Yapmak zorundasın traducir inglés
1,830 traducción paralela
Bir seçim yapmak zorundasınız kaptan.
Well, Captain, it seems you have a choice.
Ve en azından bunu yapmak zorundasınız.
And that's the bare minimum of work needed.
Suitte kalabilirsiniz, fakat teknik olarak bir misafir olarak gözükmeyeceğinizden odanın temizliğini kendiniz yapmak zorundasınız.
So you can stay in the suite, but since you're not technically a guest, you have to clean up after yourself.
İşbirliği yapmak zorundasın.
In your favor, we respond
Sand Saref konusunda bir şeyler yapmak zorundasın.
You have to do something about Sand Saref.
! Ne halt etmeye bunu yapmak zorundasın!
Why the hell do you have to do that?
O zaman yapmak zorundasın.
So you have to do it.
Bundan daha iyisini yapmak zorundasın.
You'll have to do better than that.
Dediklerimi yapmak zorundasın, tamam mı?
You have to do what I say, okay?
Neden Denver'da yapmak zorundasın ki?
Why do you have to make a run to Denver?
Bunu yapmak zorundasın.
You have to do this.
Herkesi uyandırdığında, açıklama yapmak zorundasın ve sonra herkes kendi konusuna atlar.
You wake everyone up, you gotta give an explanation, and then everyone goes off on their own tangents.
Bunu kendi başına yapmak zorundasın.
You're gonna do this on your own.
Hayatta kalmak istiyorsan, dediklerimi aynen yapmak zorundasın, anladın mı?
So you want to survive, you're gonna have to do exactly what I tell you. Got it?
Bir şeyler yapmak zorundasın.
You got to do something about this. I won't lose him.
Eğer kalmayı seçtiyseniz, söylenenleri yapmak zorundasınız.
Now, if you've chosen to stay, you've chosen to participate.
Bill, yapmak zorundasın.
Bill, you have to do this.
Seni sıksa bile bunu yapmak zorundasın.
You have to do it even if it bores you.
Bir yabancının eşyalarımı kullanmasına sevindim denilemez ama iyi bir amaç için fedakarlıklar yapmak zorundasın ve ben de bu küçük fedakarlığı yapabildiğime seviniyorum.
I'm not exactly delighted at having a stranger use my things, But you have to make sacrifices for a good cause and I'm glad I can make this small one.
O nedenle bunu yapacaksanız, doğru yapmak zorundasınız.
So if you really gonna do this, you gotta do it right.
Shelby, mümkün olduğunca daha eğlence verici bir hale getirmeliyim bunu ama bunun için işbirliği yapmak zorundasın.
Honey, do it all the more enjoyable possible, but you have to collaborate.
Bunun anlamı iki kat antrenman yapmak zorundasınız demek.
That means you'll have to train twice as hard.
Ve bir görev için, alıştırma yapmak zorundasınızdır.
And for a mission, you have to train.
- Yapmak zorundasınız!
- You'll have to do it.
- Yapmak zorundasınız!
- You'll have to do it!
Onları etrafında daha uzun süre tutmak istiyorsan, farklı bir şeyler yapmak zorundasın.
If you want them to stick around for much longer, you're gonna have to do something different.
Kureha, 2. ve 4. perde arasında bir tercih yapmak zorundasın.
Kureha, between the Act 2 and Act 4, choose one to do
Ne dersem onu yapmak zorundasın!
You have to do what I say!
Bunu yapmak zorundasın.
You have to.
- Prova yapmak zorundasın!
- You have to rehearse! - No!
Düğmeye on kez basmanın asansörün daha hızlı gelmesini sağlamadığını biliyorum. Ama bazen kendini yetersiz hissettiğinde bir şeyler yapmak zorundasın.
You know, of course I realize that pressing a button ten times is not going to make it come any faster, but sometimes, when you're powerless in a situation, you've got to do something.
Bir de, bazıları bana'efendim'diye hitap etti üstelik'şunu yapmak zorundasın'diye devam etmiyordu...
And someone called me "Sir" and it wasn't followed by "you have to leave."
Bunu kendin yapmak zorundasın.
You'll have to make it yourself.
Yapmak zorundasın.
WELL, YOU'RE GONNA HAVE TO BE.
Bu çılgın ayinleri yapmak zorundasın, ve kabul edilmek için bu garip yemini ediyorsun.
You have to do these crazy rituals and say these weird oaths to get in.
Geyik muhabbeti yapmak zorundasın McÇenebaz.
You're going to have to chew the fat, McChitty-Chat.
- Hayır, yapmak zorundasın!
No, you have to!
Ama böyle hevesle mi yapmak zorundasın?
Fine! But do you have to do it with such relish?
Yapmak zorundasın.
You have to.
Bu iş kolunda birçok zor seçim yapmak zorundasınız.
You have to make a lot of tough choices in this business.
Seçim yapmak zorundasın, yoksa senin için o yapacak.
You have to choose, otherwise he'll do it for you.
Benim karşımdaki Kwik-E-Mart'da alışveriş yapmak zorundasınız.
You will have to shop at the Kwik-E-Mart across the street from me.
Benim için bir şey yapmak zorundasın.
You just have to do something for me.
Belki, siz kızların hiçbiri bunu görünümle başaramayacağız için... bunu kendi zekanızla yapmak zorundasınız.
Maybe... because you are not all very good looking... you'll have to do with your mind.
Bu evde, benim dediklerimi yapmak zorundasın.
In this house, you will have to do as I say.
Onun için benimle bilek güreşi yapmak zorundasınız.
Well, you'll have to arm-wrestle me for him.
- Bunu yapmak zorundasın.
- you have to do this.
Bu savaşı yapmak zorundasın.
You need to fight this war.
Bundan daha iyisini yapmak zorundasın, Victor.
You're gonna have to do better than that, Victor.
Eğer bunu yapmak istiyorsan kendine bir iş bulmak zorundasın.
Well, if you end up deciding that's what you want to do, then obviously you're going to have to get a job.
- Yapmak zorundasınız.
You have to do it.
zorundasın 42
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28