English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Babamın

Babamın traducir español

30,307 traducción paralela
Selam, bu babamın ve amcamın öldürüldüğü ATM'nin güvenlik kamerasından alınan kaset.
"Hey. Este es el video de la cámara de seguridad ATM de mi padre y el asesinato de su tío".
- Babamın dediğine göre asker olup savaşa gidecekmiş.
Mi papá ha dicho que lo van hacer soldado, para llevarlo a la guerra.
- Babamın neyi var?
- ¡ ¿ Qué le pasa?
Babamın vaazlarına sadakatle iştirak etmiştiniz ama.
Pero asistíais a los sermones de mi padre fielmente.
Babamın oklarından biri.
De una de las flechas de papá.
Günlük, babamın dairesinde olmalı. Gidelim.
Tiene que estar en el apartamento de mi padre.
Babamın neden vazgeçtiğini anladım.
Ya veo por qué se rindió papá.
Sihri nasıl yok edeceğimi bulmak için babamın izlerini takip ediyordum.
Siguiendo los pasos de mi padre buscando destruir la magia.
Babamın saklayacak bir şeyi yok. Babanızdan ve kardeşlerinden DNA örneği alıp onları çabucak temize çıkartabilirdik.
y resulta que había un homicidio sin resolver que involucra a una víctima que fue metido en un secador en una lavandería.
Babamın dalkavuklarından birinin seni ziyarete geldiğini duydum.
Oí que uno de los secuaces de mi padre te había hecho una visita.
Dört yaşındayken beni babamın çekmecesini karıştırırken yakaladın ve söylemeyeceğine söz verdin, tabii... - O huzmenin üzerinde yürürsem.
Cuando tenía cuatro años, me encontraste husmeando en el escritorio de papá y me prometiste no decírselo si... caminaba por esa viga.
Babamın yumruklarına artık katlanamadığında.
Cuando ya no soportaba los golpes de papá.
- Babamın yanındaki adam kim?
El tipo con papá.
Teşekkürler babamın artı biriyim.
Gracias. Soy la acompañante de papá.
Kızılderililer gözümün önünde babamın kafa derisini yüzdüler.
Los indios le arrancaron la cabellera a mi padre delante de mí.
Babamın dediği gibi :
Como le gusta decir a mi padre...
- Babamın ofisine gidebilir miyim?
¿ Puedo irme al despacho de mi padre?
Babamın nerede olduğunu...
Oye, ¿ sabes dónde...?
Çünkü babamın vizyonu işimizle bağdaşmıyor.
Porque no se ajusta a la visión de mi padre para nuestro negocio.
Babamın kapımızın önünde ne işi var?
¿ Qué hace mi padre en nuestra puerta de entrada?
Babamın öldüğü ilk zamanlar buradaki her şey beni etkilerdi.
Cuando mi padre murió, todo sobre este lugar me cabreaba.
Babamın telefonu kutuların birinde kalmış ve kuzenim olacakları düşünemeden annemi o telefondan aramış.
El teléfono de mi papá acabó en una de las cajas, y, sin pensarlo, mi primo usó el teléfono de mi papá para llamar a mi mamá.
Bakın, babamın nerede olduğunu bilmiyorum.
No sé dónde está mi padre.
Cameron babamın adıydı.
Cameron era el nombre de mi papá.
Babamın bütün eşyalarını satacaklarmış.
Van a vender las cosas de mi papá.
-... hayatım boyunca babamın sesinin beynimde yankılandığının farkına vardım.
- me di cuenta de que la voz de mi padre ha estado en mi cabeza toda mi vida.
Umudum o ağaç evine çakacağım son çivinin, babamın üstümdeki etkisinin tabutuna çakacağım son çivi olması yönünde.
Y espero que el último clavo en esa casa del árbol sea el último clavo del ataúd de la influencia de mi padre.
Ben babamın pek hayranı değilim ama o etraftaki her şeyi yaptı.
No soy fan de Papá, pero él hizo todo de... ya sabes, todo.
Babamın favorilerinden.
Uno de los favoritos de papá.
Burada ilk çalışmaya başladığımda babamın eski canavar atölyesini buldum. Oradakileri denemeye ve bay Brickton'un stüdyosuna yardım etmeye karar verdim. Babamın eski karakterlerine de hala ne kadar da ilgi duyduğunu ona ispatladım.
Cuando comencé a trabajar aquí y descubrí el taller de monstruos de mi papá, decidí que intentaría ayudar al Sr. Brickton en el estudio, mostrándole que los viejos personajes de papá siguen siendo relevantes.
Ama babamın ölümüyle iş bitmedi.
Pero el trabajo no murió con él.
Bir babamın çekiciliği eksikti.
Ahora mi papá es sexi.
Tüm gece Jim McNaily ile tartıştım diye babamın azarını işittim.
Pasé la noche con mi papá retándome por fastidiar a Jim McNally.
Besbelli, babamın gizli zulalarından biri.
Uno de los escondites de mi padre.
Babamın adaylarına dediklerini duydun mu?
¿ Viste lo que dijo sobre las listas de mi padre?
Babamın çok doğru bir lafı vardı.
Mi padre me decía algo muy cierto.
İki, uzaktan kumandanın kontrolü bende sadece babam benden alabilir.
Dos... puedo controlar la a distancia, inventados solamente por papá.
Çünkü babam her ne arıyorduysa aradığını asla bulamadı.
Lo que buscaba mi padre, nunca lo encontró.
Lütfen neden duyarsız olmamaya çalıştığımızı anlayın, ama babanızla konuşmamız önemli. Annem öldükten kısa bir süre sonra babam emekli oldu.
Me quedan tres meses de seis.
"Kimse" den kastın babam, ben ve dışarıdaki herkes mi?
"Nadie más", querrás decir. Papá, yo... todo el mundo ahí afuera. ¿ Cuándo vas a asumir responsabilidad por todo lo que has hecho?
Anne... bir doğum gününde babamı şu yiyebildiğin kadar ye... suşi büfesine götürmüştük, hatırladın mı?
Mamá, ¿ te acuerdas de aquel cumpleaños en el que llevamos a papá a ese buffet de sushi?
Annemiz ve babamız olmadan ikimiz de başımızın çaresine baktık.
Nosotros sobrevivimos sin ambos padres.
Babam takmıyor. Benim de boktan durumlar için çözümlerim bitti. Ki bu arada, bu mekanı açmak için bu kadar acele etmesen ve sözleşmeyi okusaydın bunlar olmazdı.
Mi padre no cambiará de opinión y yo estoy con todos los arreglos de las situaciones de mierda, que, por cierto, podrían haberse evitado si no hubieras tenido tanto apuro por abrir este lugar y... no sé... en verdad hubieras leído el contrato.
Sadece annem ve babam olabilir, sen olamazsın.
Son mi mamá y mi papá, no los tuyos.
Belki babam en son katliamını toparlıyordur.
Tal vez papi contestó a tu última mega matanza.
Babam birinci doğum günü partimin üzerine şampiyonluk maçınızı kaydetmişti.
Mi papá borró mi primer cumpleaños para grabar la final del campeonato.
Babam hasta buzağının yanında olmalı.
Papá debe estar cuidando al ternero enfermo.
Babam yakınımdayken telefon konusunda paronayak oldum.
Me volví paranoica al usar el móvil cerca de mi padre.
Beni, babamı görmeye gittiğimde aradı ve senin kendisini öldürmeye çalıştığını söyledi.
Me llamó cuando estaba con mi padre, y me dijo que intentaste matarlo.
Bende babamı zorba sanırdım fakat sen zorbalığı yeniden tanımladın.
Pensaba que mi padre era un abusón, pero tú lo eres a otro nivel.
Bende olmayan kokaini bana sormak yerine babamı vurma emrini verdiğin için seni bağışlamamın yollarını düşünmen gerekiyor.
En lugar de pedirme la cocaína, que no tengo, deberías pensar en maneras de hacer que te perdone por ordenar un ataque a mi padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]