağacının küçük bir parçasına, bu gezegende yaşamış olan tüm türleri sığdırmak zorundayız.
So on this tiny bit of this tree of life we're going to have to fit all of the species of animals that have ever existed on this planet.
Ve ardından, yedi milyon yıl evvel bu ağacın küçük bir parçası olan homininler ( atalarımız ve bizler ) ortaya çıkar.
And then seven million years ago, our own little part of this tree, hominins, us and our ancestors, appears.
Cynthia, Nepal'deki küçük bir köy olan Namçe Pazarı'na geldi.
Cynthia has come to Namche Bazaar, a small village in Nepal.
Gerçekten mi? Çünkü ben sadece hiçbir şey görmemiş olan küçük köpekli, iri kıyım bir adamla konuştum.
Because I just talked to a big man with a little dog, who saw nothing.
Bu fikirleri ilk denemeye başladığımda, sonsuzluktan bu kadar küçük bir boyuta sadece biraz daha büyük olan % 20lik bir boyuta inmek gerçekten çok zordu.
When I first started trying out those ideas, it was really difficult to go all the way from infinity to such a small thing, just a little bit larger - - just 20 % larger than what we see around us today.
Her zaman küçük beyaz bir ev istedim, kırmızı kapısı olan, sakın gülme ama bahçe çiti olan bir ev, televizyonda gördüğümüz insanların yaşadıkları gibi.
Well, I always imagined a little white house with a red door and, don't laugh, but it had a picket fence, just like, you know, the houses that you see on TV that people live in.
Küçük bir şirket olan Sussex tarafından yapıldı ve E-Type konseptine sahip.
Made by a small engineering company in Sussex, it looks like an E-type.
Kokain mağduru olan bir hastaya göre aslında delik nispeten küçük.
It's actually relatively small for a patient who has had cocaine abuse.
Vaaz vermeye başladığında, Hz.Muhammed çabucak ilgi çekti. Arabistan'ın bir çok tanrısının mabedi olan Kabe'yi kontrol eden Mekke'nin ileri gelenlerinin ölüm tehditleri altında küçük bir grup takipçisi vardı.
When he started preaching, Muhammad had quickly attracted a small band of followers, but they were now under threat of death from the rulers of Mecca who controlled the Ka'aba, a shrine that housed the many Gods of Arabia.
Belki küçük kızla ilişkisi olan birisi.
Maybe someone connected to the little girl.
Seninki gibi küçük Steve'i olan kimseden korkulmaz!
No-one could be that scary with a dick your size!
Üzerinde küçük Noel ağaçları olan bir papyon.
It's a bow tie with little Christmas trees on it.
Değeri pek çok küçük ülkeden yüksek olan bir imparatorluğun başındaki adam.
He's head of a corporate empire whose net worth eclipses most small countries.
Neden? Küçük bir kızı öldürmek üzere olan adamı vurmaya cesaret eden tek kişi ben olduğum için mi?
Why, because I was the only one that had the nerve to shoot a guy that was gonna kill a little girl?
olan 30
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanlardan sonra 18
olanaksız 58
olan oldu artık 19
olanlar için üzgünüm 57
olanlar için çok üzgünüm 24
olanları duydum 24
olan oldu 100
olan bu 81
olan olmuş 22
olanlardan sonra 18
olanaksız 58
olan oldu artık 19
olanlar için üzgünüm 57
olanlar için çok üzgünüm 24
olanları duydum 24
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir hediye 18
küçük serseri 26
küçük bir şey 30
küçük bey 45
küçük bir 20
küçük şeyler 22
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük bir kız 38
küçük bir hediye 18
küçük serseri 26
küçük bir şey 30
küçük bey 45
küçük bir 20
küçük şeyler 22
küçük köpek 18
küçük sürtük 19