Gerçek traducir español
105,964 traducción paralela
Gerçek bir iş bulmazsan nasıl hayatta kalacaksın?
¿ Si no consigues un empleo cómo demonios sobrevivirás?
Tıpkı kadınlar gibi başta korkutucu görünebilir ama gerçek şu ki bunu herkes yapabilir.
Y como las mujeres, pueden ser intimidantes al principio, pero lo cierto es que cualquiera puede hacerlo.
Kuantumlar matematiksel bir kavramdır, gerçek bir olay değil.
Los cuantos son solo una construcción matemática, - no un fenómeno real.
Ama iki adam da ışığın gerçek doğasını hesaba katmamış.
Pero ningún hombre tomó en cuenta la verdadera naturaleza de la luz.
Sanırım gerçek gizem Josh'ın evlenme teklif edip etmeyeceği değil.
Vamos, ven aquí... ¡ Josh! ¡ Usa tu espada!
Ben bir dergi ve sen de gerçek bir kitap okurken sessizlik içinde oturmak ister misin?
Son Ben y Becky. Sabes qué, ustedes adelántense.
Aşk'ın "A" sı. Josh ve Lucy'nin gerçek hissi.
"A" es de "amor", lo que Josh y Lucy sienten de verdad.
– Bu tıbbi bir gerçek :
- Es un hecho médico :
Yazar olduğumu iddia edebilirdim ama gerçek şu ki bir devlet kurumunda çalışıyorum.
Podría decir que soy escritor, pero la verdad es que trabajo en una oficina de servicio civil.
Siz gerçek bir beyefendi değilsiniz, efendim.
Usted no es un caballero genuino, señor.
Siz de gerçek sarışın değilsiniz, hanımefendi.
Y usted no es una rubia genuina, señora.
Custer'daki şey her neyse, gerçek.
Lo que tenga Custer es real.
Gerçek bir sopayla yani.
Con un bastón de verdad.
Şimdi, eğer kusuruma bakmazsanız, efendim, gerçek meseleleri ele alacağım bir toplantım var.
Ahora, si me excusa, señor, tengo una reunión importante.
Gerçek şu ki, biz de kızının güvenliği için endişe ettik.
La verdad es que estábamos preocupados por su seguridad.
Cazibe yalnızca Dyer kardeşlerin gerçek görüntüsünü gizlemekle kalmadı evlerini de gizledi.
El glamour no sólo esconde las hermanas Dyer su verdadera apariencia... Sino dónde viven.
Zürih'e gelmek istemesinin gerçek nedenini söylemediği için Erwin'e darılmalıyım galiba.
Supongo que debería estar enojada con Erwin por no decirme la verdadera razón por la que quería
İçimde, derin bir yerde gerçek acıyı yaşadığında yüzündeki ifadeyi görmek istedim.
En algún lugar profundo de mi interior quería ver la expresión de tu rostro cuando tú experimentaras un dolor real.
O çok gerçek, kendime karşı merhametli olmaya çalışmak zorunda bile değilim.
Es de fiar, ni siquiera tengo que cultivar la autocompasión consciente.
Hiç gerçek bir şeyler yedin mi?
Oye. ¿ Alguna vez has probado el verdadero material?
Bunlar gerçek gardiyan mı?
¿ Son guardias de verdad?
Gerçek Rusların atasözü olmaz.
Los rusos no tenemos proverbios.
Ama gerçek, tokat gibi yüzlerine çarpacak.
Pero recibirán una gran dosis de realidad.
- Gardiyanın kaçmasına yardım etmem gerçek.
Y la verdad es - que le ayudé a que escapara.
Gerçek bir fikir üretebilir misin?
Podrías proponer alguna idea, ¿ no?
Gerçek değişim.
Un cambio de verdad.
- İntihar Pazarı. Gerçek pazar değil.
- Tienes resaca de domingo.
Kalbin beynini matkap gibi deler ve hiçbirinin gerçek olmadığını anlarsın.
Tu corazón late como un taladro en tu cerebro, y te das cuenta de que nada fue real.
Hayaletler gerçek değildir.
Los fantasmas no existen.
Hayaletler gerçek değildir.
¡ Los fantasmas no existen!
Şu kahveci muhabbeti gerçek miydi ya?
¿ Lo de la cafetería realmente pasó?
Artık neyin gerçek olup olmadığını bile hatırlamıyorsunuz.
Ya no recuerdan qué es real y qué no.
En üzücü gerçek de şu : Buradaki herkes, içeri girdiği zamankinden çok daha kötü çıkacak.
Porque la triste verdad es que todos aquí acabarán peor de lo que eran cuando llegaron.
Von Barlow'un gerçek olan, bana ait yanları vardı.
Algunas partes de Von Barlow fueron reales, era yo.
Gerçek dünyada, imkânların dâhilinde bir sürü kadın seçebilirdin.
Pudiste elegir mujeres del mundo real. Dentro de tus posibilidades.
Gerçek bu olduğu sürece, Kurtuluşa ihtiyacın yok.
Mientras eso sea un hecho, no necesitas redención.
Francis Underwood ile gerçek bir kahraman arasında tercih yapacaksınız.
Pueden escoger entre Francis Underwood y un héroe de verdad.
Yapacak gerçek işlerim var.
Tengo trabajo mejor que hacer.
Albert, gerçekten akademik övgü için halka açık bir sidik yarışı mı başlatacaksın? Üstelik oğullarımız, benim oğullarım orada gerçek bir savaştayken?
Albert, ¿ de verdad vas a comenzar una competencia pública sobre el crédito de la Academia, cuando nuestros chicos, mis hijos, están fuera combatiendo es una guerra de verdad?
Gerçek bir kahramana.
¡ Por un verdadero héroe!
İşte gerçek.
Esta es la verdad.
Bilginin, gerçek güç olduğunu hemen fark ettim.
Rápidamente me di cuenta que la información era el verdadero poder.
Gerçek bir kadın istiyorum. " diyor.
Quiero una chica que sea real ".
Ben gerçek rollerle ilgileniyorum.
Estoy interesada en personajes serios.
Gerçek aktris mi?
¿ actriz en serio?
Birlikte olduğum en gerçek insansın.
Eres la mujer más real con que he estado.
Ben gerçek bir aktrisim.
Soy actriz de verdad.
Gerçek Amerikalı ol.
Sé un verdadero ciudadano.
- Bu gerçek mi?
- ¿ Es real?
Herhalde hâlâ bir gün sizin gibi gerçek bir fizikçi olma hayali kuruyorum.
Supongo que aún albergo la fantasía de que podría ser un auténtico físico como usted.
Gerçek şu ki, beni neden çağırdığının sebebi, bu bedende bu dünyadan...
El hecho que este cuerpo tenga un elemento no terrestre es - la razón por la que me llamó, - Contra mi mejor juicio.
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47