Lar traducir inglés
321,800 traducción paralela
Ama yapmadılar.
But they just weren't into it.
Pekala mutlu kampçılar bir ranza ve İncil alın.
All right, happy campers, grab a bunk, and let's get our Bible on.
Yoksa ayılar çocukları ve din adamlarını yer
♪'Cause bears eat kids and clergymen ♪
Kaçabildi çünkü cinayet silahını hiç bulamadılar o hala dışarda bir yerde. Bir yerlerde.
He got off'cause they could never find the murder weapon, so he's still out there... somewhere.
Bu yüzden iki tane bebek Ferguson var sandılar.
That's why they thought there were two baby Fergusons.
Bazıları doğum gününü bile kutlamıyor.
Some don't even celebrate actual birthdays.
Asla büyük hayranımız olmadılar.
Well, they've never been big fans.
Hayal et, tanıdıklarından alacağım güzel anılar ve komik hikayelerle hayatının geri kalanında izleyebileceği bir video.
Picture this... his nearest and dearest recounting fond memories and funny stories all edited together into a cherished keepsake he can watch for the rest of his life.
Bazılarımız ders çalışıyor.
Some of us are studying.
Ayrıca kahvaltıları kendimiz hazırlayacağız.
And for breakfast, we're totally on our own.
Önemli olan, evet bir şeyler denemek için zamanınız var ama Orson Lisesi'nde harika anılarım oldu. Doğu Koridoru'nda yürümeyi asla unutmayacağım...
Um, the point is, yeah, there were some trying times, but I have so many great memories of Orson High, like I will never forget walking down West Hall...
Belki diğer çocukluk anılarımla beraber bodruma atmışsındır.
Maybe you chucked it in the basement along with all my other childhood memories.
Kenny'nin mobil uygulama işi toplantıları olabilirmiş ve Kenny'nin konuşmaktan hoşlanmadığını biliyorsunuz bu yüzden onun sesi olabilmem için yol masrafımı ödemeyi teklif etti.
Kenny might have some business meetings for his app stuff, and you know how Kenny doesn't like to talk, so he offered to pay for my ticket so I can come and be his voice.
Benden de aramadılar.
No one called my cell, either.
Bulmaca yazıcıları mahlas kullanır. Uydurulmuş bir isim.
Crossword-setters traditionally use a pseudonym, a made-up name.
Antik Thebes şehrinin kapılarını korurdu.
She guarded the gates of the ancient city of Thebes.
Artık birçok kural var Ve çok sert cezalar. Bazılarını burada aldım.
There are now very many rules and many stiff punishments.
Çok miktarda direksiyon açıları var, Böylece rafınızın sonuna kadar sürebilirsiniz.
They've got massive amounts of steering angle, so you can drive on the end of your rack.
Şu fıçıları taşımama yardım eder misin lütfen?
Can you help me with these kegs, please?
Bu arada onun dayılarınla pek iyi anlaşamadığını duydum.
By the way, I hear he's not getting along with your uncles too well. Oh, yeah.
İnsanlar geldi ve bayıldılar buraya.
People came, and they loved it.
O süre dolmadan ayrıldılar hep.
They all break up before then.
Yatırımcı toplantılarına da şahsen başkanlık edeceğim.
I will personally lead the investors'meetings as well.
Miras, Kang Seo Hee'nin oğluna kalırsa tüm parayı yabancılar yemiş olacak.
At that rate, if Kang Seo Hee's son receives all the inheritance, only the strangers are benefiting from his household.
Demek Cha Si Ah'ın evi diye öyle davrandılar.
They were like that because it was Cha Si Ah's house.
Halihazırda yakalandığım için anılarını silmeden önce ona sorsam mı?
Since I was already caught, should I have asked him first before erasing his memories?
Beni boğulmaktan kurtardığını ve anılarımı silen bir denizkızı olduğunu hatırladım.
That you were the one who saved me from drowning and also the mermaid who erased my memory.
Yangyang'taki Batık Geminin Kalıntılarının Sergisi
Gallery of Yangyang's Shipwreck Artifacts
Bizi rüyalarında görmüş olmalılar.
They must have seen us in their dreams, too.
Beni küllük yaptılar.
Used me like an ashtray.
Bazılarımız sana barı almanda yardım etti, bu arada.
Why'd you buy the bar? Some of us helped you buy the bar, by the way.
Bir gün alışveriş yapıyorum ya da araba kullanıyorum. Sonra birden sirke hidrojen salgılar mı diye bilmek mi isteyeceğim yani?
Okay, one day, I'm gonna be, like, driving or shopping when suddenly, I'm gonna need to know if vinegar can release hydrogen?
Az önce beni bir yolun kenarında bıraktılar.
They... they just... they just left me on the road somewhere.
- Yaraladılar mı seni?
Did they hurt you?
Canını acıttılar mı?
Did they hurt you?
Hiçbir şey yapmadılar.
They didn't do anything.
J, görünüşe göre dayıların seni pek takmıyor, değil mi?
Well, j, looks like your uncles don't really give a damn about you, does it? Nobody's saying that, smurf.
Nicky'yi diğer odada yakaladılar.
They had Nicky in the other room.
Biliyorum ama burada yalnız olmamalılar bence.
I know, but ii don't think they should be here alone.
Dayıların nasıl?
So how mad are your uncles?
Listede karşılarına çıkmışsın.
They just need to cross you off their list.
Bize söyledikten sonra nasıl yaptılar?
Just how they handled it... and telling us after?
Sarışın, 60'larında gri ya da beyaz bir şey giymişti.
Blonde, 60s, drove a gray pickup or a white Jag.
Sadece I'larımızı alıp T'lerimizi çarpıştırıyorsun.
Just dotting'our I's and crossing our T's.
Rolls-Royce'lar ve Bentley.
Rolls-Royces, and a Bentley.
Baz'ın tüm toplantılarına gittik.
We went to all of Baz's meetings.
Kapıları kontrol edeceğim!
I'm gonna check the doors!
Çocuklar ve karıları.. ve karıları bu tür şeylere önem verir.
It's the guys and their wives, and wives care about those kind of things.
Kapılar kilitli.
The doors are locked.
Kim bir evi terk edip kapılarını kilitler ki? Kuzey yolunda.
Who abandons their house and locks the doors? Ahh! Three Talis on the north road.
Aşağılarda da çalıştılar.
Worked their way down.