Sanırım olmaz traducir inglés
524 traducción paralela
- Hayır, sanırım olmaz.
No, I suppose I can't.
Evet sanırım olmaz.
Yeah, maybe not.
- Hayır, sanırım olmaz.
- No, I suppose not.
Sanırım olmaz.
I guess not.
- Sanırım olmaz.
- Suppose I can't?
Hayır. Sanırım olmaz.
No, I guess not.
- Hayır, sanırım olmaz.
- No, guess not.
Sanırım etrafımda hayaletler varken test çözmek de sorun olmaz.
I think I'll be able to take a test even when there are ghosts.
Sanırım bir tane daha almamın zararı olmaz.
I guess it won't hurt to have another one.
Sanırım 25000 doları olur olmaz dönüp o kızla evlenmesi gerektiği de seni ilgilendirmez.
I suppose it doesn't interest you that he was supposed to marry that girl... as soon as he got $ 25,000.
Bu fırsatı kaçırırsam başka bir şansım olmayabilir. Sanırım bunu denememin kimse için bir mahzuru olmaz, değil mi Julia?
If I let this chance go by, there'll never be another for me so I don't think anyone will mind if I just have a go at it, will they, Julia?
sizin istediğiniz gibi olmaz. Sanırım onları vatana ihanetten askeri mahkemeye götürebilirim
If they're to stand trial, it will be before 12 of their peers, not before the likes of you.
- Gelecek Perşembeden önce olmaz sanırım.
- Not before next Thursday.
Biriyle konuşmak problem olmaz, sanırım.
I suppose it can't hurt to talk to somebody first.
- Sanırım Sardvitz'in olmaz.
- I suppose it couldn't be Sardvitz.
Sizin durumunuzda ise sanırım bir sakıncası olmaz.
But I think in your case, it can do no harm.
Jekyll'dan biraz daha detaylara inmesini istememin bir sakıncası olmaz sanırım.
I was wondering what Jekyll would do if I asked him to elaborate.
Yok, olmaz sanırım.
No, I suppose not.
Sanırım aklımda olan bazı şeyleri yapmak için vaktin olmaz, öyle ki... babam...
I presume there'd be no time for something I had in mind, that is... my father...
- Sanırım kimse bunun için rahat olmaz.
- I guess nobody feels good about that.
Sanırım yer de olmaz.
- I suppose the floor is out?
Hmm, sanırım Pete'nin buna ihtiyacı olmaz.
Well, I guess Pete won't be needing this.
Bay Holmes bu konuda her şeyi biliyor göründüğüne göre, sanırım, anlatmamın bir zararı olmaz.
As long as Mr. Holmes seems to know all about it already I suppose there's no harm in telling you.
Elbette, ama ucuz olmaz sanırım.
Sure, but it won't be cheap
Hizmetlilerin odasına bakmamıza bir itirazınız olmaz sanırım?
There'd be no objection, I suppose, to our seeing over the servants'quarters?
Ülkeyi terk etmem sanırım sorun olmaz.
I suppose it's alright for me to leave the country.
Oraya gitmemiz sorun olmaz sanırım, değil mi?
I guess it's all right if we drive up there, isn't it?
Sanırım bir kaç hafta dinlenmemin bir zararı olmaz.
Guess I don't mind resting a couple of weeks.
Günüm kötü başladığı için sanırım bunun yararı olmaz. Hayır, hayır.
No, no.
Sanırım bunu böyle bir anda söylemem pek romantik olmaz ama akşam yemeğini hala yemediğimizin farkında mısın?
You know, I don't suppose it's very romantic of me... to bring it up at a time like this but... you realize we haven't had any dinner yet?
Şey, Sanırım şimdi meyve suyunun bir zararı olmaz.
Well, I guess there's no harm in the juice now.
Olmaz, sanırım erkenden yatacağım.
No, I think I'll go to bed early.
Evet, sanırım, pek zararı olmaz.
Yes, I guess that's harmless enough.
Rahatsız olmaz sanırım.
I don't think it will disturb him.
Rahip olmayan herhangi biri kadar İncil üzerine çalışmışlığım olduğunu ve onun hükümlerine göre yaşamaya çalıştığımı söylemek kendini övmek olmaz sanırım.
It is not boastful to say that I have studied the Bible as much as any layman, and I have tried to live according to its precepts.
Bu pek de uygun olmaz sanırım.
I guess it wouldn't be... suitable.
Sanırım, sorun olmaz.
I suppose she'll be all right.
Kalıp bu müsamereyi izlemezsem sizin için bir mahzuru olmaz sanırım.
Well, you'll excuse me if I don't stay to watch the farce, won't you?
Ama nasıl o olmaz? Gördün mü? - Sanırım o değil!
- I don't think it is.
Buonarotti'nin bir hafta içinde çalışmaya başlayacağını düşünmek yanlış olmaz sanırım.
I think we may safely say that Buonarroti will be back on the ceiling within the week.
Hayır, sanırım bir sorun olmaz.
No, I guess it'll be all right.
Sanırım sana sormak adil olmaz.
I guess it's not fair to ask.
Sanırım çok sıkı giyinirsem bir şey olmaz.
Oh, I think if I wrap up well it'll be all right.
Tuhaf bir gün oldu demek yeterli olmaz sanırım.
It's been a strange day. That's not putting it too strongly.
Pek yolumun üstü sayılmaz ve saat de epey geç oldu ama sanırım biraz daha geciksem bir şey olmaz.
It's out of my way and late already, but a little delay won't matter
Sanırım dışarı çıkman pek mantıklı olmaz.
Guess there's, uh, not much point in going out.
Sanırım bu kadar kişiyle yapınca bir kez daha yapsa zararı olmaz dedi.
Guess she figured, when you've been sawing logs so long, what's one more?
Sanırım, şu Albay Dreiga'yı bir araştırsak hiç fena olmaz.
I think it would be wise to check out this Colonel Dreiga.
Kasabanın en güzel evi olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
I guess you could say this is about the finest house in town.
Sanırım herhangi bir itirazın olmaz.
You'll have no complaints today, I assume.
Olmaz, sanırım içmemeliyiz.
Oh, no, we couldn't possibly drink it.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
sanırım 5390
sanirim 35
sanırım öldü 20
sanırım oldu 18
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım buldum 30
sanırım o 59
sanırım evet 122
sanırım öyle oldu 17
sanırım olur 20
sanırım ben 59
sanırım bu 88
sanırım öyle 707
sanırım anladım 39
sanırım buldum 30
sanırım o 59
sanırım evet 122
sanırım öyle oldu 17