English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Oradaydık

Oradaydık traducir inglés

998 traducción paralela
- Dün oradaydık zaten.
- We were yesterday.
Bu sabah oradaydık.
That's where we were this morning.
- Sanırım, bir bakıma oradaydık.
Well, I guess we was kind of at that.
Bütün ekip oradaydık, Step Dansçı 10 Ozan'ı oynuyorduk.
There we were, the whole act, the 10 Tapping Troubadours.
Tam zamanında oradaydık.Tam aileler büyük bir kaygı içinde vardıklarında.
We were there at the right time. Just as families arrived in a state of high anxiety.
Bütün gün oradaydık.
We've been there all day.
Bir kaç dakika önce oradaydık.
We were there a few minutes ago.
Daha dün oradaydık.
We were there yesterday.
Bir zamanlar Gran Fort'ta idik, otele bir yabancı gelmşti, biz de oradaydık.
Remember that time in Gran Fort, those strangers had us in a hotel with a guard?
Kızılderililerin öldürülmesi. biz oradaydık...
Killing Indians, that's what we were there for.
Bundan önce de biz oradaydık.
Seems like we've been over this before.
Elena ve ben demin oradaydık.
Elena and I were just aboard.
Oradaydık, karo kızı ve ben de Bilemiyorum... "Gaucho / kovboy" Marx gibiydim.
There we were, the queen of diamonds and me, looking like, I dunno, Gaucho Marx.
Bay Başkan, bizzat karınız o adamın ziyarete geldiğini gördü. Biz de oradaydık.
Mr. Chairman, your own wife saw him come there to visit, while we was there.
Belki onları göremedin, Jenny. Çünkü sen ambarda saklanıyordun bizse aracın oradaydık.
Well, maybe you couldn't see them, Jenny, because you were hiding in the barn and we were over by the truck.
Oradaydık.
We were there.
İkimiz de oradaydık, Bay Marco.
- There are two of us, Messr Marco. - No, Ping-Cho.
Oradaydık, Vicki.
We were there, Vicki.
Biz üçümüz de oradaydık.
We were there, the three of us.
Olaydan önce oradaydık.
We were there before the incident?
Arkadaşım ve ben oradaydık.
My friend and I were both there.
Albay ve ben oradaydık çıkıp kalabalığı selamladığında.
The Col. and I were there when he walked out waving to the crowd.
Almanların geri çekildiğini gördük ve onların geri çekilmesini korumak için oradaydık.
It was one of the things that made us laugh, although the threat of the Russians made it somewhat less funny.
Hepimiz oradaydık.
We were all there.
Hepimiz oradaydık. Duvarın arkasında. Tozun ve sisin içinde.
We were all there... in the wall, in the dust, in the fog...
İkimiz de oradaydık, o mezarında.
We were both there, at the grave.
Biz de oradaydık.
We were it
John oradaydı ve Jim'de öyle ve Georgie çavuş oldu kısa sürede ordu kim olduğuna bakmıyordu bile ve bizi sınıra sürdü, kuzeye askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
John was there and Jim was too And Georgie made sergeant in short order The army doesn't give a fig who you are
Buharlı, o kayalığa çarptığı zaman oradaydım. Ve bir çığlık duydum.
That's where I was... when the steamer, she smashed against that reef... and I heard that dying scream.
Sternwood'un küçük kızı oradaydı.
The young Sternwood girl was there.
bildiğim kadarı ile kız oradaydı.
That much I know.
İşte yine TNT ilaçlı içki sahnesindeydim kasayı gizleyen güzel kız da oradaydı.
Here I was again, back to the scene of the TN T highball with the pretty girl camouflaging the safe.
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
A lot of them, an awful lot, camped along the Big Horn.
O sıkı sıkı inandıki ben onları izlemek için oradaydım,
He firmly believed that I was there to observe them.
Seni iyi tanırım, Mike, nasıl oldu da o kız oradaydı?
Knowing you, Mike, how did she ever get there?
Ama aynı zamanda, şu garip varlık da oradaydı.
I want to say... There was this strange apparition.
Babamı gördüm. Çalışma odasında bir ışık vardı ve babam oradaydı.
I saw Daddy, and there was a light in his study, and he was there.
Dikenli tellerde aralık vardı, Muff da oradaydı.
I could see Muff at an opening in the fence.
Oradaydım... ama kısa bir süre.
I was there... briefly.
1943, 1944 şu yıllarda beyazlık vardı, ve göç, geçmediler, hala oradaydı, ebedi karlarla dolu
1943, 1944 These are the years of whiteness, of emigrations. They weren't gone, they were still there, with their eternal snows
Komutanın ofisinden çıkıyorduk ve oradaydı.
I was coming out of the Kommandant's office, and there he was.
Sos şişesindeki dört kırıntı, dün oradaydı.
Four crumbs by the sauce bottle, they were there yesterday.
"Oradaydı tırmandık" deriz.
Let's just say we climbed it because it was there.
Yaklaşık bir yıl. Stalingrad metrosunun oralarda, çünkü evim oradaydı. Sonra da Champs Elysees'de.
Nearly a year... over by Stalingrad where I lived, and then on the Champs Elysees after I'd bought a car with my money.
- Evet, mösyö, bir şeytana dua törenine tanıklık ettim ki senin kırkardeşinde oradaydı beni zehirlemeye çalışan Voisin adında bir kadınla beraberdi.
Yes, Monsieur, I was witness to a black mass, in which your sister participated. She also tried to have me poisoned by the Voisin woman.
Köprüye ulaştık, ama ordu oradaydı.
And we arrived at the bridge, but the army was already there.
Kuzenlerimden pilot olan biri Du Jonchay oradaydı ve doğal olarak olup bitenleri tartıştık.
One of my cousins, Du Jonchay, a pilot, was there, and naturally we discussed what had happened.
Dikeldim, kız kardeşlerin oradaydı.
I sit up, there are your sisters.
Ufaklık Tim oradaydı, biliyor muydun?
Tiny Tim used to sing there. Did you know that?
Oradaydı, gün gibi açık, orada otomobilinin ön koltuğunda oturuyordu.
There he was, big as life, sitting there in the front seat of your car.
Sen kışın ortasında oradaydın ve orada geriye kalan tek şey at tüyüydü.
You sneaked out there in the middle of winter and all the rest was horse feathers.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]