Babam mı traducir español
12,688 traducción paralela
David'in babam mı olduğunu sordu.
Me preguntó si David era mi papá.
- Babam mı?
- ¿ Mi padre?
Parayı mültecilere kim veriyordu? Babam mı?
- ¿ Quién se las daba, mi padre?
Gerçekten benim babam mıydı?
¿ Era realmente mi padre?
Sana bunları babam mı öğretti?
¿ Mi padre te enseñó eso?
Yoksa babam mı geldi?
¿ Será posible? ¿ Papá está en casa?
Babam mı?
¿ Papá?
- Babam mı geldi?
- ¿ Era papá?
Sen gerçekten de benim babam mısın?
¿ Eres tu de verdad, de verdad mi padre?
Bende babamı görmeye geldim ve yolu biraz uzatayım dedim.
Así que vine a ver a mi padre y pensé que me gustaría hacer un pequeño desvío.
Biyolojik anne babamı hiç tanımadım, ve hafızam... bloklandı.
Nunca conocí a mis padres biológicos... y mis recuerdos fueron... bloqueados.
- Babamın Joe hakkındaki mesajlarını aldım.
- Tengo mensajes de papá para Joe.
Babamın tasarımının bu kadar kötü olduğunu düşünüyorsan Arsenal'in içinden istediğin zaman çıkabilirsin.
Si crees que el diseño de mi padre es tan malo, puedes sentirte libre de salir de Arsenal cuando quieras.
Babam, insanların Rusya'dan kaçmalarına yardım etti.
Mi padre ayudó a escapar a muchos desde Rusia.
Çünkü artık sizin saygı duyduğum ablalarım olmadığınızı senin de çaresizce onaylamasını beklediğim babam olmadığını anladım.
¿ Sabes por qué? Porque entiendo que no sois las hermanas a las que admiraba, o el padre cuya... o el padre cuya aprobación quería desesperadamente.
Gün gelecek Sybil'i birlikte anımsayacağız... Annemi, babamı, Matthew'ü Michael'ı, büyük annemi, Carson'ı ya da hayatımızı geçirdiğimiz diğer insanları. Ta ki, ortak anılarımız ortak nefretlerimizin önüne geçene dek.
y un día solo nosotras recordaremos a Sybil... o a mamá, a papá o a Matthew... o a Michael, la abuela o Carson... o a algunos de los otros que estuvieron en nuestra juventud... hasta que al final, nuestros recuerdos compartidos pesarán más... que nuestro mutuo desagrado.
- Babam beni terk ettiğinde baş ettiğim şekilde baş ediyorum duygularımı bastırıyorum işte.
Básicamente, afrontándolo del mismo modo que la marcha de mi padre, simplemente reprimiéndo la rabia.
Sınavım var ama babamı bu şekilde bırakıp gitmek istemedim.
Lo siento. Tengo un examen, pero no quería dejar a papá así.
Babamın öcünü almak için komple eğitim yaptım.
Entrené de forma exhaustiva para vengar a mi padre.
Babam hasta yapmadığım bir şey için son günlerini hapiste geçirmeyi reddediyorum.
Mi padre está enfermo, y me niego a pasar sus últimos días con vida en prisión por algo que no he hecho.
Babamın öğüdüne kulak vermeden ışığı göremedim. ... Affetmeye çalışmalıydım.
No pude ver la luz hasta que consideré el consejo de mi padre de tratar de perdonar.
Oğluma adını verdiğim babam Carl ve dostlarımız Aiden ile Ben.
Y a mi padre Carl, y a nuestros amigos Aiden y Ben.
- Babamın gözünü almasını mı tercih ederdin?
¿ Preferirías que cegara a mi padre?
Babam ölene dek buradan çıkamayacağımı söyledi.
Papá dijo que no puedo salir de aquí hasta que muera.
Nasıl olduysa babamın tatil evini yaktım.
De alguna manera, incendié la casa de vacaciones de mi padre.
Teyzem, babamın son isteğinin hayatım boyunca hastanede yatmam olduğunu söyledi.
Dijo que el último deseo de mi padre fue que estuviera en el hospital de por vida.
Bu gece getirmeyecek. Keşke babam da burada olsaydı. İyi geceler tatlım.
Bueno, esta noche no.
Babamın evinden çıktım, iki blok ötedeki kocamın evine gittim.
Me fui de la casa de mi padre, a dos cuadras abajo hasta la casa de mi marido.
Babam öldürüldü, ve ben kız arkadaşımdan ayrıldım.
Mi padre fue asesinado, y acabo de romper con mi novia.
Babamın hikayesini bitireceğim, seni ve dostlarını alevler içine atacağım.
Voy a terminar la historia de mi padre, y voy a llevar a ti y a todos tus cómplices directo al infierno.
Ama beni evlat edinen babamın soyadını aldım.
Pero usé el apellido de mi padre adoptivo.
Sanırım babam bunu ondan geri almış.
Supongo que mi papá debe haberlo recuperado de ella.
Artık sırrımızı bildiğine göre babam seni öldürmek zorunda.
Ahora que sabes nuestros secretos, mi padre se verá obligado a matarte.
Şu an konuştuğum babam da bir Kage Bunshin değildir umarım?
Papá, no estoy hablando con un clon de sombra, ¿ verdad?
babam sandım sizi.
Lo siento. Pensé que era mi papá...
Biliyor musun, babam beni ilk defa atış yapmaya götürdüğünde senin yaşlarındaydım.
, fue mi papá quién me llevó a un campo de tiro por primera vez cuando tenía su edad.
Her zaman babamın kızıydım veya abimin kız kardeşi. Bir Solano.
Siempre he sido la hija de mi padre o la hermana de mi hermano, una Solano.
Babamın ona yardım edecek bir fikri var.
Mi papá tiene una idea para ayudarla.
Babam burada mı?
¿ Está mi padre aquí?
Babamı serbest bırakacak mısınız?
- ¿ Liberará a mi padre?
Babamıza yardım et kardeşim.
Ayuda a nuestro padre, hermano.
Babamızın uyanma ve mızrağıyla çekicini geri götürme vakti geldi.
Llegó el momento de despertar a Padre y devolver su lanza y mazo.
Babam tarafından suiistimale uğramıştım!
¡ Fuí abusado por mi padre!
Babamın bugüne dek "gurur" sözcüğünü kullandığını hiç duymadım.
Nunca oí a mi papá decir la palabra "orgulloso".
- Babam da var mı?
¿ Qué? ¿ Mi papá está ahí?
Babamı gördün mü? Aman Tanrım!
- ¿ Has visto a mi papá?
Yalvardım, yalvardım ve bir gün babam bana bir söz verdi.
Rogué y rogué. Y un día, mi padre me hace una promesa.
Babam aradı mı?
- Se habla en Twitter.
Babam aradı mı?
¿ Papá ha llamado?
Babam bizim güvende olacağımızı, korkmamıza gerek olmadığını söyledi.
Escucha, papá dijo que no hay que tener miedo... y que todo va a estar bien.
Babamın beni kurtarmasına hiç şaşırmadım.
Qué sorpresa que mi padre no haya venido el mismo a rescatarme.