English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bilmiyordum

Bilmiyordum traducir español

25,050 traducción paralela
Herkes bana bir şeyler soruyor ve olan biteni anlamaya çalışıyordu. En başta zaten ben ne olup bittiğini bilmiyordum.
Me bombardeaban con preguntas, e intentaba resolver qué estaba sucediendo y, al principio, ni yo supe qué sucedía.
Odanın ışıkları yanıyordu, içeride neler olduğunu bilmiyordum...
Las luces estaban encendidas, no sabía qué pasaba...
Bağlanacağımı bilmiyordum.
Y no sabía que iba a estar atado.
Biraz gergindim, ne beklemem gerektiğini bilmiyordum.
Estaba nervioso, no sabía qué esperar.
Bu beni cezbediyordu ama nedenini bilmiyordum.
Y eso... me fascinaba. Pero no tenía idea por qué.
Öldüğünü bilmiyordum.
No sabía que había muerto.
Tyler Lockwood bizi arayana kadar ben de ailem olduğunu bilmiyordum.
Hasta que Tyler Lockwood nos llamó yo tampoco sabía que tenía familia.
Kızımın bu kadar cesur ve bu kadar iyi kalpli bir çocuk olduğunu ben de bilmiyordum.
No sabía Mi hija estaba tan loco. Y una niña de tan buen corazón.
Kutunun içinde ne var bilmiyordum imzaladım gitti.
No sabía que había en la caja, solo firmé por ella.
Bilmiyordum.
No tenía ni idea.
- Bilmiyordum.
- No lo sabía. No lo sabía.
Onun bıçaklandığını bile bilmiyordum. Bilmi...
Ni siquiera sabías que fue apuñalado.
Vibora, döndüğünü bilmiyordum.
Vibora, no sabía que estabas de vuelta.
Kusura bakmayın, olay yerine gideceğimizi bilmiyordum.
Lo siento. No sabía que íbamos a una escena del crimen Y gracias.
sigara içtiğinizi bilmiyordum.
¿ Qué? Nada, es inesperado. Nada, es inesperado.
- Fotoğrafımın çekildiğini bilmiyordum.
No sabía que estaba siendo fotografiado.
Benim yerime ona kendisini önerdiğini bilmiyordum.
No sabía que se ofrecería en mi lugar.
Bilmiyordum.
No lo sabía.
Balık yapmayı bildiğini bilmiyordum.
No sabía que sabías cocinar pescado.
Döndüğünü bilmiyordum.
Hey, no me habías vuelto.
O zaman ne olduğunu bilmiyordum, komadan yeni çıkmıştım.
Bueno, no sé qué pasó en ese momento, estaba recuperándome de un coma.
Seni geri aramadığım için özür dilerim sadece ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
Siento no haberte devuelto las llamadas, no sabía qué decir.
Cosimo, ikizin olduğunu bilmiyordum.
Cosme, no sabía que fuerais gemelo.
Yirmi yıl önce babamın oyununa kurban gittim. Size karşı kullanıldığımı bilmiyordum.
Hace veinte años tuve que participar en lo que mi padre hacía sin saber que me utilizaba.
- Senin savunacağını bilmiyordum.
No sabía que tendrías que hablar.
Kişisel ilişkilerinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
No sabía que su relación era tan personal.
Kardeşinin evde olduğunu bilmiyordum.
No sabía que tu hermano estuviera en casa.
Böyle olduğunu bilmiyordum... hislerin çok...
No sabía que te sentías tan...
- Bir yüzbaşı olduğunu bilmiyordum.
- No sabía que eras capitán.
O filmden maske yaptıklarını bilmiyordum, ya sen?
No sabía que habían hecho una máscara de esa película, ¿ y tú?
Burada çalıştığını bilmiyordum.
No sabía que trabajabas aquí.
- Yemin ederim bilmiyordum.
- Te juro que no lo sabíamos.
Burada okuyan bir çocuğunuz olduğunu bilmiyordum.
No sabía que tuviera un hijo en la escuela.
- Bunu bilmiyordum bak.
No he oído nada sobre eso.
- Hayır, adının bu olduğunu bilmiyordum.
No, no sabía cómo se llamaba.
Beni sevdiğinizi bilmiyordum.
Yo no te importaba.
Dönek birini yetiştirdiğimi bilmiyordum.
No sabía que había criado a un hombre tan poco perseverante.
Başta dolandırıcı olduğunu bilmiyordum, tamam mı?
No supe que era ladrona al principio.
Doğruyu söylüyorum, Javi. Ronaldo'nun o adamı öldüreceğini bilmiyordum.
Créeme, no sabía que Ronaldo mataría a ese tipo.
Bugün iş başında olacağını bilmiyordum.
No sabía estabas en la actualidad.
Onun burada olduğunu bilmiyordum hiç.
No tenía ni idea de que eso estaba ahí.
Baba, evde olduğunu bilmiyordum.
Papá, no sabía que estabas en casa.
Ben de bilmiyordum.
Yo tampoco lo sabía.
Bilmiyordum.
No sabía eso.
Dönüp dönmeyeceğini bilmiyordum ve düşüncesi beni deli etti Clark.
No sabía si ibas a volver y me volví loca, Clark.
Yemin ederim, bilmiyordum. Son zamanlarda ziyaret ettiğin fahişeyle konuştum.
Después que ella te ayudó con una poción que utilizan las putas para sus problemas.
Bu çocuklara zarar veren deneyleri bilmiyordum.
No sabía que los experimentos dañaban a los niños.
- Bilmiyordum.
- No lo sabía.
öpücüğün iyi şans getirdiğini bilmiyordum tabii ki iyi şans getirirler flyers kazanıcak bu maç çok kendine güvenme onlara kötü şans getireceksin kızarmış patatesleri versene falafelleri denemelisin booth hayır hadi maç başlıyor başlıyoruz!
No sabía que los besos eran de buena suerte. Claro que son de buena suerte. Bueno, los Flyers van a ganar.
Ne olduğumu ilk başlarda bilmiyordum.
- No siempre supe que lo era...
Polis olduğunu bilmiyordum dostum.
Mira, no sabía que eras policía.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]