Yaşasın traducir inglés
7,791 traducción paralela
- Yaşasın.
- Hurray.
Yaşasın Portekiz!
Long live Portugal!
Yaşasın ÖZGÜRLÜK!
Long live freedom!
Yaşasın Salazar!
Long live Salazar!
Eğer "eski güzel günler" derken çocukların köşebaşlarında uyuşturcu satmalarından, ve kendi karınlarına enjekte etmesinden bahsediyorlarsa, Gidip geçmişte yaşasınlar bakalım.
'If by "the good old days", those people mean a time'when children were scoring unregulated narcotics on street corners,'and injecting themselves into their stomachs,'then you can have your golden age.
- Yaşasın!
- Whoo-whee!
Yaşasın!
I'm down!
Yaşasın!
Yay!
Yaşasın bahar tatili.
Spring break, forever.
Yaşasın feminizm tabii.
Right. Yay, feminism.
Döndünüz! Yaşasın!
You came back!
Bırakalım yaşasın.
We let him live.
Yaşasın!
Yes!
- Yaşasın!
- Yay!
Yaşasın!
Oh, ah.
sonrasında herkes hayatını yaşasın olmadım.
Monogam-ish is not what I'm after.
İşte kitabınız! Yaşasın!
Yay for your book!
Yaşasın!
Y eah!
Yaşasın!
Yes! Yes!
Yaşasın!
All right!
- Yaşasın!
- All right!
Yaşasın.
Whew.
İnsanlar hayatlarını yaşasın ve her şey orada bitsin.
People get to live their lives and that's it.
Yaşasın yeni evliler!
Long live the newlyweds!
- Yaşasın yeni evliler!
- Long live the newlyweds!
- Yaşasın!
- Long live!
Yaşasın Barden.
Yay, Barden!
O yaşamak istiyor, bırakın huzur içinde yaşasın.
She wants to live, let's leave her in peace.
- Çok yaşasın takımımız. - Çok yaşasın takımımız.
Go team.
Yaşasın, baba!
Yay, Daddy!
Çok yaşasın.
God bless. Yeah.
Yaşasın!
Oh! Well, hooray!
Yaşasın!
Hurray!
Yaşasın! Yarın annemin evine gidiyoruz.
We're going to go to Mommy's house tomorrow.
Annem tamam dedi. Yaşasın.
- Mommy said it was okay.
Yaşasın zafer!
Sieg Heil!
Yaşasın Halk polisi
Who always means well by us
Şerif Pope gitti. Artık yeni bir şerifimiz var. Yaşasın!
Yes, well, Sheriff Pope is gone, and now we have a new Sheriff.
Bırak kız yaşasın.
Let the daughter live.
Yaşasın.
Yay.
Yaşasın kötülük!
Long live evil!
Bırakın bizim yanımızda kendi hayatını yaşasın.
Let it live its own life beside us.
Bu DVD senin garsonu vurduğun restoranda bulundu. Bu arada garsonun ismi Mary ve dua et de yaşasın.
That DVD was found at the diner where you shot the waitress, whose name, by the way, was Mary, and you better pray that she pulls through.
- Gel buraya. - Yaşasın!
- Come here.
- Tablo iade yasasını yeniden düzenliyorlar.
They're redrafting the art restitution laws.
FSIA yasasının, önceyi kapsayarak uygulanamayacağı açık. Bayan Altmann'ın avukatının bu gerçeği açıklamaması beni şaşırttı.
It seems to me obvious that the FSIA rulings cannot be retroactively applied, and I'm bewildered that Mrs. Altmann's counsel has not advised her of this fact.
Her kuralın Murphy Yasası gibi olduğu günler yaşadın mı?
You ever have one of those days when every law is Murphy's Law?
Ve inanıyorum ki adil bir mahkeme de bu tanımı 13'üncü yasanın ve Abraham Lincoln yasasının yıllar önce yaptığı gibi tekrar bu şahsa iade etmeli ve onu buradaki herkes gibi insan yerine koymalıdır.
And I believe that a just court must, by definition, grant basic human rights to all those who deserve them, just as the Emancipation Proclamation and the Thirteenth Amendment did so many years ago.
Texas Devleti Ceza Yasası, 38. bölüm gereği, aracınıza el koyuyorum.
In accordance with Texas State Penal Code, section 38, I'm commandeering your vehicle.
İtinalı görüşmelerden sonra bazı parlamento üyeleri kadınların amacına çok sempati duysalar da kadınların oy hakkı yasasını değiştirmeyi destekleyecek kanıtın bulunmadığına karar verildi.
After careful debate with a number of MP s very sympathetic to the women s cause, it was carried that there was not the evidence to support any change to the Suffrage Bill.
Arama ve el koyma yasası Dijital çağda ah, yok, gerçekten öyle sınırlamalar, um, o yapar Fiziksel mekan.
Search and seizure law in the digital age is really, uh, doesn't have the limitations on it that, um, it does in the physical space.