English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yarın olmaz

Yarın olmaz traducir inglés

497 traducción paralela
- Yarın olmaz...
- Tomorrow I have- -
- Yarın bir ara giderim. - Yarın olmaz.
- I'll leave sometime tomorrow.
- Yarın olmaz, hemen şimdi.
I'll leave some time tomorrow.
Yarın olmaz. İki hafta içinde başlamak istiyoruz.
Well, not tomorrow, perhaps, but we'd like you to be ready to open in about two weeks.
- Yarın olmaz. Şimdi!
Not tomorrow, now!
Hayır yarın olmaz..
No. I can't tomorrow...
Yarın olmaz.
I can't tomorrow.
Yarın olmaz, kostüm provası.
No. Tomorrow, I will practice in the outfit.
Sen değil, yarın olmaz, ama şimdi olabilir!
No, not with you and not tomorrow, but with me and right now!
Yarın olmaz, şimdi.
Not tomorrow, now.
- Hayır! Yarın olmaz!
Not tomorrow!
- Öyleyse yarın gece olmaz.
- Then tomorrow night won't do.
Yarın geceye kadar beklesen daha iyi olmaz mı?
Hadn't you better wait until after tomorrow night?
Artık, yarın gazetede bir şey olmaz.
Now there'll be nothing in the paper tomorrow.
Hem, baban söylediğinin yarısı kadar bile zengin olsa... kızgın bir çocuğun uydurduğu bir hikâye uğruna... iki haftalık bereketli bir avı riske etmek hiç doğru olmaz.
And even if your daddy was half what you say it wouldn't be right nor just to gamble two weeks good fishing against a yarn give out by an upset boy.
Ama buraya gelip yalvardığını görmenin yarısı kadar bile eğlenceli olmaz ki.
That wouldn't be half so much fun for me as to have you come here and beg. Beg?
Çözüm olmaz, liderleri Alex Sebastian'ı bile ele geçirsek yarın yabancı birisi gelir ve iş aynen devam eder.
It'do no good, even if we arrested their leader, alex Sebastian... tomorrow another foreign man takes his place and the work goes on.
Yarım Yüksek patlamanın bir kaza olduğu konusunda tatmin olmaz.
Just between us, we're not satisfied that Half-High explosion was an accident.
Yarın, belki gücüm olmaz, eminim.
Tomorrow, perhaps I'll be less strong, I'm sure.
Yarın olsa olmaz mıydı?
Dunson's orders.
Bu durumda yarın, hatta bugün ayrılsak daha iyi olmaz mı?
Wouldn't it be better the way things are to separate tomorrow or even tonight?
- Yarın sabah gelin. Daha önce olmaz.
- Come back tomorrow morning
Pek çok serseri, yarım milyon için varını yoğunu tehlikeye atarken külçe halindeki altının, bir yöntemle yurtdışına kaçırılmadıkça hiçbir işe yaramayacağının farkında olmaz.
Many a rascal would have risked his all for half a million, Not realizing that gold, in the form of bullion, Is useless without a method of smuggling it abroad.
Yarın stüdyoya damlar Çok erken yada çok geç olmaz
Drop around the studio tomorrow. Not too early, not too late.
Yarın gece evlenebilsek harika olmaz mıydı?
Wouldn't it be wonderful to get married tomorrow?
Şimdi yatıp uyusak ve bunu yarın düşünsek olmaz mı?
Can't we all go to bed and worry about this tomorrow?
Yarın bağlantı kurmadan önce bir sersemin üstüne düşmesi hiç iyi olmaz.
Won't do any good... ... to have some fool fall over it before we transmit tomorrow.
Şu meseleyi yarın konuşsanız olmaz mı?
Isn't this something you could discuss tomorrow?
Bugün var, yarın yok pilotlardan biri olmaz.
Not one of these flyers - here today and gone tomorrow.
Gece yarısından sonra metro duraklarının şakası olmaz.
I mean you shouldn't take no chances in subway stations after midnight.
Belki de yarın hiç olmaz.
Tomorrow might not come.
- Çavuş, bir kerecik... - Hayır, olmaz, yarın gece.
No, no, no, no, tomorrow night.
Yarın da olmaz. Gitmem gerekiyor.
Not tomorrow either. I have to leave.
Yarın sabah görüşmemizin hiçbir zararı olmaz.
It suffices completely, if we meet tomorrow morning.
Belki yarın olmaz ama yakında.
Maybe not tomorrow, but soon.
- Hayır bu gece olmaz, belki yarın.
Perhaps tomorrow.
Yarın gitseniz olmaz mı? Olabilir, efendim.
Well, I suppose we could, sir.
Yarın sabah olmaz mı?
Couldn't we make it tomorrow morning?
Bu gece olmaz. Ama yarın bir haftalığına Kyoto Üniversitesi'ne gidiyorsunuz.
Unless you have evidence, stop spreading slander.
- Yarın, Akşam beşte, barda buluşalım. - Sorumuza cevap vermeden olmaz.
Tomorrow, five o'clock, in the bar.
Yarın sabahtan daha geç olmaz, Üzgünüm.
No later than tomorrow morning, I'm sorry.
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
You can go around like a hopped-up Arab slashing at everything, scarring up half the world but let somebody else try it?
Belki bu gece olmaz ama, yarın senin için geleceğim.
Well, perhaps for tonight. And tomorrow I'll come for you.
Yarın gitsen olmaz mı?
Reservation for Mrs. Gunther, Flight 850.
İkinci grup içinde yarışmış olan bu genç adamın bu kadar arkadan başlamış olmasına rağmen çıkarttığı iyi yarıştan bahsetmemek olmaz.
Oh, I should mention a young man seeded in the second group on the basis of a stunning performance when starting way back.
Öğleden önce olmaz, en erken yarın.
Not before noon, tomorrow at the earliest.
Ama sandığımın yarısı kadar yetenekli iseler, bir şey olmaz.
But if they're half the men I believe, they'll be OK.
Hayır, yarın da olmaz.
No, I can't make it tomorrow.
Şimdi olmaz, yarın.
Not now. Tomorrow. Now.
Kara Şövalye yarın öğlene kadar hazır olmaz. 14'ünce devrede biçim bozukluğu var.
The Black Knight won't be repaired till tomorrow afternoon.
Otur... normalde olmaz ama yarın sabaha kadar burada kalabilirsin.
Sit down... you shouldn't, but you can stay here till tomorrow morning.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]