Gerçek bu traducir español
18,752 traducción paralela
Gerçek bu!
¡ Es de verdad! ¡ Es de verdad!
- Gerçek bu.
Es la verdad.
Akıl almaz gerçek bu, Michael.
Esa es la inconfesable verdad, Michael.
Gerçek bu Alec.
Es verdad, Alec.
- Gerçek bu.
- Es real.
İşte gerçek bu.
Esa es la verdad.
Gerçek bu işte.
Esa es nuestra verdad.
Çok yakınımda ve sizi temin ederim bu stigmata gerçek!
Estoy a su lado y os lo aseguro, son estigmas auténticos.
Bu bir hipotez. Ve hipotezle gerçek aynı şey değildir.
Es una hipótesis y una hipótesis no es la realidad.
Kafamda bin bir türlü şey var ve Norman için çok endişeleniyorum ve biliyorum aptalca ama üçüncü evliliğim bu ve iyi bir iş çıkaracağımı sanmıyorum. Oysaki gerçek bile değil bu. Dışarı çıkıp mutluymuşum gibi davranamam.
Es que, tengo tantas cosas en mi cabeza y estoy tan preocupada por Norman y sé que esto es estúpido, pero esta es la tercera vez que estoy casada y nunca se me ha dado muy bien y además, esto ni siquiera es real, por eso, no puedo salir en público
En nihayetinde, bu rutinin bütün amacı, o gidene kadar aklı başında kalmaktı ve gittiğinde, tekrar gerçek ben olabilirim.
Después de todo, ese es todo el punto de la rutina, mantenerme lo más cuerdo posible hasta que se vaya y una vez que se vaya, finalmente podré volver a ser el verdadero yo.
Oyun bu. Ama gerçek hayatta hiç tanışmadık.
Es un juego, nunca nos hemos visto.
Bu yüzden ona gerçek deriz.
Por eso la llamamos verdad.
Bu gerçek hayat.
Esto es la realidad.
Bu gerçek hayat değil.
Esto no es la realidad.
Bu gerçek hayat.
Eso es la realidad.
Bu şimdi gerçek mi yani?
Maldita sea, ¿ esto es real?
Bunu komik bulabilirsiniz, ama bu bir gerçek.
Puedes verlo gracioso, pero es un hecho.
Ama bana inanmalısın bu gerçek.
Necesito que me creas que esto es real.
Bu gerçek bir soru mu?
¿ Es una verdadera pregunta?
- Çünkü daha bir hafta önce bu dünyanın gerçek olduğunu bile bilmiyordum.
Porque hace prácticamente una semana ni sabía que existía este mundo.
- Gerçek mi bu?
¿ Eso es real?
Sizi beceriksiz domuzlar, bana yanlış papazı getirdiniz! Gerçek bir papaz istemiştim, bu adi, aptal papazı değil!
Cerdos inútiles, me trajeron al padre equivocado, yo pedí un padre de verdad y no esté inútil, este proyecto de padre.
Sizi bu göreve yanlış roller altında getirdim gerçek doğanızı inkar ettim.
Lo arrastré a esta misión con engaños, en negación de su verdadera naturaleza.
Gerçek şu ki, bu çatı bir adamın biraz kafasını dinleyebileceği bir başına oturup sigara içebileceği, koskoca Birleşik Devletler'deki son mülk olduğundan eminim.
La verdad es que estoy bastante seguro de que esta azotea, justo esta, es el último lugar de todos los Estados Unidos donde un hombre puede tener un poco de paz, estar a solas y fumarse un pitillo.
Gerçek adın bu mu?
¿ Es tu verdadero nombre?
Bu filmde gerçek olaylardan esinlenilmiştir.
Esta película está inspirada en hechos reales.
- Bu gerçek olamaz.
Esto no puede estar pasando.
Bu sefer gerçek.
Esto es real.
Bak, bak, Karen, Karen... Bütün bu gazetecilik işinin senin için yeni olduğunun farkındayım, ama gerçek bir gazeteci öylece bırakıp vazgeçmez.
Karen, entiendo que el periodismo sea algo nuevo para ti, pero un periodista de verdad no renuncia.
Bu hastanenin finansal durumunu bir hemşirenin gerçek dışı saçma şeylerine...
No arriesgaré nuestro futuro financiero por los delirios de una enfermera.
Bu şehrin karşı karşıya olduğu gerçek tehdidi anlama gibi.
Que comprendiera la verdadera amenaza que enfrenta esta ciudad.
Bu gerçek olmazdı ve bunu biliyorsun.
Sabes que no habría sido la verdad.
Şu ana kadar yenilmezdim ama artık değilim ve bu davayı heyecanlı yapan da bu gerçek tehlike.
Históricamente invencible, hasta ahora, y eso es lo que hace este caso tan emocionante... peligro real.
Bu gece, mucizelerin gerçek olduğunu ispatlayan nesneleri sunacağız.
Está noche tendrán ante ustedes objetos que prueban que los milagros son reales.
Bu heyecan verici turda Los Angeles'ın gerçek yüzünü görmeye hazır olun.
Prepárense para ver la verdadera Los Ángeles en este apasionante viaje guiado.
Gerçek Lucifer benim ve bu saçmalığı hemen durdurmanızı istiyorum.
Yo soy el verdadero Lucifer e insisto que detenga este disparate inmediatamente.
Hayır, bu gerçek bir heyecan gibi. Duygu patlaması.
No, pero quiero decir que es como una fiebre del literal, un alto.
Bu birçok kadının hayatında gerçek bir fark yaratabilir.
Puede hacer una gran diferencia en la vida de algunas de ellas.
Parmağıyla seni gösterecek çünkü gerçek olan bu, yani yalan söylememiş olacak.
No estaría mintiendo.
- Bu sefer gerçek oynayacağız. - Aynen öyle.
- Vamos a trabajar de verdad.
Gerçek ismi bu değildir herhalde değil mi?
No puede llamarse así, ¿ no?
Bu gerçek, tamam mı?
Es real, ¿ sí?
Gerçek hayatta işimize yarayacak mı bu?
¿ Sirve para algo en la vida real?
Bu gerçek olamaz!
No, no, no. Esto no está sucediendo!
- Gerçek adı mı bu?
- ¿ Es su verdadero nombre?
Sadece dur. Bu gerçek, tamam mı?
Basta, ¿ de acuerdo?
Oh, bu gerçek bir şey gibi mi?
¿ Es de verdad?
Bu gerçek mi?
¿ Es de verdad?
Bu konuyu yarın gerçek bir seansta konuşmalıyız.
Deberíamos hablar de esto mañana en una sesión formal.
Sayın Yargıç, bu faturalar inşaatın gerçek maliyetinin Bay Duran'ın söylediğinin yarısı olduğunu göstermektedir.
Señoría, tengo aquí comprobantes que demuestran que el coste de la construcción fue menos de la mitad de lo que estimó el Sr. Durant.