English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yakın onu

Yakın onu traducir inglés

1,391 traducción paralela
Sadece onu yakından tanımalısınız.
You just need to know him.
Onu fazla yakın buluyorum.
I find him too familiar.
Kardeşiyle yakınlaştığını görüyor ve onu kaybetmekten korkuyor ve öyle olursa kabulleneceğini kim söyleyebilir?
They're having trouble knocking this bitch down. Security says there's a stairwell in the middle of the building. It is unmarked, so keep your eyes open.
Onu yakında siz de tanıyacaksınız.
And you're about to meet her.
Ama onu tanımıyordum ve kayıp zamanı telafi etmek için yakınında olmak istedim.
But I didn't know and wanted to be near her, to make up lost time.
Onu çözmek için, Ona yakın olmamız lazım.
We need to close in on her To find out about her
Eğer onu yerde, yakın mesafeden vurmuşsa kavgadır.
If he shot him lying, at close range, it was a fight.
Onu gizlice apartmanın yakınına gömmüş.
He buried him secretly near his apartment.
Şimdi en yakın zamanda onu evlendirmeliyiz.
Now get the girl married at the earliest.
Ama yakın zamanda babası yani Arvin Sloane'un da onu aradığını öğrendik.
But then recently we found out that her father, Arvin Sloane, was also looking for her.
Ayrıca onu yakınımda istiyordum.
Besides, I wanted her close to me.
Onu şeker rafının yakınındaki bir tezgâhın altında bulduk.
Well, we found him in a storage cabinet, near the candy rack.
Birinin gözlerinin içine bakarak onu yakın mesafeden vurmak.
To look somebody in the eye and shoot them at close range.
Onu bir daha kaybetmek istemiyorum çünkü ben, onun yakın olamıyorum.
I can't get close to her, because I don't want to lose her again.
Onun en büyük korkusu onu Felç, onu işgal tutmak, ve biz bir yere dünya dönen daha yakın bir adım olacak en az tekrar bir şans sahip olduğu kötü.
Paralyse him with his greatest fear, keep him occupied, and we'll be one step closer to returning the world to a place where evil at least has a chance again.
Ayrıca onu evine yakın yaşamak için kullanılabilir olmak istiyor.
Plus she wants him to be available to live near her home.
Şu anda ona en yakın olan sizsiniz. ve eğer onu görürseniz, burdaki pılını pırtını almasını söyleyin. son maaş çeki de orada.
I'd say you're the closest thing to a friend he's got right now... and if you see him, tell him he can pick up his junk... along with his last check.
Yakınız ama büyükanneniz orayı beğenmez. Kemikler onu rahatsız eder.
Close, but your grandmother would not like the catacombs.
Hmm bende bakım yapması için Alex'in kocasını çağırdım- - Çünkü o yönetici- - Ama asıl planım onu çağırıp ne kadar yakışıklı olduğumu göstermek.
Well, I'm luring Alex's husband over here with a pretend maintenance problem - because he's the super - but my real plan is to prove to him that I'm sexy.
Bunu birine söyleme ihtiyacı duydu, tamam mı, dolayısıyla evdeki en yakın arkadaşına yazdı ve ona bizden ve nasıl birbirimize aşık olduğumuzdan bahsetti, ve uh, arkadaşı onu ailesine söyledi.
She needed to tell somebody about it, right, so she wrote her best friend at home and told her about us and how in love we were, and uh, her friend told her parents.
Bir iz sürme aracı kullanırsan, GPS sinyalini olduğu yerin... 20 metre yakınına kadar bulabilirsin. - Haydi onu arayalım.
So if you use a cell tracker, you can pinpoint the GPS signal... within 15 feet of where they're standing.
Jonathan karakteri harika. Onu kendime yakın hissediyorum.
Really related to the character of Jonathan. I thought he was great.
Evet, yakın zamanda onu yine delirtebileceksin.
You'll be driving him crazy again in no time.
Onu kâlbine yakın tut Peyton.
Keep him close to your heart, Peyton.
Onu daha yakın tutuyordum sadece!
I was just keeping her closer!
Biliyorum, ona çok yakın olduğun için zor, ama onu tanıdığından emin misin?
I know it's hard because you've been so close to him... But are you sure you really know him?
Olokun'un üst mevkilerinde bir casusları olduğuna inanıyoruz, onu öldürebilecek kadar yakın.
We believe they have a spy in Olokun's higher ranks, close enough to kill him.
Onu ancak yakın zamanda keşfedebildik, çünkü yüzeyden çok aşağılardaydı.
We only recently discovered it because it's so far beneath the surface.
İşinden yakın ve sonra onu evine yeni siyah cübbeni görmesi için çağır.
Number nine : bitch about the job, and then invite her back to your place... to see your new black robe.
Zamanı doğru ayarlamalısın. Çünkü o zaman, düzenli olarak en yakın arkadaşını becerdiğini duyduğunda... dünya üzerine çökmüş gibi hissetmez çünkü... onu evlilik için kandırmış olacaksın.
You should time it right, so that when he hears that you repeatedly screwed his best friend, he won't feel like the world is collapsing and there's no escape because you tricked him into marrying you.
Biz yakın bir zamanda çocuğumuzu kaybettik ; kızımızı. Emily bize onu hatırlatıyor.
It's just that... we lost a child recently - a girl... and in some ways, Emily reminds us of her.
Siz onu Ashtown da tutukladınız, bu Heights'e yakın.
You busted him in Ashtown, that's adjacent to the Heights.
eğer ağzını açarsan, onu tanrısına yakınlaştıracağım!
You flap your lips and she could come to Jesus, too.
Hayır, çünkü öldürülme sebebi bu değildi. Ama senin için çok önemli çünkü onu öldüren sana çok yakın biri.
No, it isn't,'cause that's not why she was killed, but it's real important to you,'cause the person who killed her is real close.
Hey, dostum, onu çite daha yakın koştur, olur mu?
Manny, run her a little closer to the rail.
Onu en yakın arkadaşımla yakaladım.
I caught him with my best friend.
Milan'ın komutanına rüşvet verdim. Yakında onu gönderecek.
I've bribed Milan's commander, so he will let him off on leave.
Resmi çeken kişi, Willy Fulton, Timothy nin yakın bir arkadaşı, ve aynı zamanda, onu, yazını geçirdiği, yere getiren uçağın pilotu.
The man who took the photo was Willy Fulton, a close friend of Timothy's, and the pilot who would bring him to this remote part of the Alaskan peninsula.
Bazen çubuk kısa olur ve iki insan birbirine yakın durur, birbirlerinin gözlerinin içine bakarlar... ve bazen de çubuk uzundur ve karşındaki insanı zar zor görürsün... ama yine de çubuğa asılıp onu tutmaya devam edersin.
Sometimes the stick is short and you're close and you can look into each other's eyes... and other times it's long and you can barely see the other person... but you both always hold onto your end of the stick.
Geçen yıl boyunca onu kendime yakın tutuyordum.
but I kept her close to me for over a year.
O sadece sahte Mesihin gelişini haber vermeyecek. Fakat yakın bir zamanda, Onu adıyla tanımlayacak.
It will not only foretell the coming of the Antichrist, but in a matter of hours it will identify him by name.
Tüm fotoğraflarını yak ve onu hayatından sil.
Burn his photograph and throw him out of your life.
Uzaklarda ama onu yakınımda hissediyorum!
But has driven me away from coming closer!
Yakında gelip onu alacağım. Lütfen onu benim için saklayın.
I'll pick it up soon so please keep it for me.
Onu yakın zamanda görecekmişiz gibi geliyor.
I imagine we'll be seeing him again very soon.
Onu radarda yakaladık, yakın.
Just picked her up on radar. She's close.
Çocuğuma benden daha yakın olduğunu kanıtlamaya çalışıyor ama onu rezil duruma düşürense benim Gob'u ne kadar az umursadığımı bilmemesi.
She's trying to prove that she's closer to my children than I am... but the joke's on her, because she doesn't know how little I care for Gob.
Ayın sorun yaratacağını biliyorum bu yüzden onu yakında çözeceğim.
Oh, I'm well aware of the moon problem and I am working on a solution.
Onu biraz sıkıştırmayı istemeksizin yakınında çalışmak zor.
It is quit aedicule to work in such close proximity... without wanting to give her a little squeeze.
Onu değiştirmeye hangi, ama yakınım Ben sadece bu yaşta küçük bir pencere olduğunu fark.
I realise that I only have a small window at this age in which to change him, but I am close.
Onu 44 yıldır tanıyorum ama çok yakın arkadaş değiliz.
Yeah, I know him 44 years, but we're not really close friends.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]