Bu sahte traducir español
2,022 traducción paralela
Şimdi bana, birinin bu sahte mektubu yazıp sırf onu Allison'a göndermek için eyalet sınırının bir ötesine yola koyulduğunu mu söylüyorsun?
¿ Trata de decirme que alguien escribió esta falsa confesión de este asesinato y que cruzaron líneas estatales solo para enviársela a Allison?
Bu sahte.
Es falso.
Bu sahte çüklerle, temiz sidik işeyeceğiz ve her şey temiz çıkacak.
Meamos a través de esas pollas falsas con pis limpio y entonces todos salimos limpios.
Başında söylemiştim size, bu sahte çükler çok riskli.
Te dije desde el principio que estas pollas falsas eran demasiado arriesgadas.
Bu sahte olan.
Es falso.
- Bu sahte bir imza. - Emin misin?
- Es una falsificación.
Bu sahte bir osuruktu, çünkü kendi iğrençliğimi senin berbat aktörlüğünle geçiştirmek için gerçek bir tane çıkaramazdım.
Eso fue un pedo falso, porque no pude invocar uno real que exprese mi disgusto por su actuación.
Bu sahte.
¿ Sí? Es falso.
Bu sahte bıyık ne kadar?
¿ Cuanto por el bigote falso?
Irkcilik, yaparsaniz buyur. Jim Crow'lu gunlerden bilirsiniz bu sahte nezaketi.
El racismo realmente a crecido, saben, desde los días de Jim Crow.
Bu sahte bıyığı bana satana birkaç lafım olacak.
Oh, voy a tener que llamar a rite-aid por ese bigote falso.
Stephie, bu sahte olmalı tamam mı?
Stephie, esto tiene que ser un engaño, ¿ de acuerdo?
Bu sahte.
Es falsa.
O zaman Barnum'u bu sahte deli oyunundan dolayı kutlamalıyız.
Si, asi celebramos a Barnum por una frase que nunca dijo sobre la replica fonetica de un engaño
Hayır hayır bu sahte.
Oh, no... esto es falso.
Bu sahte.
Falsificación.
Bu sahte!
¡ E-esta es la falsa!
Bu sahte para, basılır ve piyasaya sürülürse ulusal ekonomileri çökertir ve sürekli değişen bir global güvenlik yaratır.
Ese dinero, si se produce y circula, podría destruir nuestras economías nacionales y alterar la seguridad global permanentemente.
Bu yüzden mi insanlar başka yerlerden sahte mektuplar gönderip duruyor?
Por eso la gente envía confesiones falsas desde otros lugares.
Ve bu fotoğraflar sahte.
Estas fotografías son falsas.
Bu fotoğraflar sahte.
Estas fotografías son falsas.
Sanmıyorum aşkın sahte olduğunu ama bende bir his vardı bu tip kendini bırakmaların çok dar bir akıntı olduğunu. çünkü onun için çok zordu bu hayatta, kendini başkalarına açmak.
No creo que eso significara que que ese amor era falso, pero yo tenía la sensación de que este tipo de flujo era un canal muy estrecho porque era demasiado difícil para él, en esta vida, abrirse a otras personas.
Muhtemelen $ 2 milyon değerinde sahte para yapıyordur. Bu çöp konteynerinde.
Probablemente, imprimir los billetes por valor de dos millones de este contenedor.
Bu sadece bugünlerde herkesin yaptığı şu gereksiz sahte ruh arayışı işte.
Estos últimos días hemos estado haciendo una mierda de búsqueda espiritual.
Bu suni, sahte...
Es laboriosa, falsa...
Ama diğerleri bu haydutları gördüğünde, onların sahte olduklarını bilemeyeceklerdi.
Pero cuando los demás ven a estos bandidos, ellos no saben que son falsos.
- Evet, bu ek vasiyetname ve sahte.
Sí, ese es el codicilo, en efecto. La falsificación.
Müfettiş Raglan'ın bana verdiği ve uzmanlar tarafından incelenip sahte olduğu söylenen vasiyetname bu.
Este es el codicilo que me ha dado el inspector Raglan, y el documento que examinaron los expertos y declararon que era falso.
Sahte işler. Saygı delisi bir adam olsaydım bu söylediğin çok saygısızca derdim.
Si me importara el respeto, lo llamaría irrespetuoso.
Peki ya bu? Sahte mi?
¿ Qué hay de esto?
Jerry, bu hem iğrenç hem sahte!
¡ Jerry, eso es asqueroso y falso!
Bu mümkün. Belki sahte bir pasaport gibi bir şey uydurmalıydım
Quizás debiera haberme hecho con un pasaporte falso, algo así.
İşte bu yüzden sahte kanun uygulama işe yaramıyor.
Razón por la que la vigilancia no funciona.
Bu kontrol noktalarının gerçek mi yoksa sahte mi olduklarını da bilmiyorduk.
Yo no sabía si el punto de control eran verdadero o falso.
- Sahte bu.
- Es falso.
Bu yaptığın, nezaket olayı, sahte.
Esto que estás haciendo, esta cosa buena, es falsa
Üzgünüm, sahte olduğu bu kadar barizken sizin şişenizi kabul edemem.
Lo siento, no puedo presentar tu botella puesto que tiene que ser falsa.
- Evet. Ve bu da sahte fotoğraf. Orijinali var mı?
Y esta debe ser la fotografía trucada.
Bu onun için yaptığımız sahte bir müdahale.
Esto es una falsa intervención para él.
Ve torun sahibi olabilmek için bir çok şeyi hiç düşünmeden yapardım ama senin tuzağına düştüğün bu sevgisiz, sahte evliliği seyretmek onlardan biri değil.
Hay tantas cosas que me gustaría hacer para tener nietos... Pero verlo atrapado en un matrimonio sin amor no es una de ellas.
Bu arada, onlar sahte.
Son falsos por cierto...
Biliyorum, bu işler nakitle dönüyor ve müşterilerin çoğu sahte isim kullanıyor ama -
Sé que es un negocio lucrativo y tus clientes utilizan nombres falsos, pero- -
Bu silahlar sahte.
¡ Las pistolas eran falsas!
Bu konuda yetersiz kalacaklardır ama gerçek kimliğinizdense sahte kimliğiniz konusunda yetersiz kalmaları daha iyidir.
No van a estar a la altura, Pero mejor que no estén a la altura de la falsa tú que de la tú real.
Sahte kan, bu tiplerin başlıca tercihi değil midir?
¿ No es la herramienta más común ahora?
Janice Potter sizin sahte sonuçlarınızı yumurtladı, bu da sizi kötü gösterdi.
Janice Potter dejo caer aquellos resultados falsos en su regazo, y le hizo quedar mal.
Bay Sugar, kaçak işçilerin ve sahte malların olduğu bu fotoğrafı nasıl açıklıyorsunuz?
Sr. Sugar ¿ cómo explica esta foto de usted con empleados ilegales y mercancía falsa?
Bir dahakine bu herifler bir pisliğe yönelecekler, biz de onlara sahte bir baskın düzenleyeceğiz.
La próxima vez, esos tipos vayan por el gusano. Les preparamos una emboscada falsa.
Bu üzerinde beyin olan logoyu ve tüplerin içindeki sahte-organik yapıyı açıklıyor.
Eso explica el logo, con el cerebro y la estructura pseudo - orgánica del interior del tubo.
Eğer bu herif, sahte para yaparak onun zamanını boşa harcarsa bir şansı vardı, ama çipler, gerçekten mi?
Quiero decir, si este tío gasta su tiempo falsificando Franklins, ( NT : billetes de 100 $ con la cara de Benjamin Franklin ) hizo un intento, pero fichas, ¿ de verdad?
Bu tür bir özgeçmiş için bir sahte kimliğim yok ama. Olmak üzere.
Bueno, no tengo un alias que tenga ese tipo de origen.
sahtekar 85
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu saçmalık da ne 22
bu şarkı 23
bu sana 142
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu saçmalık da ne 22
bu şarkı 23
bu sana 142
bu sana ders olsun 23
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu şartlar altında 79
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu şartlar altında 79
bu sadece bir rüya 16