English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Altı gün

Altı gün traducir español

1,764 traducción paralela
Devlet iki yıl, yedi ay, on altı gün sonra kolumdan iğneyi sokacak.
El estado me pondrá una aguja en el brazo en 2 años, 7 meses, y 16 días.
Kasetteki veri kodu altı gün önce çekildiğini gösteriyor.
La información codificada en el vídeo dice que fue filmando hace seis días y- -
Tanrı altı gün çalışıyor, sonra insanlara bir gün dinleneceğini söylüyor.
El señor trabaja por seis días, luego le dice al sindicato que necesita descanso. ¿ Sabes?
Altı gün boyunca bir lokma bile yemediniz.
No ha probado bocado por seis días.
Altı gün oldu.
Han pasado seis días.
İşe ilk başladığın zaman bir haftaya kalmaz ölür diye düşünüyordum sanırım altı gün falan dayanırdın.
Cuando recién empezaste, creí que ella moriría en una semana narval, que creo que son seis días.
Altı gün önce Tayland'da elçiliğe gidip teslim olmuştu.
Se entregó en la embajada de Tailandia muy enfermo.
Altı ay önce Irak'a gönderilmeden üç gün önce izin almış, bir daha da dönmemiş.
Hace seis meses, salió con un permiso de tres días antes de movilizarse a Irak y jamás volvió a casa.
Onu bir gün gözetim altında tutacağım, sonra tutuklanacak.
La tendré bajo vigilancia un día y luego será arrestada.
İlk gün işe başladığımda beni yangın söndürücü ile duman altı etmiştin.
Mi primer día cuando me hiciste una broma de novato y me rociaste con el extinguidor.
Sizin çocukları tehlikeye atmak için oldukça acele ettiler ama onlardan hiçbirisi bir gün olsun bile o üniforma altında hizmet vermediler.
Son muy rápidos para enviar a sus muchachos al peligro. Pero no hay uno entre ellos que haya sido militar jamás.
Altıncı gün, altın için gittik.
Al sexto día, fuimos por el oro.
Ve altıncı gün, onun için gerçekten kaygıIanıyordum.
Y en el sexto día realmente estaba preocupado por él.
Seth, bir gün, artık yatağının altıda uyumadığımda beni özleyeceksin.
Seth, un día cuando ya no esté durmiendo debajo de tu cama, me vas a extrañar.
Çünkü bir gün gelecek ve... gökkuşağının altında buluşacak...
Porque un día lo encontraremos Elpe arpacopo ipiripis
Bariyer kayıtlarına göre Robert Cash, iki gün önce Çevre Departmanı'ndan alt kademe biriyle birlikte bir ön ziyarette bulunmuş.
Los archivos de la Barrera muestran que Robert Cash hizo una visita preparatoria hace dos días con un directivo del Ministerio de Medio Ambiente.
Her gün birini gördüğünden emin olacağım ama onu kilit altına almam.
Me aseguraré de que vea a alguien todos los días pero no lo voy a hospitalizar.
Ultrahiperbolik dalga denklemlerine nedensel çözümleri önerdiğim gün giydiğim tişört, daha da hatırlanr şekliyle, Profesör Musgrave'i Cal Sci'ın Tekas Turnuva'sında alt ettiğim gün.
Vieja remera usada el día que propuse la solución causal de la ecuación de la onda ultra hiperbólica y más memorable, cuando derroté al Profesor Musgrave en el torneo de póker de Cal-Sci.
Lütfen dört gün içinde akşam altı haberlerinde cevaplayın.
Por favor respóndanme dentro de cuatro días en el noticiero de las seis de la tarde.
Günışığı altında okuldayız şu an!
y a plena luz del día... pero...
İşte o gün, bütün yaşamının alt üst olmaya başladığı gündü.
Fue el día en que su vida comenzo a ser un caos.
Hapse giriyorsun ama altı ay sonra ben rast gele bir kadını öldürüp karının kafasını onun gövdesine koyuyorum. Böylece senin yapmadığını biliyorlar. İki gün sonra tekrar yapıyorum ki böylece emin oluyorlar.
Pero, seis meses más tarde maté a una mujer al azar y le coloqué la cabeza de tu mujer para que ellos dudaran de tu culpabilidad y dos días después lo hice de nuevo, sólo para que estuvieran seguros.
Bir gün de kimse alt tarafını göstermeden yemek yiyebilecek miyiz acaba?
¿ Podríamos tener una comida familiar sin que alguien muestre sus organos sexuales?
Bugün altıncı gün.
Hoy es 6
O adamın çatısının altında yaşadığım her gün, onunla kapışırdık.
Todos los dias que vivi bajo el mismo techo que el siempre baje la cabeza.
İnsanlığın kaydettiği en büyük ilerlemeler, bir mikroskop altında incelemeler yapan dahi insanlar olmasaydı, asla gün ışığına çıkmazdı.
Los más grandes avances de la humanidad nunca habrían visto la luz del día si las geniales mentes detrás de ellos hubieran sido examinadas bajo un microscopio.
4 ay, 3 hafta ve 2 gün Altın çağın öykü serisinden
4 meses, 3 semanas y 2 días
Ve böylece babam bütün gün annemin ayak altında dolaşmayacaktı.
Y con eso, mi papá estuvo fuera de la vista de mamá por el resto del día.
Rincon saldırıdan altı ay yemiş. Bir ay yatmış, üç gün önce çıkmış.
Rincon tenía seis meses por agresión y lo sacaron hace tres días, estuvo un mes.
Her gün binedim. Altı yedi kişi aynı otobüse binerdik.
Yo era un pasajero regular como otros 5 o 6, todos los días...
3 yıl, 4 ay ve 26 gün boyunca,... John Joseph Jacobs at yarışlarının altın çocuğu olmuştu.
Durante 3 años, 4 meses y 26 días, John Joseph Jacobs había sido el chico de oro de las carreras de caballos.
O şey güneşin altında bir gün daha bekler.
Al carajo con eso.
Boca Raton'da yedi gün altı gece kalmayı düşünüyoruz. Dev gibi sivrisinekler var.
Planeamos pasar siete días en Boca Raton con mosquitos que parecen aviones.
Keşke bir gün adamın biri... beni sokakta yakalayıp, bir merdiven altında sikip... öylece kaçıp gitseydi.
"Tengo ganas, que un día, un hombre en la calle..." "me agarre la mano y me lleve a un callejón y me folle..." "... y después desaparece. "
Dış görünüşün altında büyük bir basınç var ve bir gün patlayacak.
Hay grandes presiones bajo la superficie y un día harán erupción.
Ve gezegendeki bir gün yaklaşık Altı buçuk dünya gününe eşittir.
Y un día en el planeta es equivalente a aproximadamente 6,5 días terrestres.
Adam bütün gün güneş altında çalışıyor.
Quiero decir, el trabaja afuera en el sol, todo el día.
İki gün göçük altında kalmış.
¿ Puedes imaginarlo?
Hoşnutsuzluk yüzey altında kaynıyordu ta ki bir gün...
Escondía su rebosante descontento. Hasta que un día...
Başka bir gün parmaklarımı çıtlatıyordum, çocuk kendini kanepenin altına attı.
¡ Cada vez que me sueno los dedos se lanza debajo del sofá!
Bu çek bir iki gün içinde eskiden olduğu gibi altın değerinde olacaktır.
En un día o dos, esa nota será tan buena como el oro.
Çektiğim acı hayatımı alt üst etti. Sha la la bir gün mutlaka
Te mantienes en silencio y me dejas un beso
Altı adam gelip buradan ayrılmamızı istedi. Bize 30 gün verdiler.
Se dejara entrar a indios por estos caminos el señor Gary nos dio 30 dias.
Ama gelecek altı ay boyunca her gün yiyeceğiz. Yani alış.
Pero parece que vamos a comer esto durante seis meses así que acostúmbrate.
Bir gün sadece altı ay.
El día solo tiene seis meses.
Kubbenin altında 37. gün.
Día 37 bajo el domo.
Kubbe'nin altında geçen 93. gün zorunlu ihtiyaç malzemeleri hızla azalırken bu barut fıçısını hangi kıvılcımın ateşleyeceğini kimse bilmiyor.
Día 93 bajo el domo. Los artículos básicos se están agotando rápidamente... Quién sabe que chispa encenderá este barril de pólvora.
Altıda bir, ayrıca 10 gün içinde sondaja başlama garantisi veriyorum.
De un sexto, más una garantía para comenzar a perforar en 10 días.
Patlama için geri sayım, yedi, altı... Cehennemde soğuk bir gün olacak, dostum.
Explosión en siete, seis... 1.000.000
O gün için bir program yapıyorum. Bu da aylık programımın bir alt programı oluyor. Yani hayatım için yap...
Creo una agenda para el día, que es una sub-agenda para el mes, lo que en sí es...
Yanlış hatırlamıyorsam, geçen gün koltuğun altına gofret düşürmüştüm.
Creo recordar que el otro día se me cayó una barra de chocolate detrás del asiento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]