English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bakın işte

Bakın işte traducir español

1,155 traducción paralela
Bakın işte efendim.
Ahí tiene, señor.
Bakın işte, bir adamı sevdiğim halde bir daha göremeyeceğimi sansam da endişelenmem. Neden, biliyor musun?
Ves, si me gusta un tipo y parece que nunca lo volveré a ver no me preocupo. ¿ Sabes por qué?
Bakın işte, botlarım hiç de iyi değil.
A mí se me... hicieron pedazos los zapatos.
Bakın işte. Bu dili bilmiyorsanız sizinle nasıl iletişim sağlayabilir?
Entonces, sea lógico. ¿ Cómo quiere que lo utilice con usted?
Bakın işte!
¡ Búsquen!
Bakın işte. Gördünüz mü.
Bueno, hay lo tiene.
Bakın işte, sorun burada.
Mira, aqui esta el problema
Hayır mı? Bakın, hepiniz şımarmışsınız işte.
Estáis muy mal acostumbrados.
İşte bakın pasaportum burada.
Tomen mi pasaporte.
Herr Albay, işte, bakın.
Herr Coronel, aquí, mire.
- Neyse işte, kendiniz bakın. Gördünüz mü?
Comprobadlo vosotros mismos. ¿ Lo veis?
Bakın, siz particileri bilemem, ama benim yarın sabah işte olmam gerek.
No sé Uds., fiesteros, pero yo trabajo mañana.
Bak, işte ilaçların!
Mira donde están tus pastillas.
Bakın. İşte ben.
Mire, ésta soy yo.
Bak işte, bu mükemmel! Demek ki yüreğin başarısızlığını görmesi için aklın iflas etmesi gerekiyormuş!
Muy bien, loco, ¡ por fin ve sus crímenes!
Benim bakımdan sorumlu huysuz kadınım. ... her zaman ki hali işte, huysuz.
Es mi irritable dama de mantenimiento siendo como suele ser ; irritable.
Bakın, işte anlaşma.
Miren, éste es el trato.
Bakın. İşte oradalar.
Están allá.
Bakın, işte geldik!
¡ Miren, llegamos!
Bu ölümün onunla herhangi bir ilgisi olup olmadığını öğrenmeye niyetliyim. ... dolu fırtınasından sonra ikinci borazan sesiyle deniz, kana dönüştü ve bakın iste kan.
Si esta muerte está conectada con eso, pretendo encontrar luego de la granizada con la segunda trompeta el mar se convirtió en sangre y miren aquí hay sangre.
İşte, kendin bak. Neden onu kutudan çıkardın?
Lo sacaste de la caja. ¡ Fanfarrón!
Vay canına! İşte Ginger'ın Gilligan'a attığı o aşağılayıcı bakış.
Es la misma mirada de desdén que da Ginger a Gilligan.
Bak Elizabeth, bahsettiğim J.C. Teyzen işte burada. Artık onunla yaşayacaksın.
Elizabeth, esta es tu tía, J.C. Vivirás con ella desde ahora.
Bak, böyle düşünüyorsun işte. Böyle düşündüğünü sanıyorsun. Doğru düşününce, sen de anlayacaksın, ve sana söylediğimde, sonra düşüneceksin, ve sana doğru gelmeyecek.
Piensas que es lo que piensas, si pensaras bien, entonces lo entenderías, y así te diría que ya piensas diferente y todo estaría mejor.
Bakın şimdi termitlerimiz oldu işte.
¡ Miren lo que ha pasado! ¡ Tenemos termitas!
Şuna bakın! Bir insan evlenmezse işte böyle olur.
Esto es lo que pasa cuando un hombre no se casa.
Bak işte Barry. Şaka yaptığını kimsenin anlamaması çok kötü. Hiç unutmam...
Veamos, Barry, sé que es deprimente que la gente no entienda que estás bromeando.
Ve işte "Dünyanın en şanslı adamı" partisindeyiz ve bakın ; havuz kenarında Joe Piscopo var...
Aquí estamos... en "El hombre más afortunado de la tierra" una fiesta, miren, ¿ no es Joe Piscopo en la piscina?
Bakın. İşte oradalar.
Mire, allí están.
Bükük bir kaşık, işte bakın, onu ben büktüm.
Una cuchara doblada. Sí, así que ahí está.
İşte orada. - Şuna bir bak! - Loch Ness canavarının kuzeni!
Vaya, es prima del monstruo de Loch Ness.
- Tanrım, hayal görüyor olmalıyım. - İşte bakın...
- Dios, esto no es real.
İşte, şuna bakın!
¡ Ey! Mirad esto.
Public Domain'in bir sahnesinde kameradan bana bir bakışın vardı. İşte seni o an sevdim.
En un plano de "Public Domain" miraste a la cámara, a mí y te quise.
Gelip sana bakıcılık yapmasını iste!
Pídele que venga a ser su niñera!
Bakın, işte kuyruğumu böyle sokuyorum, sonra böyle çeviriyorum. Bir çeyrek daire sola çeviriyorum, sonra biraz ileri itiyorum.
Solo introduzco mi cola así, la giro así, un cuarto a la izquierda, y luego la meto un poco mas.
Bakın işte.
-...
"Bak, Dan işte aradığımız kalın bağırsak boş ver oksijeni falan bu adam bir donör."
"¡ Mira, Dan! ¡ Aquí tenemos el intestino grueso que estábamos buscando!" " ¡ Olvida el oxígeno!
İşte burada. Bakın.
Tenga, aquí tiene.
- Bakın, işte geliyor.
- ¡ Miren, ahí está!
Benin bir kızım var, Benim olduğu sürece var... Ödevi gereği bana işte bakın bunu verdi.
Yo tengo una hija, mientras sea mía... que, con respeto y obediencia, ¿ estáis?
Bakın, işte orada, rüya gibi değil mi?
Allá va él Es como un sueño
Bak, açsın işte.
¿ Ves? Tienes hambre.
Ve işte bu zavallı film yapımcılarının bir bakıma en büyük korkusu gösterişli olmaktır.
Ése es el mayor horror para los pobres directores, ser pretenciosos.
Bak, bunlar onlar. Fotoğrafın işte onlarda.
Ahí están, los que tienen tu foto.
Geriye uzunca bakıyor ve işte pasını attı.
Esta llendo hacia atrás, y ahí viene el pase.
İşte, bakın size ne getirdim.
Mire. Le he traído esto.
Bakın pislikler, işte.
Mira, gilipollas, la mujer. Que siempre quise.
Gitmiyorum işte. Bayım, bakın. Elimizde engelli olduğunuza dair hiçbir belge yok.
Señor, sin la certificación no tenemos una prueba real de su discapacidad.
Bakın, size söyledim, bu benim sorunum değil. Ben oradaydım, işte o kadar.
Señora, ya le dije, no es problema mío, yo solo estaba allá.
- İşte bakın yeryüzüne.. aramıza teşrif ediyor.
- Mirad, Dios está entre nosotros.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]