Çok yakışıklı traducir inglés
3,007 traducción paralela
Ama çok yakışıklı birine dönüşmüştü.
But he became really handsome.
Çok yakışıklı adam.
He looks so good.
Ama çocukların hepsi çok yakışıklı,... beysbol takımı değil de müzik gruplarından biriymiş gibiler.
All the boys are so handsome They look like boy band pop stars, not a baseball team
Bilmem, ama çok yakışıklı.
But he's very handsome.
Çok yakışıklısın.
You're so handsome.
-... çok yakışıklı birisi beni oynar.
In the movie they make from it.
Smokinle çok yakışıklı olmuşsun.
You look handsome in your tuxedo there.
O, Ethel'in her zaman çok yakışıklı olduğunu düşündüğü Binbaşı Bryant mı?
Is that the Major Bryant that Ethel always thought so handsome, m'lady?
Bedenim böyle olsun olmasın çok yakışıklıyım canım.
I'm so handsome no matter what my body looks like.
Kendini çok yakışıklı sanıyorsun! Başkalarının ihtiyaçlarını önemsemiyorsun!
You think you're so fucking handsome you can walk around ignoring everyone else's needs!
Bıyıksız da çok yakışıklısın Bobby. Biraz yani.
You know, Bobby, you're just as handsome without the mustache.
Ve ayrıca çok yakışıklısın...
And also you are so handsome...
Çok yakışıklı biriydi ve her zaman dokunacağı yeri iyi bilirdi.
He was so handsome... always knew just where to touch me.
Ne? Çok yakışıklı olduğumu mu?
What, that I look incredibly handsome?
Bu üniformanın içinde... gerçekten çok yakışıklı ve heybetli görünüyorsun.
You look really handsome heroic in this uniform.
Çok yakışıklı, evet, yakışıklısın!
So handsome, yes, you are.
- Çok yakışıklı.
- He's so cool.
Çok yakışıklı.
And so handsome.
Çok yakışıklı bir arkadaş.
A very handsome dude.
- Çok yakışıklı olmuşsun.
- Hey, you look so handsome.
- Çok yakışıklıymışsın.
- You're very handsome.
Pekala, bazılarına göre çok yakışıklı olmak.
Well, some might say being too good-looking.
Böyle hoşuma gitti. Çok yakışıklı olmuşsunuz.
You look really good
Evet, o çok yakışıklı,
Yeah, he's handsome.
O çok yakışıklı.
He is very handsome.
Tanya sizleri çağırdığı zaman seni çok yakışıklı bulurdum.
I always thought you were handsome when Tanya brought you guys out.
- Bu akşam çok yakışıklı olmuş.
- He looks handsome tonight.
Demek, çok yakışıklı bir adammışsın aslında.
So you're actually a handsome man.
Çok yakışıklı görünüyorsun.
Yeah, looking real cool
Başkomiser Demir gerçekten çok yakışıklı.
Captain Iron is really so handsome.
Çok yakışıklı
He is too handsome.
Hey, çok yakışıklı iki polisin soruşturma ekibine katılmalarını teklif etmeyecek misiniz?
Hey, don't you consider asking us, the two most handsome cops to join the investigation team?
Gerçekten çok yakışıklı.
He is really handsome.
İtiraz ediyorum, çok yakışıklı değilim ama yakışıklıyım.
Objection, I am not very handsome, but I am handsome.
Çok yakışıklı görünüyorsun.
You look very handsome.
Çok yakışıklısın diye her kızın senin için duracağını falan mı sanıyordun?
.. you are so hansom that any girl will give you lift to see you.
Senin çok yakışıklı olduğunu söylüyor.
That you are very handsome.
Çok yakışıklı olana da mı?
Then the good-looking android becomes mine, too? .
Ve şimdiyse çok yakışıklı bir beyefendi olmuşsunuz.
A-and n-now you're a-a very handsome gentleman.
Sen bilmezsin, ama çok yakışıklı bir adamdı.
You wouldn't know it, but this was a very, very handsome man.
Ayrıca çok yakışıklı.
And he very cute.
Jackson. Çok yakışıklı görünüyorsun.
Jackson.
Çok şirin yakışıklı
He is so cute. So good looking
Pekala yani çok güçlü ve yakışıklı bir uyuşturucu baronunun karısı olmakla ilgilenmiyorsun.
So you're not a fan of being the wife of a very powerful and-and-and very handsome... Of I do say so myself... Drug lord.
Çok zeki ve yakışıklısın.
You're so handsome and smart.
- Hem çok da yakışıklı bir adam.
- Besides, he's really cute.
Ama şimdilerde çok fazla yakışıklı erkek yok.
But there are not many handsome guys now.
Boylusun, yakışıklısın ve de çok başarılısın.
You're tall, good-looking, very successful.
No1 ona göre programlanmış. Çok-programlı ve yüksek performanslı bir model. Ve de yakışıklı.
First is the most suitable, because he is a high-spec butlerdroid who can do anything, and he is also good-looking.
Arkadaşlarından çok daha yakışıklıydı.
He was always way better-looking than all of his friends.
güzel yüz, beyaz yüz, panjablı yakışıklı gucci gözlüklerle çok tarz olursun güzel yüz, beyaz yüz, panjablı yakışıklı gucci gözlüklerle çok tarz olursun bir yudum tekila gibi... büyük bir bardak votka gibi vurdun, vurdun, vurdun.
On your sweet sexy Punjabi face. It's so cute to ogle at your Gucci goggle On your sweet sexy Punjabi face.
çok yakışıklısın 42
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19